Vergi uzmanları ve iş dünyası, hesapların incelenmesi ve beklenmedik hacizler nedeniyle büyük rahatsızlık yaşıyor Hükümet, yaklaşık 100 milyar lirayı bulan vergi, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) borçlarını tahsil edebilmek için kamuoyunda tepki gören farklı uygulamalara imza atıyor. KOD uygulamasının ardından şimdi de SGK'nın borçluların banka hesaplarına el koyması uygulaması tartışılıyor. Söz konusu uygulama bir yılı aşkın süre önce yasalaştı ancak SGK, gelecek tepkiler nedeniyle bu yönteme başvurmamıştı. Ancak 2009 yılında krizin faturasının ağırlaşmasıyla alacakları artan ve tahsilatta zorlanan SGK, borçluların banka hesaplarındaki paralardan alacaklarını tahsil etmeye başladı. Bu uygulama 28 Eylül 2009 tarihinde Resmi Gazete'de sessiz sedasız yayınlanan “5510 Sayılı Kanun'un 8. Maddesi'nin 7. Fıkrasının Uygulanması Hakkında Tebliğe” dayanıyor. Tebliğ yayınlandığı ve yürürlüğe girdiği dönemde uygulamanın yaratacağı sonuçları öngöremeyen iş dünyası ve Bağ-Kur'lular şimdi ne yapacağını bilemiyor. Uygulama özetle şöyle: Bankalar, hesap sahiplerinin kimlik bilgilerini SGK'ya vermekle yükümlü. SGK da bu bilgileri alarak Kurum'a borçlu olanların, bankalardaki hesaplarına elektronik ortamda haciz koyarak borcunu tahsil ediyor. Bir başka deyişle, ekonomik krizdesiniz ve işletmenizi ayakta tutmak için devlete ödemeniz gereken vergi ve primleri ertelediniz. Çek ödemeniz ya da elektrik faturanız için banka hesabınıza para yatırdınız ancak SGK parayı borcunuza karşılık sizin ve bankanın haberi olmadan tahsil ediyor. Bankaya gittiğinizde paranın olmadığını görüyorsunuz... Vergi uzmanları ve hukukçular bu uygulamanın ticari haklara ve bireysel özgürlüğe engel olduğunu belirtiyor. Kişinin devlete borcunu ödemeyerek faiz yükünü kabul ettiğini, buna karşın devletin habersiz bir şekilde banka hesabınıza girip tahsilat yapmasının ticaret hukukuna ve teamüllere aykırı olduğu belirtiliyor. Bankadan kredi almak da artık tehlike SÖZ konusu tebliğin bir diğer uygulaması da kredi talepleriyle ilgili. SGK, bankalardan kredi talebinde bulunan ve kredisi onaylanan kişinin aldığı tutardan alacağını kesiyor. Bir örnekle açıklayalım: A bankasından 100 bin liralık kredi talep ettiniz ve krediniz onaylandı. Bu arada SGK'ya 40 bin liralık prim borcunuz var. SGK, krediniz hesabınıza geçtiğinde hemen 40 bin lirayı kesiyor. Bu durumda SGK borçluları banka kredisi almaktan imtina ediyor. Telefon dinlemelerinden sonra şimdi cebimizdeki paraları mı izleyecekler? Güngör Uras-Milliyet yazarı: Telefon dinleme ne ki? Bilemediniz on bin, bilemediniz elli bin kişinin telefonu izleniyor. Ankara şimdi daha büyük bir işe soyundu. Halkın tamamının cebindeki para günü gününe izleniyor. Kimin nesi var, nesi yok, Ankara'da kayda geçiyor. Ankara'da bilgisayarın başına oturan devlet görevlisi, (diyelim ki) “Ali Rıza Kardüz Bey'in nesi var, nesi yok?” diye meraklandı. Önce bilgisayardan Ali Rıza Kardüz'ün vatandaşlık numarasını buluyor. Bunu yazıp düğmeye basıyor... Ali Rıza Kardüz'ün nesi var, nesi yok ekrana dökülüyor. Üzerine kayıtlı kaç ev, arsa var, ne zaman almış kaça almış, otomobilinin markası ne, kaç yıllık, bankada ne kadar parası var, ne kadar aylık alıyor, kiradan eline ne geçiyor, ne kira ödüyor, hangi kredi kartıyla, nerede, ne kadar harcama yapmış, kendine son aylarda neler almış, hesabından kime ne kadar para göndermiş, ne kadar dövizi, ne kadar hisse senedi var? Hepsi... Ama hepsi ekranda görülüyor. Böyle bir şey dünyanın hiçbir yerinde yok... Türkiye'de var... Başka ülkelerde böyle bir izleme gündeme gelse kıyamet kopar. İnsan haklarına, kişinin özel hayatına saygısızlık olarak bu önlenir. Kötü kullanımı halinde insanların hayatı büyük risklerle karşılaşacağı için buna kimse izin vermez. Borç içindeki faiz düşsün kalana 36 ay taksit olsun Prof. Dr. Şükrü Kızılot-Vergi Uzmanı: Sosyal Güvenlik Kurumu'nun alacakları faizle birlikte 10 milyar lira sınırına dayanmış durumda. Bu tutarın önemli bir kısmını da yüksek faiz oluşturuyor. Vatandaşın sadece SGK'ya değil, Maliye'ye de borcu var, toplam borç miktarı 100 milyar liraya yaklaşıyor. Bu devlet açısından ciddi bir rakam. Ancak banka hesaplarına el koyarak, işletmeleri zor durumda bırakarak bu borcu tahsil etmek mümkün değil. En mantıklı yöntem ödeme kolaylığı getirilmesi. Devlet, bir süre önce futbol kulüplerine çok önemli kolaylıklar sağladı, vergi ve diğer borçlarını 10 yıllık vadeye yaydı faizini de yüzde 3 olarak belirledi. Futbol kulüplerine sağlanan bu kolaylığın en azından bir kısmı istihdam yaratan, vergi ödeyen şirketlere de verilmeli. Borç içindeki faiz tutarı yeniden hesaplanmalı, bu hesaplamada da enflasyon oranı dikkate alınmalı. Ardından yıllık bir faiz tutarı belirlenerek 36'lık aylık vade yapılmalı. Bu sağlandığında devlet alacaklarının çok önemli bir kısmını tahsil edebilir, banka hesaplarına el koyarak olmaz. Artık kimse bankalara parasını yatırmaz olur Umut Oran-TOBB Hazır Giyim Meslek Komitesi Başkanı: SGK'nın borçları yeniden yapılandırması reel sektör açısından çok önemli. Ancak bu yapılırken dikkatli olunmalı, mutlak surette bir af getirilmemeli. Çünkü af, borcunu düzenli ödeyenleri cezalandırmak anlamına gelir. Ancak makul bir ceza faizi belirlenip belirli bir vade yapıldığında borçların tahsili mümkün olur. Bu yapılmayıp banka hesaplarına el koymak gibi yöntemlere başvurulursa kimse bankaya gitmez. Çünkü ekonomik kriz içindeki şirketler öncelikle hayatlarını devam ettirebilmek için daha öncelikli olan borçlarını ödüyor. Kirasını, çekini ödüyor, hammadde alıyor. Eğer bunun da önü kesilirse işletmeler ayakta kalamaz. Süreç karşılıklı diyaloğu gerektiriyor, bu tür kararlar alınmadan önce tüm tarafların dinlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir anda oldu bittiyle herhangi bir uygulamaya geçmek devlet geleneğine yakışmaz. Diğer yandan hükümet, belediye iştiraklerine bu tip borçları için ne faiz uyguluyor ne de paralarına el koyuyor. BİT kapsamındaki birçok şirketin vergi, SGK borcu olmasına karşın bu uygulamalardan muaf tutuluyor. Devlet vatandaşına karşı biraz daha adil davranmalı. Bu elektronik hacizdir, ticari hayatı felç eder Yahya Arıkan-İstanbul Serbest Muhasebeci ve Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Başkanı: Biz SGK bu tebliği çıkarırken çok ciddi itirazlarda bulunduk, bununla ilgili raporlar hazırladık, ilgili odaları bilgilendirdik ancak uyarılarımız maalesef dikkate alınmadı. Kimse bu uygulamanın iş hayatını nasıl etkileyeceğini öngörmedi, ancak uygulama başladıktan sonra fark ettiler ancak iş işten geçmiş oldu. Çünkü bu tebliğ, kanuna dayanarak çıkarılmış durumda yani ortada herhangi bir kanunsuzluk yok. Kanunsuzluk yok ama bu bireysel özgürlükleri engelleyen bir durum, zaten yaptığımız araştırmalarda da gördük ki dünyanın hiçbir yerinde uygulanan bir yöntem değil. BİREYSEL OLARAK DAVA AÇMAK LAZIM Hükümet bu yöntemle, kayıtdışını önlemeye çalışıyor, borcunu tahsil etmek istiyor ama unutulmasın ki bu kayıtdışını artıracak bir uygulama. İnsanlar, şirketler bankayla çalışmak yerine nakit çalışmayı tercih edecek, bu da doğal olarak kayıtlı para trafiğini azaltacak, ticari hayatı felç edecek. Şimdilik uygulanmıyor olması, bir rahatlama yaratmıyor maalesef, çünkü her an banka hesabınızdaki paranın SGK tarafından alındığını görebilirsiniz. Tebliğ çıktığında Parlamento bunu insan haklarına aykırı diyerek yargıya taşımadı. Yapılacak tek şey bireysel davalar açmak ve kanunun iptal edilmesini sağlamak. Bireysel davalardan da nasıl bir sonuç çıkar kestirmek zor. Ancak hükümetin bu uygulamadan vazgeçmesi gerekiyor, çünkü yapılan teamüllere uygun değil. Ticari teamüllere aykırı Bendevi Palandöken-Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) Başkanı: Söz konusu tebliğ, ticaret kurallarına aykırı, çünkü ticarette borçla alacak karşılaştırması yoktur. Yani senin bana borcun var ben de senin alacağına el koyarım denilmez. Sizin SGK'ya borcunuz var ancak bankaya çekinizin ödenmesi için para yatırıyorsunuz, çeki verdiğiniz kişi bankaya gidiyor ve tahsilat yapamıyor. Böylece ticari olarak da zor duruma düşüyorsunuz ya da elektrik faturanız için para yatırıyorsunuz ancak SGK paranızı alıyor. Bu yanlış bir uygulama. Sonuçta siz SGK'ya borcunuzu ödemediğiniz için zaten faiz cezasıyla karşı karşıyasınız, bunun bir cezası var ve ödemek zorundasınız. Devlet böyle yaparak kendi gelirini de azaltmış oluyor. Suiistimalle açık bir iş Ali Tezel-Sosyal Güvenlik Uzmanı: Bu uygulama suiistimale açık. SGK'nın bankalardan yetki istediği memuru, paraları SGK'nın hesabına değil de kendi hesabına aktarır da sırra kadem basarsa, sizin bankadaki paranızın akıbeti ne olacak? Aklıma bu tür olaylar geliyor, banka diyecek ki benim haberim yok. SGK'nın yetki istediği memuru paraları iç etmiş, git paranı SGK'dan iste. SGK diyecek ki benim haberim yok, memur suç işlemiş, savcılığı suç duyurusunda bulun, adamı bulsunlar paranı ondan al. Bu yasa çıkarken çok tepki verdik ama maalesef şimdi olan oldu. Her yönüyle sakat bir uygulama. MALİYE'DEN MÜKELLEFE YENİ YIL HEDİYE PAKETİ 1.7 milyon liralık yılbaşı cezası MALİYE Bakanlığı denetim elemanları, yılbaşı tatili süresince Türkiye genelinde 48 bin 846 mükellefi denetledi. Yapılan denetimlerde, toplam 1 milyon 747 bin 611 liralık usulsüzlük cezası kesildi. İşte Gelir İdaresi Başkanlığı verilerinden, yılbaşı denetimleriyle ilgili rakamlar: GEÇEN yıl aynı dönemde 38 bin 901 mükellefin denetiminin yapıldığı yılbaşı tatilinde bu yıl ise 48 bin 846 kişi denetime tabi tutuldu. DENETİMLERDE 310 mükellefin Maliye'de hiç kaydı olmadığı anlaşıldı ve bunlara mükellefiyet tesis ettirildi. YAPILAN denetimlerde ceza kesilen tutanak sayısı 6 bin 477'yi bulurken, toplam 1 milyon 747 bin lira usulsüzlük cezası kesildi. Bir önceki yıl toplam 764 bin 325 lira ceza kesilmişti. YILBAŞI tatili süresince en çok denetlenen illerin başında Ankara ve Mersin yer aldı. Bu şehirleri Adana, İstanbul ve İzmir izledi. DENETİMLER kapsamında Muğla'da 533, İzmir'de 366, Ankara'da 320, Antalya'da 273, Mersin'de 269, Bursa'da ise toplam 232 iş yerinde hasılat tespitleri yapıldı. İŞLETMELERDE yapılan incelemelerde Antalya'da 8 milyon 881 bin 932 lira, İstanbul'da 6 milyon 273 bin 492 lira, İzmir'de 3 milyon 849 bin 822 lira, Ankara'da 3 milyon 31 bin 633 lira, Bursa'da 3 milyon 11 bin 669 lira hasılat tespit edildi. Akşam