Şubat ayında enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergelerinin düşmeye devam ettiğine dikkat çeken Merkez Bankası, bununla birlikte gıda fiyatlarının mevcut seyri ve döviz kuru gelişmelerinin enflasyon görünümü üzerindeki başlıca risk unsurları olduğunu vurguladı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) 17 Mart tarihle toplantısının özeti yayınlandı. Şubat ayında tüketici fiyatlarının yüzde 0,71 arttığı, yıllık enflasyonun da 0,31 puanlık artışla yüzde 7,55’e yükseldiğine işaret edilen toplantı özetine göre enflasyondaki yükseliş büyük ölçüde gıda fiyatlarından kaynaklandı. Gıda dışı tüketici fiyatlarının yıllık enflasyonundaki düşüş eğilimi devam etti. Enflasyonun ana eğilimi hizmet grubunda yükselmeye devam ederken temel mallarda geriledi. Bu doğrultuda, çekirdek enflasyon göstergelerindeki iyileşme sürdü. Toplantı özetinde yer alan diğer tespitler de şöyle:

GIDA, ENERJİ VE HİZMET FİYATLARI

"Gıda ve alkolsüz içecekler grubu yıllık enflasyonu Şubat ayında özellikle işlenmemiş gıda fiyatlarındaki gelişmeler sonucu 2,73 puanlık bir artışla yüzde 13,70 seviyesine ulaştı. Bu dönemde olumsuz hava koşullarının etkisiyle yüksek oranda artan sebze fiyatları ve arz yönlü unsurlara bağlı olarak yükselen et fiyatları ön plana çıktı. Diğer taraftan, işlenmiş gıda fiyatları yıllık enflasyonu gerilese de aylık artış eğilimi yüksek seyrini grup genelinde sürdürdü. Mart ayına ilişkin göstergeler gıda yıllık enflasyonunun yüksek seyrini koruyabileceğine işaret etti.

Enerji grubunda yıllık enflasyon, akaryakıt fiyatları ve su tarifelerindeki artışlara karşın, yüzde eksi 1,92 ile ılımlı seyrini korudu. Ancak, Türk lirasındaki değer kaybının akaryakıt ve tüpgaz fiyatları üzerindeki yukarı yönlü etkilerinin izlendiği Mart ayında, enerji grubunun yıllık tüketici enflasyonu üzerindeki sınırlayıcı katkısının azalacağı tahmin edildi.

Hizmet fiyatları Şubat ayında yüzde 0,68 oranında artmış ve grup yıllık enflasyonu 0,10 puan azalarak yüzde 8,63’e geriledi. Bu dönemde, gıda ve petrol fiyatları ile döviz kurundaki gelişmelere bağlı olarak, hizmet fiyatları üzerinde maliyet yönlü baskılar gözlendi. Nitekim yiyecek hizmetleri aylık fiyat artış eğiliminin gıda fiyatlarındaki seyre bağlı olarak hızlandığı görüldü. Ayrıca akaryakıt fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle Kasım ayından bu yana gerilemekte olan ulaştırma hizmetleri fiyatları sınırlı da olsa yükselmiş; döviz kuru hareketlerine duyarlı bazı kalemlerin fiyatlarında kayda değer artışlar gözlendi. Bu gelişmeler doğrultusunda hizmet enflasyonu Şubat ayında yüksek seviyelerini korudu.

Şubat ayında temel mal grubu yıllık enflasyonu 1,78 puanlık azalışla yüzde 6,79’a geriledi. Bu dönemde yıllık enflasyon dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere tüm ana gruplarda azaldı. Grup yıllık enflasyonundaki düşüş büyük ölçüde baz etkisinden kaynaklanırken özellikle giyim dışı temel mal grubu aylık fiyat artışlarında Türk lirasındaki değer kaybının etkileri izlendi. Buna karşılık, son dönemde yurt içi talep koşullarının zayıflaması döviz kuru kaynaklı maliyet baskılarını kısmen hafifletti. Bu doğrultuda Şubat ayında temel mal enflasyonu ana eğilimi ılımlı düzeylere geriledi.

Özetle, Şubat ayında enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergeleri düşmeye devam etti. Bununla birlikte, gıda fiyatlarının mevcut seyri ve döviz kuru gelişmeleri enflasyon görünümü üzerindeki başlıca risk unsurları olarak değerlendirildi.

ENFLASYONU ETKİLEYEN UNSURLAR

Sanayi üretimi Ocak ayında aylık bazda yüzde 1,4 oranında geriledi. Bu gelişmede, iç talebin artış hızındaki yavaşlama ile dış talepteki zayıf seyre ek olarak Ocak ayında yaşanan olumsuz hava koşullarının tedarik zinciri ve inşaat faaliyetlerinde kesintiye yol açması etkili oldu. Şubat ayı PMI ve İYA verileri, yakın dönemde sanayi üretiminde zayıf seyrin sürdüğüne işaret etti.

Harcama tarafına ilişkin veriler incelendiğinde, son dönemde talep koşullarında belirgin bir iyileşme gözlenmedi. Ocak ayında önceki çeyrek ortalamasına kıyasla tüketim malları üretiminin gerilediği, ithalatının ise arttığı görüldü. Söz konusu dönemde iç piyasaya yapılan beyaz eşya satışları düştü. Benzer şekilde, Ocak-Şubat döneminde otomobil satışları da 2014 yılı son çeyrek ortalamasına kıyasla geriledi. Tüketici güveni küresel piyasalardaki belirsizliklerin de etkisiyle azalmaya devam etti. Yatırımlara ilişkin göstergelere bakıldığında makine-teçhizat üretimi ve ithalatının Ocak ayında önceki çeyrek ortalamasına kıyasla gerilediği görüldü. İYA yatırım eğilimi göstergesinde 2014 yılı ikinci yarısında gözlenen toparlanma 2015 yılı ilk çeyreği itibarıyla henüz istikrarlı bir eğilime kavuşmadı. İnşaat yatırımlarına dair verilerden mineral maddeler üretimi azalırken ithalatı arttı. 2014 yılı ikinci yarısından itibaren artış eğilimi sergileyen inşaat istihdamı Aralık döneminde yatay seyretti. Bu değerlendirmeler doğrultusunda, yurt içi özel kesim talebinin 2015 yılı ilk çeyreğinde bir miktar yavaşlasa da büyümeye ılımlı düzeyde katkı yapacağı tahmin edildi.

Dış talep göstergeleri 2014 yılı ikinci yarısında duraklayan altın hariç mal bazındaki reel dengelenme sürecinde Ocak ayı itibarıyla kayda değer bir iyileşme olmadığına işaret etti. Ocak ayında önceki çeyrek ortalamalarına kıyasla altın hariç ihracat zayıflarken altın hariç ithalat yatay seyretti. Söz konusu görünümde önemli dış ticaret ortaklarının büyüme hızlarındaki yavaşlama belirleyici oldu. Bununla birlikte, dış ticaret hadlerindeki gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengeyi olumlu etkiledi. Bu çerçevede, 2015 yılı boyunca cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi bekleniyor.

2014 yılı Aralık döneminde toplam ve tarım dışı işsizlik oranlarında gerileme gözlendi. Bu dönemde güçlü bir istihdam artışı gözlenmemesine karşın, işgücüne katılım oranının yatay seyretmesi işsizlik oranlarının gerilemesine neden oldu. Tarım dışı sektörler incelendiğinde, hizmetler sektörü istihdamı artarken sanayi sektörü istihdamı sınırlı oranda azaldı. Firmaların istihdam gerçekleşmelerini ve beklentilerini yansıtan PMI ve İYA göstergeleri 2015 yılı Şubat ayında geriledi. İşgücü piyasasına ilişkin diğer göstergeler de yılın ilk çeyreği itibarıyla istihdamda belirgin bir toparlanmaya işaret etmedi.

PARA POLİTİKASI VE RİSKLER

Para Politikası Kurulu (Kurul), iktisadi faaliyetin yılın ilk çeyreğinde bir miktar ivme kaybettiği değerlendirmesinde bulundu. Söz konusu yavaşlamada dış talepteki zayıf seyir, finansal piyasalardaki oynaklık ve olumsuz hava koşulları etkili oldu. Bu dönemde hava koşullarının olumsuz etkisini tam olarak ayrıştırmanın mümkün olmadığı belirtilerek iktisadi faaliyetin ana eğilimine dair daha net bir değerlendirme yapılabilmesi açısından verilerin bir müddet daha yakından izlenmesi gerektiği ifade edildi.

Uygulanan temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makroihtiyati önlemler enflasyonu, özellikle enerji ve gıda dışı (çekirdek) enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkiliyor. Yılın ilk çeyreği itibarıyla toplam talep koşullarının ılımlı seyri ve ithalat fiyatlarında süregelen gerileme eğilimi enflasyondaki düşüş sürecine destek veriyor. Kısa vadede, baz etkisinin de desteğiyle çekirdek göstergelerin yıllık artış oranının düşmeye devam edeceği tahmin edildi. Ancak gıda fiyatlarının yüksek seyri ve yakın zamanda gözlenen döviz kuru hareketleri nedeniyle enflasyon bir süre daha Ocak Enflasyon Raporunda ifade edilen patikanın üzerinde seyretmeye devam edecek.

Küresel piyasalardaki oynaklık devam etmektedir. Küresel ekonomiye ilişkin azalan öngörülebilirlik, gelişmiş ülkelerin enflasyon oranlarında gözlenen düşük seviyeler ve gelişmiş ülkelerin para politikalarındaki ayrışma ile birlikte artan belirsizlikler küresel piyasaların veri akışına duyarlılığının yüksek seviyelerde kalmasına neden oluyor. Bütün bu gelişmeler sonucunda, risk iştahı ve sermaye akımlarındaki oynaklık sürüyor. Kurul, Merkez Bankasının son dönemde döviz likiditesi ve basiretli borçlanmaya dair aldığı tedbirlerin, küresel finans piyasalarına ve iktisadi faaliyet gelişmelerine dair belirsizliklerden kaynaklanan makrofinansal riskleri azaltmayı amaçladığını vurguladı.

Sonuç olarak, küresel piyasalardaki belirsizlikler ve gıda fiyatlarındaki artışlar para politikasındaki temkinli yaklaşımın sürdürülmesini gerektiriyor. Bu doğrultuda Kurul, faiz oranlarının sabit tutulmasına karar verdi.

Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacak. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecek.

Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip ediliyor. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayıldı. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecek.

Kurul, açıklanan yapısal reformların uygulamaya geçirilmesinin orta ve uzun vadede büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırabileceğini belirtti. İstikrar ve güven ortamını güçlendirecek, mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyerek piyasa faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayacak ve toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacak."