Kalkınma Bakanlığı’nın, 2014-2023 yıllarını kapsayacak şekilde hazırladığı ‘Bölgesel Gelişme ve Ulusal Strateji’ başlıklı 142 sayfalık raporda; Türkiye’nin bölgeleri arasındaki eğitim, sağlık, ekonomik, kültürel vb uçurumların sürdüğüne dikkat çekildi.

Nüfus yapısının nitelikleri ve bölgeler arasında dağılımı açısından batıdaki bölgeler lehine önemli farklar ve dengesizliklerin devam ettiği vurgulanan Kalkınma Bakanlığı çalışmasında; doğurganlık hızı azalan ülkede nüfusun 2023 yılında 84 milyona ulaşacağı tahmin edildi. Bölgeler arası gelişmişlik farklarının temel sonucu olan aşırı göçün, 1950’li yıllardan itibaren gerek alan gerek veren bölge için önemli bir sorun olmayı sürdürdüğü belirtildi.

Raporda, İstanbul’un ülke genelindeki baskın merkez niteliğini koruduğu, nüfusun batıdaki belirli metropol ve büyükşehirlerde yoğunlaştığı buraların, şehirleşme oranı ve nüfus yoğunluğu açısından diğer bölgelerle kritik farkları bulunduğu kaydedildi. AK Parti hükümetlerinin Türkiye’nin geliştiği yönündeki açıklamalarına rağmen rapor pek çok eksikliğin sürdüğünü gözler önüne seriyor. “Ülkemizde göçün yine İstanbul en büyük alıcı olmak üzere genel olarak doğudan batıyadır. Bununla birlikte, göç veren illerin yakın civarındaki gelişmiş iller de göçün bir bölümünü almaktadır. Göçün bölgeler içerisinde kalıcı şekilde tutulmasını destekleyecek politikalara ihtiyaç duyulmaktadır.” tespiti aktarılan raporda, eğitim konusundaki eksiklere ise bireylerin eğitim düzeyinde genel olarak bir iyileşme gözlense de nitelik ve nicelik bakımından kadınlarda ve özellikle ülkenin doğu ve güneydoğusunda hala önemli bir sorun olduğu kaydedildi. Çalışma eğitimlerinin, işgücü nitelikleri ve istihdam şartlarının bölgeler bakımından önemli oranda farklılaştığı ve bölgelere özel istihdam politikalarının uygulanma zorunluluğuna işaret edeldi.

BÖLGELER ARASI GELİR DAĞILIMI FARKI YÜKSEK

Başta üretim yapısı ve sermaye birikimine bağlı olarak Türkiye’de bölgeler arası gelir dağılımının doğu-batı yönünde önemli düzeyde değiştiğine dikkat çekilen rpaordaki bir diğer tespit ise şöyle: “Türkiye’de illerin nüfus ve gelirinin mekanda dağılımının uzun dönemde önemli değişiklikler olmuştur. Genel olarak sanayi ve turizmin geliştiği illerde, metropoller ve İstanbul, İzmir metropollerinin yakın çevresinde yer alan iller ve art bölgelerinde nüfusun ve gelirin payı artmıştır.”

"TARIM SEKTÖRÜNÜN PAYI GİDEREK AZALIYOR"

Bölgesel Gelişme Ulusal Strateji çalışmasına göre; Türkiye içinde göreli payı giderek azalan tarım sektöründe coğrafi koşullara, ürün çeşitliliğine ve üretim verimliliğine bağlı olarak elde edilen gelir, bölgeler arasında önemli değişimler sergiledi. İmalat sanayiinin İstanbul başta olmak üzere Marmara ve Ege bölgelerinde yoğunlaştı, ancak son dönemde Anadolu’da yeni sanayi şehirleri ve koridorları ortaya çıktı.
Bölgelerin imalat sanayii sektörel çeşitliliğinin, gelir durum ve üretim yapısı ile paralellik arz ettiğine işaret eden raporda, az sektörlü bir yapı sergileyen bölgelerde tarım ve hammaddeye bağlı düşük teknolojili üretim alanları yığılırken, sektörel çeşitliliğin yüksek olduğu bölgelerde, geleneksel sektörlerle birlikte ileri teknoloji sektörlerinin de yığıldığı saptandı.

İHRACAT BELİRLİ MERKEZLERDE YOĞUN

Ekonominin sürükleyici gücü olan ihracatın belirli merkezlerde yoğunlaştığı belirtilen Kalkınma Bakanlığı’nın raporunda, özellikle Güneydoğu Anadolu’da son yıllarda ihracat artış oranlarının yüksek düzeyde olduğu belirtilerek, “Bütün bölgelerin dışa açılma ve ihracat yapma kapasitesinin geliştirilmesi, sürdürülebilir ulusal ve bölgesel kalkınma için elzemdir.” tespiti ifade edildi. Halihazırda işletme politikaları kapsamında; sanayi altyapısı, teşvik ve teknoloji gibi alanlarda destekler uygulandığı, ulusal sektörel stratejilerin bölgesel düzeyde yansımasının güçlendirilmesine ihtiyaç duyulduğu not edildi.

Batı bölgelerinde sanayi altyapısının nispeten geliştiği ancak düşük bölgelerdeki altyapılarda gelişmeler sağlandığı belirtilerek, “Ar-Ge, yenilik ve girişimcilik konusunda gelişmiş bölgeler ve metropoller öncü rol oynamakta, yeni sanayi merkezleri bu konulardaki kapasitelerini geliştirmekte, düşük gelirli bölgeler ise durağan bir görüntü sergilemektedir. Ulusal ve bölgesel rekabet gücü için Ar-Ge, yenilik ve girişimciliğin tüm bölgelere yayılması gerekmektedir.” denildi.

ULUSLARARASI YATIRIMLAR GELİŞMİŞ BÖLGELERDE

Raporda yer alan tespitlerden biri de “Özellikle son 10 yılda önemli ölçüde artan uluslararası doğrudan yatırım (UDY), Türkiye’de İstanbul başta olmak üzere 3 büyük metropol, Marmara bölgesi ve turizmin gelişmiş olduğu bölgeleri tercih etmektedir. Bölgesel gelişmenin başarı faktörlerinden olan kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi için bölgeler ve şehirler bakımından ciddi sapmalar gösteren altyapıların ve hizmetlerin asgari modern standartlara yükseltilmesi gerekmektedir.“ oldu.

Ayrıca, “Bireylerin kentsel yaşam kalitesini artıracak, çalışma ve üretme gücü ile birlikte yaratıcı potansiyellerini geliştirecek olan sinema, tiyatro, kütüphane gibi kentsel donatılardan yararlanma bakımından özellikle doğudaki iller Türkiye'nin oldukça altındadır. Özellikle doğu ve güneydoğu bölgelerinde eğitim ve sağlık altyapılarında iyileştirmelere ihtiyaç duyulmaktadır. Bölgesel kalkınmanın temel faktörlerinden erişebilirlik seviyesi açısından iller arasında önemli farklar bulunmaktadır.” eksiklerine işaret edildi.

ULAŞIM VE MOBİL İLETİŞİMDE BÖLGELERARASI FARK VAR

Bilgiye ulaşım ve mobil iletişimin kullanımı bakımından ekonomik gelişmişliğe paralel olarak batı-doğu yönünde bölgeler arasında farklar bulunduğu kaydedilen rapora göre; bölgesel kalkınma ve bölgelerin rekabet gücünün artırılması için dijital yaşam ve iletişim altyapısının geliştirmesinin zorunluluğu kaydedildi. Kalkınmanın sürdürülebilirliğinin tüm bölgeler için önemli bir husus olmayı sürdürdüğüne işaret edilerek, bölgesel kalkınmanın, özellikle düşük gelire sahip bölgelerde sağlanacak iyileştirme, çevresel sürdürülebilirlik bakımından önemli katkılar sağlayacağı belirlendi.

ENERJİ KULLANIMINDA BATI-DOĞU ARASINDA DENGESİZLİK

Enerji kullanımında özellikle ülkenin batısı ile doğusu arasında dengesizlikler bulunduğu vurgulanan çalışmada, özellikle Orta, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’da belirli merkezlerde enerji kullanımında kayda değer bir yükseklik yaşandığı ifade edildi. Raporda, bölgesel gelişme için ulusal ve bölgesel düzeyde yönetişim ve koordinasyon yapılarının oluşturulması zorunluğuna dikkat çekildi.