Kurtul, yaptığı açıklamada, ülkemizde son günlerde ekonomide yaşanan yeni gelişmelerin ekonomi biliminin temel argümanlarını sorgulatmaya başladığını ifade ederek, "Kavramlar tersine dönmeye, ilkeler değişmeye başladı. Türkiye'nin 8 aylık dış ticaret açığı 40 milyar dolar olarak açıklandı. Dolar ise 1.20 YTL'ye indi. Dış ticaret açığının büyüklüğü karşısında döviz artması gerekirken tersine bir hareket sergileyerek düştü. Türk Lirası değer kazanırken dolar değer kaybetti. Artık ekonomimiz devalüasyon değil revalüasyonla karşı karşıya" dedi. Sadece ithalat veya ihracatın büyüklüğünün ekonominin iyi yönde seyrettiğine işaret etmeyeceğini vurgulayan Kurtul, "İhracatın büyüklüğüyle övünmek bana göre son zamanlarda sık yapılan bir hata oldu. Bununla değil, net döviz yaratma kapasitesi ile övünmek gerek diye düşünüyorum. Net döviz yaratma kapasiteniz ne kadar artarsa bu sizin ürettiğinizi gösterir. Yani sanayileştiğinize işarettir. Eğer tam tersine bu kapasite düşüyorsa başka ülkelerin güdümüne girmenize, pazar olmanıza işarettir" diye konuştu. "Ucuz dolar, ucuz ithalat demektir" diyen Kurtul, "Ucuz ithalat demek ise 'Üretme, dışarıdan satın al' demektir. Nitekim bugün Hindistan ve Çin malları limanlarda dolaşıyor. Ucuz ithalat, 'Üretimden vazgeçmek' demektir. Üretimden vazgeçince, ucuz dövize rağmen yatırım yapılamaz. Türk insanı iş bulamaz, aş bulamaz. İthalatın artması bizim dış dünyanın emeğine talebimizi gösterir. Giderek artan ithalatımız, başka ülkelerin büyümesine katkıda bulunup insanlarına iş ve aş imkanı sağlamaktadır. Başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkelerin çoğu, ekonomilerini canlandırmak, işsizliğin artmasını önlemek, yatırımları, üretimi hızlandırmak için faiz indirmektedir. Türkiye ise dünyanın en yüksek faizini ödeme konusunda ısrarını sürdürmektedir" diye konuştu. Doların giderek düşmesiyle birlikte işsizliğin de artacağı görüşünü savunan Kurtul, "Dolar ucuzladıkça ithalat ve dolayısıyla dış ticaret açığı daha da büyüyecek, işsizlik artacaktır. Bir an önce 'Yüksek faiz, ucuz döviz' politikasından vazgeçilmelidir. Ucuz döviz Merkez Bankası'nın döviz alımlarıyla değil, yanlış faiz politikasını değiştirmekle olur. 'Dış borcumuzu ödeyeceğiz, IMF'nin istediği yüzde 6.5'lik faiz dışı fazlayı sağlayacağız' diyerek faizi üst seviyelerde tutup, Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesine yol açmak, Türk sanayisini yok etmek anlamına gelmektedir" ifadelerini kullandı.