Yıldız Holding bünyesinde bulunan Ülker, 80. senesi için sürdürülebilirlik ilkelerini ve hedeflerini açıkladı. Şirket, 2024’e kadar fabrikalarında karbon salım artışı olmadan büyüme, sıfır atıkla üretim, ambalaj miktarında yüzde 50 azaltım, ambalajlarda kullanılan plastik ve kâğıt kullanımında yüzde 20 azaltım planlıyor.


Yıldız Holding Gıda – Ülker Grubu Başkanı Mehmet Tütüncü, konuya dair yaptığı açıklamada “Bizim görevimiz gıda üretmek. Bunu yaparken bir elimiz toprağa diğer elimiz ise insana dokunuyor. Sürdürülebilirlik, işimizi yarın da devam ettirebilmemizin en temel basamağı. Sürdürülebilirliği, toprağın, kullandığımız suyun, çiftçimizin, çalışanımızın, tüketicimizin, sonuç olarak toplumun mutluluğunu gözetmek olarak görüyoruz.” dedi. Faaliyetlerinin odağında süreklilik ve topluma katkının olduğunu anlatan Tütüncü, şöyle devam etti:

“Sürdürülebilirlik, yarınlarda da işimizi devam ettirmek için bize güzel bir imkan sağlıyor. Günümüzde itibarlı hiçbir şirket ‘dünyanın ortak geleceğine’ sırtını dönemez. Maddi varlıkların değil marka değerinin ve gayri maddi varlıkların itibar kazandırdığı bir dünyadayız. Yatırımcılar dünya borsalarında, sorumlu kaynak yönetimi, üretim ve ticaret yapan şirket hisselerini seçiyor. Tüketiciler, kaynakları yarını düşünerek kullanan üreticilerin ürün ve markalarına öncelik tanıyor. Özellikle genç yetenekler dünyaya karşı sorumlu iş stratejisi olan şirketlerde çalışmayı tercih ediyor. Araştırmalar bu oranın günümüzde yüzde 84’e çıktığını gösteriyor.”

Sürdürülebilirlik kavramının Ülker’in kurulduğu günden beri var olduğuna işaret eden Tütüncü, şu ifadeleri kullandı:

“Kurucumuz Sabri Ülker’in ‘israfsız şirket modeli’ aslında bizim ilk sürdürülebilirlik çalışmamızı içerir. Sabri Bey, kullandığı unun gramını, suyun damlasını, insanın emeğini israf etmeyen bir şirket kurmuştu. Bugünkü, sürdürülebilirlik çalışmalarımızı bu sağlam temeller üzerine oturttuk. Kaynakların verimli kullanımı, çalışanlarımızın mutluluğu, sektörün gelişimi için yaptığımız işbirlikleri, kurumsal sosyal sorumluluk projelerimiz hep bu vizyon etrafında örüldü. Yönetim Kurulu Başkanımızdan başlayarak tüm çalışma arkadaşlarımız da bu iş için gönüllüdür.”
Tütüncü’nün paylaştığı verilere göre 2024’e kadar ambalajlamada yüzde 50 daha az fire, lojistik kaynaklı karbon salımında yüzde 20 azaltım, mbalajlarda kullanılan plastiklerde yüzde 20 azaltım, salım artışı olmadan büyüme, kâğıt kullanımında yüzde 20 azaltım yapılacak. Çalışan değişim oranı ise yüzde 5’ten yüzde 3,5’e çekilecek.”

Ülker Sürdürülebilirlik Platformu Koordinatörü Begüm Mutuş ise şunları kaydetti:

“Türkiye’de üretilen buğdayın büyük bir kısmı ekmeklik buğday. Yapılan ıslah çalışmaları sonucunda birçok ekmeklik buğday çeşidi geliştirilmiş olmasına rağmen bisküvilik buğday konusunda çalışma yoktu. Buradan yola çıkarak Konya Bahri Dağdaş Uluslararası Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile birlikte 2007-2014 döneminde yüksek verimli bisküvilik buğday çeşidi geliştirmek için çalıştık. Çalışmalarımız sonucunda Ali Ağa adını verdiğimiz çeşide ulaştık. Gerekli izinler alındı. Deneme üretimleri başladı. Bu proje sayesinde Türkiye’de ihtiyaç olan bisküvilik buğday ekimi alanları artabilecek, ülke tarımına ve ekonomiye katkı sağlanacak.”


Ülker’in yıllık 10 bin ton iç fındık alımıyla Türkiye’nin en büyük fındık alıcısı konumunda olduğunu vurgulayan Mutuş, bu konuda Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF)-Türkiye ile yeni bir projeye başladıklarını vurguladı.
Mutuş, ‘Giresun Fındığı Envanter Çalışması ve Koruma Projesi’ hakkında şunları belirtti: “Fındığı Giresun’dan temin ediyoruz. Giresun sadece Türkiye’de değil dünyada en kaliteli fındığın yetiştiği bölge. Kullandığımız fındığın bir bölümünü Giresun’daki tesisimizde işliyoruz. Fındığın da gerek ülkemiz gerek bizim için öneminden yola çıkarak WWF-Türkiye ile fındık tarımı ve biyolojik çeşitlilik konulu bir proje üzerinde çalışmaya başladık. Giresun başta olmak üzere, fındık üretimi yapılan bölgelerde, fındık ve biyolojik çeşitliliğin bir arada olması fikrine odaklandık.”

Mutuş odaklanılacak konuları şöyle sıraladı:

-Fındık üretiminde sürdürülebilirlik,
-Fındık tarımının doğal türler ve habitatlar üstündeki olası olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması,
-Doğal yaşam ile fındık üretiminin birbirlerini güçlendirici biçimde var olmalarına yönelik uygulamaların araştırılması ve tespiti,
-Fındık üretiminde toprak, su gibi kaynakların daha doğru kullanılması sayesinde doğa açısından daha olumlu sonuçların elde edilmesi için alınması gerekli önlemlerin saptanması,
-Bu alternatif uygulamaların yaygınlaştırılması için bilgilendirme-iletişim yöntemlerinin oluşturulması.