Son dönemlerde Kıbrıs Rum Kesimi’nin Avrupa ülkeleri ve İsrail’i de yanına alarak Doğu Akdeniz’de enerji ittifaklarına girmesi, bölgedeki haklarını korumak isteyen Türkiye’nin petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerine ise ABD ve AB’nin tepki göstermesi, Akdeniz çanağındaki enerji kaynaklarını diplomasinin en önemli konularından birisi haline getirdi.

Doğu Akdeniz’de özellikle son 10 yılda bulunan enerji kaynakları özellikle Avrupa için kritik öneme sahip. Doğu Akdeniz çanağında bulunan doğalgazmiktarının Avrupa Birliği’nin ihtiyaçlarını 50 yıl süreyle karşılayabileceği, bölgedeki petrol rezervinin ise, bunun yarısı kadar olduğu tahmin ediliyor.

Enerji devlerinin odaklandığı Kıbrıs Adası, Lübnan, Suriye ve İsrail arasında kalan Levant Havzası adı verilen bölgede 1.7 milyar varillik petrol rezervi olduğu tahmin ediliyor. Bölgedeki toplam doğalgaz rezervinin ise, 3.45 trilyon metreküp olduğu tahminleri yapılıyor.

Çoklu denklem

Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarına yönelik arama çalışmaları özellikle 2009’dan sonra hızlandı. Bölgedeki ilk büyük doğalgaz rezervi Hayfa yakınlarında İsrail’in münhasır ekonomik bölgesinde bulundu. 300 milyar metreküpe yaklaşan bu bölgeden sonra Leviathan sahasında İsrail daha büyük bir rezerv keşfetti.

Leviathan’da 1.1 trilyon metreküpe ulaştığı tahminleri yapılan doğalgaz rezervleri, İsrail’in gaz ihtiyacını uzun süre karşılama potansiyelinin yanı sıra ABD ve Avrupa için de önemli. Rusya’nın gaz ihracatı üzerinden Avrupa üzerinde nüfuz elde etmesini istemeyen ABD, özellikle bu bölgeden çıkarılacak yüksek kaliteli gazı Avrupa için alternatif olarak görüyor.

Kim, nerede arıyor?

Limasol’un 160 kilometre güneyinde ve Leviathan sahasının 30 kilometre batısında yer alan 12 numaralı bloktaki Afrodit sahasında 2011’de yapılan keşfin Türkiye’nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) TPAO’ya arama ruhsatı verdiği bölgelerle kesişmesi nedeniyle gerilimin başladığı alanlardan birisi oldu.

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin İsrail adına arama yapan Noble Energy’ye verdiği arama izniyle burada bulunan ilk doğalgaz rezervinin 130 milyar metreküpe yakın olduğu tahmin ediliyor. Bunun dışında Akdeniz çanağında Mısır, Sina açıklarında da önemli rezervler yer alıyor. Bu bölgeler de Avrupalı şirketlerin ilgi alanında.

Tartışmaların odağındaki Kıbrıs Adası çevresinde de 8 milyar varillik petrol rezervi, yaklaşık 3.5 trilyon metreküplük doğalgaz tespit edildiği yönünde tespitler bulunuyor.  

Dev rezerve

Kıbrıs Rum Kesimi adına Doğu Akdeniz’de doğalgaz arama çalışmaları yürüten ExxonMobil şirketi ve Katar devletine bağlı ortağı Qatar Petroleum bölgede şu ana kadarki en büyük rezervi keşfettiğini açıkladı. 

Güney Kıbrıs Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, sondaj çalışmaları neticesinde yapılan keşfin 5 ila 8 trilyon kübik fit (141 ila 226 milyar metreküp) civarında olduğunu bildirdi. 2011’den beri bölgede sondaj çalışmaları yürüten ExxonMobil, havzanın tüm dünya çapında son iki yılda keşfedilen en büyük üçüncü doğalgaz rezervi olduğunu bildirdi. 

ENERJİ MERKEZİ OLACAK

Akdeniz Üniversitesi İİBF Uİ Devletler Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Emete Gözügüzelli, 122 trilyon kübik feet doğalgazın Levant havzasında bulunmasıyla bölgenin daha da önem kazandığını vurgulayarak, “Mısır’ın Zohr ve Nour keşifleri, İsrail’de Tamar, Dalit, Levant keşifleri, GKRY’nin Afrodit ile Exxon Mobil ve Katar’ın 10. parselde keşifleri yanında Lübnan, KKTC ve Türkiye’nin deniz alanlarındaki keşif çalışmaları Doğu Akdeniz’i ulaşım ve taşımacılıktaki önemi yanında enerji merkezi haline getirdi” dedi.

KKTC’de sondaj

Kıbrıs Adası’nın da konumuyla Doğu Akdeniz’de en önemli stratejik merkezlerden olduğuna dikkati çeken Gözügüzelli, şunları söyledi:

“Doğu Akdeniz’de keşfedilen doğalgaz Avrupa enerji arz güvenliğinin sağlanmasında hayati öneme sahip olduğu aşikar. Zira doğalgazın tüm enerji ihtiyaçlarını karşılayabileceği ‘Outlook for Energy’ raporunda 2016 - 2040 arasındaki süreçte izlenecek strateji ve gelişmelerde detaylandırıldı.

Tüm bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin kendi sismik araştırma gemileri yanında dünyada sayılı devletlerde olan iki sondaj gemisini satın alarak Doğu Akdeniz’de enerji hamlelerinde bir oyuncu olarak başka şirketlere ihtiyacı olmadan kendi deniz yetki alanlarına inmesi özde Türkiye karşıtı izlenen siyasi ve enerji stratejilerine karşı hamle niteliğinde görülse de Türkiye’nin denizcilik ve donanmada üstün kabiliyetini geliştirdiğinin nişanesi.

Zira Türkiye Doğu Akdeniz’de şu an ikinci sondaj faaliyetlerini Fatih gemisi ile 3 Mayıs’tan itibaren Kıbrıs Adası’nın 42 deniz mili ötesindeki sahada gerçekleştirmekte. Aynı zamanda 2011’de TPAO’ya KKTC’nin ruhsatlandırdığı sahalarda Barbaros Hayreddin sismik araştırma gemisi ve yardımcı gemileri adanın güneyinde araştırmalarını yürütmekte. Haziran ayı içinde ise Yavuz sondaj gemisinin KKTC sahalarında sondaj gerçekleştirmesi beklenmektedir.”