Avrupa Birliği ile İsviçre arasında en çetin tartışma ve görüşmelere neden bir konu daha kapandı. Vergi denetiminde banka müşterilerinin karşılıklı olarak bilgi paylaşımını ön gören anlaşmayı, İsviçre Konfederasyonu’nu temsilen uluslararası ekonomik işlerden sorumlu Müsteşar Jacques de Watteville Brüksel’de imzaladı. 1 Ocak 2017’den itibaren yürürlüğe girecek olan anlaşmanın hayata geçmesi İsviçre Meclisi'nin de onayına bağlı.

Dünya ekonomisine yön veren aktörlerin Avrupa’nın göbeğinde milyarlarca dolarlık vergi kaçakçılığına kılıf olarak hazırlanan ‘bankacılık gizliliği’ne son verdiklerini ilan edeli beş yıldan fazla bir zaman geçti. ABD önderliğinde verilen hukuk savaşlarından İsviçre’nin galip çıkması beklenmiyordu. Fakat yıllar içerisinde yapılan küçük anlaşmalar ve ilk olarak ABD vergi dairelerine verilen isimlerle birlikte İsviçre kamuoyu da milli dava olarak gördükleri bankacılık efsanesinden bezdi. Son olarak patlak veren Swissleaks dosyaları ise konunun ne kadar magazinsel boyutlara ulaştığının bir göstergesi oldu.

Yaklaşık bir yıl önce Mayıs 2014’te OECD’nin hazırlamış olduğu ve üye ülkelerin maliye bakanlıkları arasında otomatik bilgi paylaşımını sağlayacak anlaşmaya İsviçre de taraf olmuştu. Bunun öncesinde Amerika’da UBS ve Credit Suisse’e verilen milyarlık vergi kaçırmaya teşvik cezaları ve 10 civarında İsviçre bankasına açılan araştırma dosyaları sebebiyle İsviçre, ABD ile FATCA adında benzer bilgi paylaşımı anlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştı.

Avrupa Birliği ile imzalanan son anlaşma ile İsviçre bankaları müşteri bilgilerini İsviçre Maliye Bakanlığı’na bildirdikten sonra Maliye Bakanlığı da AB üyesi 28 ülkenin maliye bakanlıklarına kendi vatandaşlarının bilgilerini paylaşacak. Vergi kaçakçılığını önleme adına son dönemde oluşturulan bu sistem şuan tüm dünyada ülkeler arasında ikili anlaşmalar ile garanti altına alınıyor.

1 Ocak 2017’den sonra çalışmaya başlayacak bu sistemde AB üyesi ülkelerin maliye bakanlıklarının ilk bilgileri 2018 başında alması hedefleniyor. Fakat bunun için varılan anlaşmanın İsviçre’de hem Halk hem de Temsilciler meclislerinin onayını alması gerekiyor. Sonrasında ise bir halk referandum ihtimali mevcut. Halkın, referandumda anlaşmayı reddetmesi halinde İsviçre, AB ilişkilerinde çıkmaz sokakta ilerlemeye devam edecek.