Varlık yönetim şirketlerinin bankalardan devraldıkları borç tutarı son bir yılda ikiye katlandı. Bankaların söz konusu şirketlere devrettiği kredi tutarı 2013’te 3 milyar lira iken, 2014'te bu rakam 6 milyar liraya çıktı. Varlık Yönetim Şirketleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Güvenal, bankaların tahsilde zorlandığı ve üyelerine devrettiği kredilerle ilgili kişi sayısının toplamda 1,5 milyonu bulduğunu söyledi.

Bankaların tahsil edemedikleri kredi borçlarını başka şirketlere devretmesi için 2003'te yasal bir düzenleme yapıldı. Bu çerçevede kurulan varlık yönetim şirketleri ancak 2007'de faaliyete geçti. Bu firmaların çatı kuruluşu olan Varlık Yönetim Şirketleri Derneği'nin Yönetim Kurulu Başkanı Hilmi Güvenal, faaliyetleri ile ilgili Cihan'a açıklamalarda bulundu. Güvenal'ın verdiği bilgiye göre halihazırda bu çerçevede faaliyet gösteren 10 şirket var. Yaptıkları işi, “Borçlu bankalar ile anlaşıyor, borç alıyor. Bankalar bu borcu tahsil edemiyor, yerini bize bırakıyor. Biz, bankalara verilen taahhüdün ötesinde bir şey talep etmiyoruz, edemeyiz. Bankaların borca uyguladığı faizi aşan bir faiz uygulayamayız." diyerek özetleyen Güvenal, bankaların varlık yönetim şirketlerine 18-24 aydır tahsil edilemeyen kredi ve kredi kartı borçları ile 3 senedir tahsil edilemeyen kurumsal kredileri devrettiğini aktardı. Bu çerçevedeki toplam rakamın 2013’te 3 milyar lira iken 2014’te de 6 milyar liraya çıktığını belirtti.

Aynı zamanda Turkasset isimli varlık yönetim şirketinin üst yöneticisi olan Güvenal, firma olarak geçen senenin portföylerinden yüzde 4-5 oranında tahsilat yapabildiklerini; bunun yüzde 20’sin icra, yüzde 80’ini de iletişim yolu ile aldıklarını kaydetti. Borç tahsilatı için sadece kendisinin 648 bin kişi ile temasta olduğunu aktarırken, "Bunlar Vodafone Arena’da bir araya gelip deseler ki; 'borcun yüzde 30’unu ödeyelim, kapat'. Vallahi kapatırım. Ama gelmiyorlar. Burada esas sorun benim orada portföyün içinde bulunan borçluların çoğundan tahsilat alamamam. Portföyü alırken onlar için de para ödüyorum, tahsilat yapmak için onlar için de gider yapıyorum. Bunlar da dışarıdan görünmeyen büyük maliyetleri oluşturuyor. Yani biz, borçlulara çok uzun zaman içinde erişebiliyoruz. portföyü aldıktan sonra borçluların hepsi gelip ödüyor zannediliyor. Gerçek olan borçluların yarısından azının, 7-10 yıla uzayabilen sürelerde erişilebildikleri ve bunlarından bir kısmının ödeme yaptığıdır." dedi. Borçları tahsil ederken fahiş faiz uyguladıkları iddialarını reddeden Güvenal, şöyle devam etti:

"Borçlu, bankalar ile anlaşıyor, borç alıyor. Bankalar bu borcu tahsil edemiyor, yerini bize bırakıyor. Biz, bankalara verilen taahhüdün ötesinde bir şey talep etmiyoruz, edemeyiz. Bankaların borca uyguladığı faizi aşan bir faiz uygulayamayız. Onun için ricam; bankaya tefeci denmiyorsa bize de denmesin. Borçlu şunu bilmeli; ben tefeci değilim, sana para vermedim. Yani sana para veririm, yıldırıcı veya yıkıcı faiz talep ederim tamam; ama ben sana para vermedim, sen benden para almadın. Şu da bilinmeli; bizim talep ettiğimiz faizin limiti bellidir. Devletin faiz oranı bellidir. ‘Kimse benim için ‘ benden alacağından fazlasını tahsil etti‘ diyemez. Böyle bir şey yok. Ben, kanunda yazanı uyguluyorum. Böyle bir şey yok. Ya sen devlete tefeci diyor musun, faiz koyuyor, maliyeye tefeci diyor musun?"

"YASAL TEFECİ, MAFYA BENZETMELERİNDEN RAHATSIZIZ"

Kanun ve yönetmeliklerle çizilen çerçevede faaliyet gösterdiklerini ifade eden Varlık Yönetim Şirketleri Derneği Başkanı Hilmi Güvenal, kendilerine atfedilen 'yasal tefeci' ve 'mafya' suçlamalarından duyduğu rahatsızlığı da dile getirdi. Söz konusu şirketler, bazı tüketici dernekleri tarafından kredi ve kredi kartı borcunun tahsili adına tehdit, yakın ve akrabaları taciz gibi yöntemlere başvurmakla itham ediliyor. Kendilerine havale edilen borçlu sayısının 1,5 milyonu bulduğunu vurgulayan Güvenal, bu konudaki ithamlara şöyle karşılık verdi:

"Tek benim şirketim 648 borçluyu arama durumunda. Senede 10 milyon dakika arama demek bu. Bu bu 10 milyon dakikanın 5’inde hata yapsam manşetlerden inmiyorum. Ses tonum artsa manşetlerden inmiyorum. Avukatlarımız yasal prosesi anlatırken; ‘İcralar devam eder’ dediğinde borçlu hemen ‘Sen beni tehdit mi ediyorsun’ diyor. Sektöre hizmet veren 3.000 avukat var, bu 3.000'den 2’si üslubunda hata yapıp, yasal prosesi açıklıyorum derken tehdit olarak anlaşılacak dil kullansa al sana şikâyet. Tabii şikayetlerin yanı sıra varlık yönetim şirketlerinin yaklaşımları ile borcundan kurtulan yüz binlerce müşterimiz de var, binlerce teşekkür mektubu alırız yardımcı olduğumuz için, bunlar ise hiç bilinmez’"

Güvenal, borçlunun devamlı telefonla arandığı, SMS ile rahatsız edildiği ve akrabaların tehdit edildiği yönündeki eleştirilere de şöyle cevap verdi:

"Borçlu, birine dönse tekrar arama veya SMS atmaya gerek duyulmaz. Ama bir ara, temasımız olsun. ‘Seneye görüşelim’ de, seneye görüşelim. Borçlu ‘SMS’e döndüm bana hala yolluyorlar’ derse haksızız. Borçlu olduğunu reddedeceksen bile belirtmelisin. Saygın bir isim, bir idareci; ‘Annemi arıyormuşsunuz’ dedi. Sordum; ‘Siz bize borçlu musunuz’ diye. O da ‘Borcum olsa da annemi arayabilir misiniz’ diye sordu. Efendim, adınıza kayıtlı telefonunuzu annenize verdiyseniz onu aramış olabiliriz. Adınıza kayıtlı telefon bankaya kredi alırken verilmiş telefondur. Şunu da unutmamalı borçluların bilgileri sıkı sık değiştiği ve kendileri değişen numaraları bize bildirmedikleri için doğru bilgiye erişmek zor olabiliyor. Yine bizim 118’i arayıp isim vererek aldığımız numaralar var. Ama lafı çevirip ‘Akrabalarımı niye arıyorsunuz’ denildiğinde bundan rahatsız oluruz. Bazen 118’den verilen numaralar yanlış olabiliyor. Biz ararız; ‘Mehmet Ali Şahin, Antalya’ deriz. 40 adet kayıt gelir karşımıza belki. ‘Ana adı Hanife, baba adı Haşmet olan Mehmet Ali Şahin siz misiniz’ diye soruyoruz. Hangi borçlu evet der ki."

Güvenal, tahsil ettikleri meblağ karşılığında neden fatura kesilmediğine da şöyle izah etti:

"Biz faturaya tabi değiliz. Bizim Varlık Yönetim Şirketleri Kanunumuz var. Mal ve hizmet satmıyoruz, alacağı tahsil ediyoruz, faturaya tabi değiliz. Ama borcu aldığımızı belgelendiriyoruz. İlave olarak elden tahsilât yapmıyoruz, her şeyi bankadan yapıyoruz."

VARLIK YÖNETİM ŞİRKETLERİ NİYE VAR?

Varlık yönetim şirketleri 2003’te yürürlüğe giren kanun ile hayat buldu. 2007’den bu yana faal olan şirketler, ilgili kanun çerçevesinde bankaların tahsil edemediği kredi ve kredi kartlarının tutarını belirli bir bedel karşılığında satın alıyor. Örneğin her 100 liralık kredinin 5 lirasında tahsilat sorunu olsun. Bankalar, bunun 2 lirasını idari takip ile çok geçmeden alıyor, kalan miktarı da 2-3 senede tahsil edilebiliyor. Bazıları ekonomik fayda görmediği için kalan miktarı takipsiz bırakabiliyor ama genelde varlık yöntemi şirketlerine satıyorlar. Varlık yönetim şirketleri, borçlular ile bankaların mutabakata varamadığı yerleri belirliyor, çareler üretiyor. Tahsilat uzmanları, borçlunun ödeme gücünü tahlil ederek faizleri kısmen veya tamamen silebiliyor. Hatta ana paradan indirim yaparak borcu uzun vadeye yayabiliyor. Zaman zaman ek kredi kullandırarak borcu yapılandırıp ödenebilir hale getirebiliyor.