Merkez Parti Genel Başkanı Abdurrahim Karslı, Bank Asya'da yönetimine el konulmasını gerektiren hukuki bir durum olmadığını vurguladı. Karslı, bankaya müdahalenin mali nedenlere dayanması gerektiğine işaret ederken, "Ama burada mali bir durum yok. Burada 'kurumun ortakları ile ilgili şeffaflık yok' diyorlar. Eğer yoksa bu BDDK’nın suçu." dedi.

BDDK'nın, Bankacılık Kanunu ortaklarla ilgili 18/5 maddesini gerekçe göstererek TMSF'yi devreye sokması, TMSF'nin de Bank Asya yönetimini değiştirmesine farklı kesimlerden tepkiler gelmeye devam ediyor. Merkez Partisi Genel Başkanı Karslı, konuyla ilgili olarak Cihan’a yaptığı açıklamada, iddia edildiği gibi 'ortaklığında şeffaflık yok' idiyse asıl kabahatlinin sektör otoritesi BDDK olacağını vurguladı. Aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Usul Hukuku ve İcra-İflas Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı olan Karslı, batık Egebank ve Yurtbank davalarında bilirkişi olarak raporlar hazırladı ve birçok batık bankanın tasfiyesinde görev aldı.

Bir bankaya nasıl ve ne şartlarda müdahale edileceğinin Bankacılık Kanunu’nun 65. maddesinde açık bir şekilde yer aldığına dikkat çeken Karslı, "65. madde ve devamında hangi nedenlerle bankaya müdahale edileceği açıklanmış. Bu kanun şeklidir, emredicidir, onu yorumla genişletmek mümkün değil." ifadelerini kullandı. Bankacılık Kanunu’nun kurumların ve kredi alanının sıhhatli olmasını; mudilerin haklarının korunmasını öngördüğünü belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Kredi kurumuna zarar veriyorsa bankaya müdahale edilir. Finansal yapısı kötü ise aktifleri pasiflerin gerisinde ise, hayatını idame ettirmesi mümkün değil ise, içi boşalmış ise bankaya müdahale edilir. Ama Bank Asya’da öyle bir durum yok. Yani 1996’da hayat bulan bir şirkette şeffaflık yoksa burada sorumluluk BDDK’ya aittir. Banka belli belgeleri vermeli, faaliyet için onay almalıdır. Ama faaliyet için onay alan, 1996’dan bu yana faal olan bir kurumda şeffaflık yoksa kendini inkâr edersin. Bankalara müdahale şartları kanunda yer alıyor. Tedbirler belli. Mali tedbirler alınacak, alınmadığı takdirde durum ilgili mercilere bildirilecek, gerekenler yapılacaktır. Ama Bank Asya olayında mali tedbirler ile ilgili uygulama yok. Burada mali bir durum yok. Burada 'kurumun ortakları ile ilgili şeffaflık yok' diyorlar. Yoksa bu BDDK’nın suçu. Hal böyle ise müdahaleye gerek yok. Burada yorumla eylemde bulunamazsınız. Kanun eksik olsa da müeyyide sabittir. Bu unutulmamalı. Ama bence bu müdahale ile amaçlanan bankadan içeri girmek, camiayı yok etmek için delil bulmak."

Karslı, Kentbank örneğini nazara vererek, Türkiye’nin bu yüzden 4,1 milyar dolar tazminata mahkûm olduğunu belirterek, "Bank Asya’da durum Kentbank’ın durumundan daha ileri. Kentbank’ta devlet aleyhine tazminat kararı çıktı. Burada evveliyetle çıkar. Önemli olan konunun oraya gitmemesi. Ama hükümet devletin tazminat ödemesinden rahatsız olmaz." dedi.

Bank Asya'nın kurucu ortakları yapılan işlemin iptali için geçtiğimiz gün yargıya başvurdu. Ayrıca tazminat davaları da açılabileceğini kaydeden Profesör Karslı, "Esasında Cumhurbaşkanı’nın bir toplantıda ‘Bu banka batmıştır’ dediği andan itibaren dava açılmalıydı ama şu anda açılabilir." şeklinde konuştu.