Cihan-Sen Genel Başkanı Naci Haliloğlu, genel seçim sonuçlarıyla birlikte yasa ve anayasa tanımaz üslup ile anti-demokratik ve etik dışı siyasi tutumların son bulduğunu açıkladı. "Biz ne yaparsak yapalım seçmen oy verir." algısının tamamen yıkıldığını kaydeden Haliloğlu, “‘Ben yaptım oldu’ zihniyetine halkımız dur dedi. Kibir ve gerilimli kutuplaşma diline itibar edilmediği de ortaya çıktı. Yani klasikleşmiş, her meydanda kopyala yapıştır ile irat edilen hamasi siyasi söylemler tamamen iflas etti. İktidarın son zamanlarda artık tamamen yok saydığı memur kesimi gibi, ilk defa oy kullanan gençler gibi, fakirleştirilmiş dezavantajlı kesimler gibi halkın önemli unsurlarının, iktidar tarafı ile aynı düşünmediği ortaya çıktı.” diye konuştu.

Cihan-Sen Genel Başkanı Naci Haliloğlu, genel seçim sonrası görüşlerini yazılı bir açıklamada dile getirdi. Seçim sonuçlarının barış, adalet, demokrasi ve özgürlükler adına hayırlı uğurlu olmasını dileyen Haliloğlu, “"Ülkemiz her türlü menfi ve eşitşiz şartlara rağmen bir seçim sürecini daha tamamladı. Milli irade sandıkta tecelli etti ve herkesin buna saygılı davranması gereken bir döneme girildi. Barış, adalet, demokrasi ve özgürlükler adına hayırlı uğurlu olsun diyoruz.” dedi.

Ülkemizde pek de sürpriz olmayan bir siyasi tablonun ortaya çıktığını kaydeden Haliloğlu, “Bağımsız yargı adına süreci tamamlayan Yüksek Seçim Kurulunun açıklamasına göre hiçbir parti tek başına iktidar kurma salahiyetine sahip olamadı. Sonuç o ki halkımız bu seçimde her siyasi partiye bir mesaj verdi. Elbette okumasını bilenlere… Seçmen kendisinden beklenen sınavı tüm vakarıyla verdi. Artık sıra, halkın mecliste görmeyi uygun olarak değerlendirdiği siyasi yapıların sınavını vermesi sırasıdır. Seçim öncesinde iktidar kanadı, kutuplaşma ve gerilim kartını oynarken; seçmen ise vicdan, ahlak ve dürüstlük kartını oynadı. Temel işlevi farklı toplum kesimlerini entegre etme ve her kimliğe saygı gösterme olması beklenen siyaset; oy uğruna, iktidar hırsına, günlük politikalar hatırına çılgınca söylemlerle tam tersine bir işlev gördü. Hem iktidarın hem de muhalefetin ortaya koyduğu vaatler de bu seçim sonuçlarının çıkmasına neden oldu.” şeklinde konuştu.

Yasa ve anayasa tanımaz üslup ile anti-demokratik ve etik dışı siyasi tutumların son bulduğunu anlatan Haliloğlu, şöyle devam etti:

“'Biz ne yaparsak yapalım seçmen oy verir’ algısı ise tamamen yıkıldı. ‘Ben yaptım oldu’ zihniyetine halkımız dur dedi. Kibir ve gerilimli kutuplaşma diline itibar edilmediği de ortaya çıktı. Yani klasikleşmiş, her meydanda kopyala yapıştır ile irat edilen hamasi siyasi söylemler tamamen iflas etti. İktidarın son zamanlarda artık tamamen yok saydığı memur kesimi gibi, ilk defa oy kullanan gençler gibi, fakirleştirilmiş dezavantajlı kesimler gibi halkın önemli unsurlarının, iktidar tarafı ile aynı düşünmediği ortaya çıktı. Memurlar üzerinde ipotek kurduğunu düşünen ceberut devlet ve iktidar anlayışı artık ortadan kalktı. Devletin mekanizmalarını baskıcı, anti-demokratik amaçları için bir araç haline getiren iktidarın uygulamalarına halkımız son verdi.İktidar hırsı için yasal çerçevelerin ve hukukun dışına çıkma niyetlerine kapılanların, tek tip bir Türkiye hevesleri kursaklarında kaldı. Hukuksuzluğa ve tek tipliliğe vurgu yapan ve bunu vaat eden siyasi argüman ve vaatler iflas etti. İktidarın, devleti tek başına şahsileştirmesine veya belirli zümrelerin tekeline terk edilmesi modeline hayır denildi.”

Bu saat itibariyle vakit artık hükümetin bir an önce kurulması vakti olduğunu ifade eden Haliloğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Parti programlarındaki sözlerin ve seçim meydanlarında verilen vaatlerin yerine getirilmesi vaktidir. Emeği sömürülenlerin, memurların, işçilerin, çiftçilerin elhasılı bütün halk kesimlerinin hak ettiği onurlu yaşamı sağlamak için çalışma vaktidir. Geride bıraktığımız seçim sürecinden kalma kutuplaşma ve gerilim içeren, miadı dolmuş siyasi söylemlerden artık kesinlikle vazgeçilmelidir. Radikal söylemlerin terk edilerek sandıktaki toplumsal uzlaşmanın bir an önce meclisteki uzlaşmaya tecelli ettirilmesi gerekmektedir. Demokrasinin ve birlikte yaşamanın gereği olarak ülkemizin normalleşme ihtiyacı bir an önce yerine getirilmelidir. Devletin tüm mekanizma ve süreçlerinde hiç gecikmeden hukuk ve adalet yeniden ihya edilmelidir. Devlet mekanizmalarını yeniden tanımlama ve devleti bünyesindeki en önemli unsur olan memurları ile barıştırarak, bir an önce ülkenin rayına oturtulmasına ihtiyaç vardır. Bu zorlu süreçte sandıklara sahip çıkarak kalitesini bir daha ortaya koyan tüm devlet memurlarımıza ve kamu çalışanlarımıza teşekkürü bir borç biliyorum. Millet iradesinin siyasete adilane yansıması adına herhangi bir şaibeye, şüpheye, hileye, hurdaya pabuç bırakmadan oy kullanılan okullarda ve İlçe Sandık Kurullarında gecelere kadar fedakârane vazife başında durdular. Görevlerini alınlarının akı ile ifa ettiler. Seçimlerde duyarlı davranan ve ülkesine ve geleceğine sahip çıkan yüce milletimize hayırlı uğurlu olsun diyor, seçimin kazananının Türkiye olması temennisiyle hürmetlerimi sunuyorum."