Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, sanayicinin reel kurdaki ciddi değer kaybına rağmen ihracatı arttıramadığını; bu durumun dış pazarlarda rekabet edecek malları üretemememeye neden olduğunu ifade etti. Özdebir,’’ Enflasyondaki katılık ve yüksek işsizlik de devam ediyor. Bütün bunlar ekonomide acil tedbirler alınması gerektiğini gösteriyor ama henüz siyasi partilerde bir uzlaşma havasını maalesef göremiyoruz.’’ dedi.

Özdebir, Temmuz ayı Meclis toplantısında Türkiye’deki ekonomik gelişmeleri değerlendirdi. Yunanista’da yaşanan ekonomik gelişmelere değinen Özdebir, Yunanistan’ın eurodan çıkma ihtimalinde Türkiye’yi sınırlı da olsa olumsuz etkileneceğini söyledi.

Özdebir, ‘’Yunanistan borçlarının bir kısmının silinmesini ve kalanların da uzun bir vadeye yayılmasını istiyor. Buna yanaşmayan AB ise Yunanistanın kemer sıkma politikalarına devam etmesini istiyor. Yunanistan'ın durumunun bu hafta sonu aydınlığa kavuşmasını bekliyoruz. Bir anlaşma olmazsa Yunanistan'ın eurodan çıkma ihtimali artacaktır. Bu çıkışın olası tüm sonuçlarını şimdiden kestirmek zor olmakla birlikte ülkemizin sınırlı da olsa olumsuz etkileneceği açık. Hem Yunanistan'la yaptığımız ticaret, hem de Yunanistan üzerinden ülkemize gelen turist sayısı azalacaktır. Yunanistan'ın eurodan çıkışı uluslararası sermaye hareketlerini de etkileyecek ve ülkemize gelen yabancı sermaye miktarında aynı coğrafyada olmamız nedeniyle bir azalma olabilecektir. Çin borsasındaki düşüş ciddi boyutlara ulaşmıştır. Piyasa değerindeki düşüşün 3 trilyoın dolara yaklaştığı ifade edilmektedir. Çin ekonomisindeki yavaşlama dünya ticaret hacmini daraltsa da bu gelişmeler rekabet gücümüzü olumlu etkileyerek lehimize sonuçlar doğurabilecektir.’’ diye konuştu.

Bu dönemde reel kurdaki ciddi değer kaybına rağmen ihracatı artıramadıklarını dile getiren Özdebir şöyle devam etti:

‘’Seçimlerin sonrasında devam eden siyasi belirsizliğin büyümeyi olumsuz etkileyeceğini hepimiz biliyoruz. Dünya Bankası'nın çizdiği orta vadeli ekonomik büyüme tahmini de pek parlak değil. Daha önce yüzde 3,9 ve 3,7 olarak tahmin edilen 2016 ve 2017 büyüme oranlarını Dünya Bankası yüzde 3,5'e düşürdü. Eğer bu tahmin doğru çıkarsa, düşük büyüme 2 yıl daha devam edecek demektir. Sanayi üretimi Mayıs ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,4 artarken bir önceki aya göre yüzde 2 azaldı. Sermaye malı üretimi de bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2, bir önceki aya göre de yüzde 7,8 geriledi. Bu durum yatırım talebinin iyice düştüğünü göstermektedir. TİM'in açıkladığı Haziran ayı ihracat verilerine göre ihracat, geçen yılın aynı aynına göre yüzde 6,4 oranında geriledi. Bu durumda yılın ilk 6 ayında ihracat geçen yılın aynı döneminde göre yüzde 8,1 düşmüş oldu.Bu düşüşte parite etkisinin olumsuz katkısı oldu. Aynı miktarda ihracat yaparken gelirlerimiz ise azaldı. Bu dönemde reel kurdaki ciddi değer kaybına rağmen ihracatı artıramadık.Bu durum dış pazarlarda rekabet edecek mallar üretemediğimizi göstermektedir. Enflasyondaki katılık ve yüksek işsizlik de devam ediyor. Bütün bunlar ekonomide acil tedbirler alınması gerektiğini gösteriyor ama henüz siyasi partilerde bir uzlaşma havasını maalesef göremiyoruz.’’

"GİRİŞİMİCİ BİLGİ SİSTEMİNDE 3 MİLYON GİRİŞİM VERİSİ BULUNUYOR"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın hazırladığı Girişimci Bilgi Sistemine ilişkin bilgiler veren Özdebir konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘’Girişimci Bilgi Sistemi, bize sanayimizin envanterini sunmaktadır. Şu anda sistemde yaklaşık 3 milyon girişimin verileri bulunmaktadır. Girişimlerin yüzde 86’sı hizmetler, yüzde 13’ü sanayi, yüzde 1’i de tarım sektöründe faaliyet göstermektedir. Bu girişimcilerin sağladığı istihdamın yüzde 67'si hizmetler, yüzde 32'si sanayi, yüzde 1'i ise tarım sektöründe yer almaktadır. Türkiye’deki toplam cironun yüzde 70’i hizmetler, yüzde 29’u sanayi, yüzde 1'i de tarım işletmelerinden geliyor. Faaliyet kârında hizmetler sektörünün payı yüzde 53, sanayinin yüzde 46,6, yaklaşık binde 2'si de tarım sektörünün. Bu 3 milyon girişimden yaklaşık 7 bin 700'ü büyük firmalardan oluşuyor. Bu firmalar Türkiye’deki toplam cironun yüzde 49,5’unu yapmaktadır. Toplam işletmelerin yüzde 91,5'i ise mikro ölçekteki işletmeler. 2 milyon 729 bin mikro işletme toplam cironun sadece yüzde 11,5'ine sahip. 2013 yılında Türkiye’deki toplam ciro 3 trilyon 784 milyar lira. Bunu, 2 milyon 973 bin girişim sağlıyor. Bu cironun 1 trilyon 482 milyar lirası ticaret, 915 milyar lirası sanayi sektöründe yapılıyor. Bunları finans ve sigorta faaliyetleri, inşaat, ulaştırma sektörleri izliyor. Alt sektörlere bakıldığında imalat sanayiinin 915 milyar liralık cirosunun yüzde 15’i gıda ürünleri imalatı, yüzde 12'si ana metal sanayiinden geliyor. Bunları tekstil ürünleri, motorlu kara taşıtları izliyor. En düşük ciro, binde 5 pay ile tütün ürünlerinde. 2006-2013 döneminde toplam cironun toplam faaliyet kârına oranı o dönemdeki en kârlı sektörü veriyor. Madencilik ve taş ocaklığı sektörü yüzde 15,5 ile faaliyet karlılığı en yüksek sektör. İkincisi bilgi ve iletişim sektörü, yazılım sektörü bu grup içerisinde yer alıyor. Bu sektörün faaliyet karlılığı yüzde 10,1. Mesleki ve teknik bilimsel faaliyetler yüzde 9,7 ile bu iki sektörü izliyor. İmalat sanayiinde ortalama faaliyet kârlılığı ise yüzde5,9. Türkiye'deki tüm işletmelerin ortalama faaliyet karlılığı ise yüzde 3,9. Buna göre imalat sanayii yüzde 5,9 ile Türkiye ortalamasının üzerinde yer alıyor. İmalat sanayiinde kârlılığı en yüksek sektör ise yüzde 9,9 ile tütün ürünleri. Arkasından ağırlıklı olarak çimento sektörü grubu ve hazır beton ürünlerinin yer aldığı diğer metalik olmayan mineral ürünleri geliyor. Bu sektörün faaliyet kârlılığı yüzde 9,2. Faaliyet kârlılığı makine ve ekipmanlar sektöründe ise yüzde 8,6. Faaliyet kârlılığı ihracat yapmayan işletmelerde yüzde 2,7 iken ihracatçı işletmelerde ise yüzde 5,6. Bu veri işletmelerin mutlaka ihracata yönelmesi gerektiğini gösteriyor. Şirket kârlılıklarının artması için ölçeğin artması gerekiyor. Çünkü, mikro ölçekten büyüğe doğru gittikçe faaliyet karlılığı da artmaktadır. Faaliyet kârlılığı mikro ölçeklilerde yüzde 2 iken büyük ölçeklilerde yüzde 6'ya yükseliyor.’’

Ekonominin hızlı büyümesi için yüksek teknolojili, yüksek katma değerli ürünlere yönelmek gerektiğini vurgulayan Özdebir, üretimde teknoloji düzeyi arttıkça kârlılık oranlarının artacağını söyledi.
Özdebir, ‘’Çünkü, yüksek teknolojili ürünlerde faaliyet kârlılığı da yüksek oluyor. Örneğin büyük ölçekli işletmelerde faaliyet kârlılığı düşük teknolojide yüzde 6,2 iken, orta teknolojide yüzde 6,8, yüksek teknolojide yüzde 7,4. Görüldüğü gibi üretimde teknoloji düzeyi arttıkça kârlılık da artmaktadır.İhracatın ithalata yüksek bağımlılığından şikayet ediyoruz. Örneğin Türkiye’de ihracat şampiyonu olan motorlu kara taşıtlarında yerli katkı oranı yüzde 50'nin altında. Bu sektörde ihracatın kilogramı 8 dolar iken ithalatın kilogramı 11,3 dolar. Ana metal sanayii ihracatta yerli katkı oranı yüzde 35. Bu sektörde ihracatın kilogram değeri 1 dolar, ithalatın ise 1,7 dolar. Dışarıdan hurda demir ithal edip, ithal enerjiyle ihraç edince fazla bir katma değer üretmiş olmuyoruz. Amerika Birleşik Devletleri imalat sanayinin ihracat kilogramı 2,9 dolar, Almanya’nın 4,9, Çin'in 1,8, Fransa'nın 4,5, Güney Kore'nin 3,1, Japonya'nın 4,9 dolar iken Türkiye’de 1,6 dolar. İthalatımız da ortalama 2,2 dolar.’’ Ifadelerini kullandı.

"ANKARA’DA SANAYİ DAHA KARLI ÇALIŞIYOR"

Ankarada sanayinin daha kârlı çalıştığını ve yüksek teknolojide Türkiye'de lider olduğunu belirten Özdebir, ‘’Ankara imalat sanayiinde 474 büyük işletme faaliyet göstermektedir. Bunların Türkiye’deki büyük işletmeler içindeki payı yüzde 6,7. Ankara'da imalat sanayiinde 985 orta ölçekli iş yeri var. Bunların payı da yüzde 6,1. Küçük ölçekli 3 bin 565 işletmenin Türkiye’deki payı ise yüzde 6,8. Ankara'da büyük işletmelerin toplam cirosu 2013 yılında 22,5 milyar lira. Bu cironun Türkiye'deki büyük işletmeler içindeki payı yüzde 4,1. Orta ölçeklilerin toplam cirosu 9,9 milyar lira payı ise yüzde 5,8 Küçük ölçeklilerin cirosu 8,6 milyar lira, payı yüzde 7,2. Ankara’daki sanayiciler 2013 yılında 2,3 milyar lira faaliyet kârı elde etmişler. Türkiye’den aldığı pay yüzde 6,2. Ankara’daki büyük ölçekli işletmelerin faaliyet kârlılığı yüzde 10,3 iken bu Türkiye'de ortalama yüzde 6,7. Ankara’daki büyük ölçekli sanayi işletmeleri, Türkiye ortalamasının üzerinde bir faaliyet kârlılığına sahip. Orta ölçekli işletmelerde faaliyet kârlılığı Türkiye'de yüzde 5,6 iken Ankara’da yüzde 6,1. Ankara'da her ölçek düzeyinde faaliyet kârlılığı Türkiye ortalamasının üzerinde. Ankara'da imalat sanayi 2013 yılında 43,8 milyar lira ciro üretti. Bu cironun yüzde 26'sı düşük, yüzde 35'i orta-düşük, yüzde 32'si orta-yüksek ve yüzde 7'si yüksek teknolojili üretimdem sağlanıyor. Ankara imalat sanayiinde yüksek teknolojili işletmelerin ağırlığı Türkiye ortalamasının yaklaşık 2 katı düzeyinde. Ankara sanayii içinde fabrikasyon metal ürünlerinin cirosu 6,4 milyar. Türkiye’deki fabrikasyon ve metal ürünlerinden aldığı pay ise 10,6. Ankara'da en yüksek faaliyet kârı elektrikli teçhizat imalatında. Beyaz eşya grubundaki faaliyet kârlılığı ise yüzde 12,9. Veriler, Ankarada sanayinin daha kârlı çalıştığını ve yüksek teknolojide Türkiye'de lider olduğunu göstermektedir. Kurmakta olduğumuz Uzay ve Havacılık İhtisas OSB ile bu konuda ciddi bir atılım yapacağız. Bütün bu veriler, içinde bulunduğumuz durgunluk ortamına rağmen Ankara sanayiinin geleceğinin parlak olduğunu ortaya koymaktadır.’’ ifadelerini kullandı.