Çanakkale Savaşı’nda aileleri ve sevdikleriyle iletişim kurmak için cephelerinden mektup gönderen ve cevap alamayan askerlere, web sitesi üzerinden bin 180 mektup yazıldı. 25 Nisan Anzak Günü’nde Avustralya ve Yeni Zelanda adına savaşa katılan ve yaşamını yitiren askerler anılırken, cevapsız kalan mektupları Türkler tarafından dostluk ve kardeşlik dolu mesajlarla yanıtlandı.
Günümüzde sevdiklerimize ulaşmak parmaklarımızın ucundayken, 1915’te Çanakkale’de çetin bir savaşın ortasında bu ihtiyaç ancak mektuplarla sağlanabiliyordu. Hayatlarının baharında hem Anadolu’nun dört bir yanından hem de dünyanın diğer ucundan Çanakkale’ye gelip kendilerini amansız bir savaşın içinde bulan askerler için iletişim kurmak; okuma yazma oranı ve posta imkanlarının çok düşük olduğu o yıllarda hiç de kolay değildi. 101 yıl önce aynı topraklarda karşı cephelerde savaşan Türk ve Anzak askerlerinin de tek isteği sevdiklerine ulaşabilmek, onları haberdar edebilmekti. Pek çoğu bunu başaramadı ve mektupları da bir asır boyunca yanıtsız kaldı.
Turkcell, 18 Mart’ta Çanakkale’deki şehitleri anmak amacıyla ’www.canakkaleyemektuplar.com’ web sitesini hayata geçirdi ve 1915 ile günümüz arasında güçlü bir bağ kurdu. Eskişehirli Mustafa’dan Filistinli Hasan’a, Avustralyalı Oliver’dan Gaziantepli Mehmet’e, Iraklı Abdullah’tan Yeni Zelandalı Benny’ye savaşa katılan askerlerin isimleri bir harita üzerinde yer alıyor. İsimlere tıkladığınızda askerin künyesine ulaşıyor ve ona mektup yazabiliyorsunuz. Bu web sitesi sayesinde Türk, Avustralyalı ve Yeni Zelandalı askerlere mektuplar yağmaya başladı. Yazılan her mektubun Çanakkale’de bir fidana dönüşeceği proje Türkçe ve İngilizce olarak devam ediyor.
“BU TOPRAKLARDA RAHAT UYU, SİZİN İÇİN DE DUA EDİYORUZ”
25 Nisan Anzak Günü’nde Avustralya ve Yeni Zelanda adına savaşa katılan ve yaşamını yitiren askerler anılırken, cevapsız kalan mektupları Türkler tarafından dostluk ve kardeşlik dolu mesajlarla yanıtlanıyor. Karşı cephede de olsa, o dönem düşman olarak nitelendirilse de başka bir milletin askerlerinin bu topraklarda nasıl sevildiği, bir Anzak askerine verilen şu yanıttan da anlaşılabilir: “Burada kesinlikle yalnız değilsin çünkü biz Türkler kolay severiz. Bu topraklarda rahat uyu, seni de seviyoruz, saygı duyuyoruz, sizlerin ruhları için de dua ediyoruz...”
Anzakların mektuplarına yanıtlar şöyle:
“Değerli Alexander, çok uzaklardan, belki de nereye gittiğini ve ne amaçla götürüldüğünü bilmeden geldiğin bu topraklarda, hiç tanımadığın ve tanısan arkadaş olabileceğin insanlara karşı savaşmak zorunda bırakıldığın için çok üzgünüm.
Hayatının baharında, sevdiklerinden ve ailenden uzakta, yaşaman gereken onca şeyi geride bırakıp adeta ölüme terk edilmenden, üzerinden 101 yıl geçmesine rağmen utanç duyuyorum. Her ne kadar düşman safta yer alsan da aslında atalarımla aynı kaderi paylaşmaya mahkum edildin. Umarım diğer kader ortaklarınla birlikte cennette huzur içinde uyuyorsundur. Sinem
Sayın Thomas Henry Woon’un ailesi, 101 yıl sonra mektubunuza bu şekilde bir geri dönüş almak sizleri de benim gibi heyecanlandırmıştır. Bir ses, bir nefes gibi hissetmiş olmalısınız... Gönül isterdi ki sizlerle böyle tanışmayalım... Evet... Sizlerin de dediği gibi "Gören bizi savaşıyor düşünmez... Arkadaş gibi candan insanlardır Türkler..." Bizim fıtratımıza yazılmış merhamet, iyi niyet, yardımseverlik... Mecbur kalmasaydık, karşı karşıya gelir miydik hiç?
Bugün bile, bu coğrafyada yaşayan hangi eve gitseniz yüreği aynı olan insanlarla karşılaşırsınız. Bugün, bu vatan topraklarında sizin milletinizden de birçok evladı ağırlıyoruz. Bu, savaş değil dostluk künyesidir. Dünyayı iyi niyetli insanlar kurtaracak... Bizler, o iyi niyetli insanların torunlarıyız... Sizleri, sevgiyle ve hürmetle selamlıyorum. Esra
Sevgili William Ernest, ben Emel... Bir Gazi torunuyum, bu ülkenin çocuklarından biriyim. Burada kesinlikle yalnız değilsin çünkü biz Türkler kolay severiz. Bu topraklarda rahat uyu, seni de seviyoruz, saygı duyuyoruz, sizlerin ruhları için de dua ediyoruz.
Tüm genç insanları sanki ilk günmüş gibi hatırlıyoruz, ülkenizden gelen torunlarınızla birlikte sevgi, saygı ve özlemle anıyoruz hepinizi... Sana sormak istiyorum; Aç mıydın? Susuz muydun? Üşüyor muydun? Kimi özlemiştin? Ben olsam çok korkardım, sen de korktun mu? Keşke sana sıcacık bir çorba ya da bir battaniye getirmek mümkün olsaydı... Ya da ne istersen...
Ben dedemi hiç görmedim, o çok uzaklarda uyuyor. Sana söz veriyorum, seni de kendi dedem gibi ziyaret edeceğim bir gün. Biliyorum mezarın bulunmuyor ama ilk fırsatta orada olup senin için de dua edeceğim. Bir şöyle deriz: “Mekanın cennet olsun...” Rahat uyu William, sevdiklerinin kalbinde sonsuza kadar yaşayacaksın. Emel”
HER BİR MEKTUP BİR FİDAN
Ayrıca proje kapsamında cevaplanan her bir mektup için Çanakkale’de bir fidan dikileceği, böylece 2016’dan 1915’e kurulan zaman köprüsü ile Çanakkale’de barışa uzanan bir orman oluşturulması planlandığı bildirildi.
Çanakkale Şehitliği’ne giden ziyaretçiler, şehitlikte kurulacak dijital ekranlardan tüm mektuplara ulaşabilecek. Kısa süre sonra Çanakkale Şehitliği’nde sürekli sergilenecek olan mektupların yanıtlanması ve seslendirilmesi gibi projelerin de hayata geçirilmesi planlanıyor.