AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Beşir Atalay, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun Banka Asya’nın yönetimini Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) bırakmasını ‘teknik bir konu’ olarak değerlendirdi. Atalay, 2000 yılında faaliyete başlayan BDDK’yı da AK Parti hükümetinin kurduğunu iddia etti.

Beşir Atalay, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında Bank Asya’nın yönetiminin TMSF’ye bırakılmasıyla ilgili soruyu cevapladı. 2000 yılında faaliyete başlayan BDDK’yı AK Parti hükümetinin kurduğunu iddia eden Atalay, şöyle konuştu:

"Bunu ekonomiden sorumlu arkadaşlarımız daha geniş açıklayabilir ama tabi ben şunu ifade etmek isterim. Türkiye’de tabi bankacılık sistemine çok ciddi bir denetim getirildi bizim dönemimizde. Yani o kriz yıllarını hatırlarsanız, 2002 öncesi çok sayıda bankanın batması ve pek çok vatandaşımızın mağdur olması, bankalarda bir şeyi olan, hesabı olan vatandaşlarımızın ve ekonomi ile ilgili büyük bir çöküntüydü. Dolayısıyla AK Parti döneminde bankacılık sistemine ciddi düzenlemeler getirildi. Yeni kurumlaşma getirildi. BDDK kuruldu ve bütün bunlar şunun için; hem bankalar iyi yürüsün hem bu bankalarda hesabı olan vatandaşlarımız mağdur olmasınlar. Bankalar battığında vatandaşlar mağdur oluyor ama hükümete dönük, devlete dönük pek çok suçlama oluyor. Yani biz mağdur olduk, ortada kaldık diye. Hala o dönemin mağduriyetini yaşayanlar vardır. Dolayısıyla, bankacılığa böyle bakmak lazım. Yani orda bir risk varsa, oradaki mevduat sahiplerini mağdur edecek bir risk varsa, bu tür tedbirler alınır. Ve Bank Asya konusu yeni gündemde değil, hatırlarsanız. Eğer siyasi bir etkilenme ile olacak olsaydı, çok önceden olurdu. Ama bankanın kendi yürüyüşü herhalde ilgili teknik kurumlarca, BDDK tarafından değerlendirildi ve o risk aşamasına geldiği için de oradaki mevduat sahiplerini korumak açısından böyle bir karar alınmıştır. Ben doğrusu dün gece haberlerde duydum ve işte kendim bildiğim bir konu olduğu için hükümetteyken bu konular çok tabi, bankacılıkla ilgili konular çok ciddi şekilde görüşülür, dolayısıyla ben olayı böyle yorumluyorum. Bu teknik bir konudur. Ve bankacılık sistemimizin kendi iç denetim mekanizmasıyla alınmış bir karardır, öyle değerlendirmek lazım."