İsveç merkezli finans kuruluşu Credit Suisse’in yeni CEO arayışı neticelendi. İsviçre’nin iki numaralı bankası sürpriz bir şekilde Fildişi Sahili ve Fransız vatandaşı Tidjane Thiam’ı yeni CEO olarak açıkladı.

Politika ile ilgilinen bir aileye mensup olan Thiam, kendi ülkesinde bakanlık yaptıktan sonra 2000’li yılların başından itibaren İngiltere’de sigorta şirketlerinde önemli görevler üstlendi. Böylesine büyük bir bankanın başına ilk defa siyahi bir kişinin liderlik edeceği belirtilirken, Tidjane Thiam ise hayatında ırkçılık ile büyük mücadeleler verdiğini açıkladı.

2014’ün Eylül ayında ABD Adalet makamları tarafından tarihi bir cezaya çarptırılan Credit Suisse, geçen sekiz yıl boyunca CEO’luk yapan Brady Dougan’ın görevini bırakmasını bekledi. 2,8 milyar dolar cezaya mal olan hatalar sonrası Amerikalı Brady Dougan’ın 'göreve devam ediyorum' açıklamaları ise şaşkınlık oluşturmuştu. Banka yönetimi nihai kararını verdi ve Tidjane Thiam ismini açıkladı. Hayatında birçok ilkleri ve başarıları gerçekleştiren Thiam ise ilk sözlerinde ‘markanın prestiji ve taşıdığı stratejisi beni cezbetti’ diyerek Credit Suisse’in teklifini kabul sebebini açıkladı.

1962 doğumlu Thiam, çocukluk yıllarında büyük zorluklar yaşadı. Hatta siyasetçi olan babası Amadou Thiam oğlunun doğumundan bir süre sonra hapse girince beş yaşına kadar onu göremedi. İlk öğrenimini Fildişi Sahili'nde tamamlayan Tidjane, üniversite için Fransa’nın en iyi teknik okullarından olan Polytechnique’e kabul aldığında kendi ülkesinden bu okula giren ilk Fildişi Sahilli oldu. Maden mühendisliği eğitimi alan Tidjane 1988 yılında Amerikalı danışmanlık şirketi McKinsey için çalışmaya başladı. 90’lı yıllarda birçok şirkette çalışan Tidjane Thiam, 1998’te ülkesinden gelen bakanlık teklifini kabul etmiş ve geri döndü. Fakat siyasi istikrarsızlık neticesinde darbe yaşanan ülkeden yarılan Thiam bu sefer Londra’da sigorta sektöründe faaliyette bulunan önce Aviva daha sonrada rakibi Prudential’da üst düzey yöneticilik görevlerinde bulundu.

Öncelikle dünya genelinde vergi kaçırmaya teşvik gibi son derece ciddi suçlamalara maruz kalan ve ceza alan İsviçre bankaları ayrıca son dönemde Avrupa Birliği ile yaşadığı siyasi krizlerde ikili ilişkilerde büyük yara aldı. Özellikle 9 Şubat referandumunda AB vatandaşlarının İsviçre’de çalışma izinlerine kota uygulamasının kabul edilmesi ile yabancılara karşı aldığı tavırlar ayrımcılık gibi algılanırken ilk defa İsviçre bankalarından birisinin başına siyahi ve Fransız vatandaşı birinin getirilmesi İsviçre’nin yabancı beyinlere ne kadar ihtiyaç duyduğunun da bir işareti.