HESA Ekonomi Araştırmaları Direktörü ve Turgut Özal Üniversitesi İİBF İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ramazan Taş, Türkiye’nin kur ve faiz savaşlarının tetiklediği yeni bir küresel kriz dalgasının eşiğinde olduğunu söyledi.

Ramazan Taş, artan döviz kurlarına ilişkin yazılı bir basın açıklaması yaptı. Ekonomist Doç. Dr. Ramazan Taş’a göre, yeni küresel kriz Türkiye’yi siyasi, iktisadi, hukuki en dip (fetret) döneminde yakalayacağı için Türkiye’yi 2001 ve 2008 krizlerinden çok daha büyük bir krize sürükleyeceğini savundu.

Döviz kurundaki artış enflasyonu olumsuz etkiler

Taş, 2015 sonbaharında veya 2016 başında çıkacağını öngördüğü yeni küresel krizin 2008 krizinden iki açıdan farklı olacağını belirterek şunları kaydetti: ‘’Birinci fark, 2008 küresel krizi türev (sub-prime) piyasalar kaynaklı iken yeni küresel kriz kur ve faiz savaşlarından kaynaklanacak. İkinci fark, 2008 krizi başta ABD ve AB olmak üzere gelişmiş ülkelerden başlayıp bütün dünyaya yayılmıştı. Yeni küresel kriz ise gelişmekte olan ülkelerden başlayıp bütün dünyaya yayılacak. Küresel kriz sarkacı yön ve yörünge değiştirmiş olarak sallanmaya devam ediyor. 2008 küresel kriz sarkacı gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru sallanmıştı, 2015-2016 küresel kriz sarkacı ise gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru sallanacak.’’

KRİZDEN EN ÇOK ETKİLENECEK ÜLKELER: TÜRKİYE, HİNDİSTAN, RUSYA, ÇİN

Ramazan Taş’a göre, yeni küresel krizden en çok etkilenen ülkeler arasında yükselen piyasalar liginden kırılgan ülkeler ligine düşen Türkiye ile birlikte Hindistan dışındaki BRIC ülkeleri olan Brezilya, Rusya ve Çin olacak.

Taş’a göre yeni küresel krizin çıkmasına yol açan temel parametreler ve ayak sesleri şunlar: G-20 önderliğindeki küresel koordinasyon mekanizmasının çalışmaması, büyük aktörler arasındaki karşılıklı güven kaybı, FED’in para politikasında net olmaması ve ikircikli davranması, Rusya’nın Kırım ve Ukrayna maceraları, yeni normal denen yeni küresel ekonomik düzenin kurulamaması ve işletilememesi, AB ve ABD blokunun Avrasya Ekonomik Birliğinin önünü alma isteği, emtia fiyatlarındaki çöküş, büyük aktörlerin çok kutuplu dünyada daha çok söz sahibi olmak istemesi, kur savaşları ve faiz savaşlarının kontrolden çıkması.