Çalıştığı iş yerinde kendisi gibi evli olan bir kadına aşk mektubu yazdığı ortaya çıkınca mazeretsiz üç gün işe gelmeyen işçi, tazminatsız olarak işten kovuldu. İş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini ileri süren işçi, işveren aleyhine dava açarak ihbar ve kıdem tazminatlarını, kötü niyet tazminatı ile yıllık izin ücretini talep etti. Mahkeme, işçiyi haklı bulunca kararı işveren avukatı temyiz etti. Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, işçinin haklı olarak kovulduğuna hükmederek, yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verdi.

İstanbul'da bir iş yerinde çalışan işçi, kendisi gibi evli olan mesai arkadaşı kadına aşık oldu. 2 Haziran 2009 günü duygularını kağıda döken işçi, birlikte çalıştığı evli kadına aşk mektubu yazdı. Mektubu alan kadın işçinin amiri, durumu patrona iletti. İddiaya göre, aşk mektubu ortaya çıkınca iş yerini terk eden işçi, 3, 4 ve 5 Haziran 2009 tarihlerinde mazeretsiz ve izinsiz olarak mesaiye gelmedi. Bu gelişme üzerine işveren, işçinin iş akdini feshetti. Bakırköy 10. İş Mahkemesi'ne müracaat eden işçi, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak fesih edildiğini ileri sürerek, ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmesi talebiyle dava açtı. İşçi bir süre sonra aynı mahkemeye işveren aleyhine kötü niyet tazminatı ile yıllık izin ücreti, fazla çalışma ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmesini talebiyle ikinci bir davayı açtı. Mahkeme, iki davanın birleştirilmesine hükmetti.

MAHKEME İŞÇİYİ HAKLI BULDU

Mahkemede savunma yapan davalı işveren avukatı ise şirketin 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25/II-g maddesi gereğince davacının iş sözleşmesini feshettiğini belirterek, "Davacının iddiaları doğru değildir. Davacının iş yerindeki başka bir işçiye 2 Haziran 2009 tarihinde aşk mektubu gönderdiği, bunun bir çalışan tarafından tespit edilip yönetime bildirildiğ ortadadır. Bu tarihten itibaren de davacının mesaisine bildirimsiz ve mazeretsiz olarak devam etmediği, üç gün üst üste işe gelmeyen davacıya ihtarname gönderildi de belgeleriyle mahkemeye sunulmuştur. Davacının verilen süre içinde savunma vermemesi ve işe gelmemesi üzerine iş sözleşmesi feshedilmiştir. Davanın reddine karar verilmesini istiyoruz." dedi. Toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanarak kararını açıklayan Bakırköy 10. İş Mahkemesi, davalı işverenin davacının iş sözleşmesini fesihte haksız olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın ise kısmen kabulüne karar verdi. Kararı, işveren avukatı temyiz etti.

KENDİ EL YAZISIYLA YAZDIĞI AŞK MEKTUBU ORTAYA ÇIKINCA İŞE ÜÇ GÜN GELMEDİ

Dava dosyasını inceleyen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararının bozulmasına hükmetti. Kararda, 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 25 II- (g) bendindeki 'işçinin işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki işgünü veya bir ay içinde iki defa herhangi bir tatil gününden sonraki iş günü, yahut bir ayda üç iş günü işine devam etmemesi halinde işverenin haklı fesih imkanının bulunuyor' ifadesine dikkat çekildi. İşçinin işe devamsızlığının, her durumda işverene haklı fesih imkanı vermediğine vurgu yapılan Yargıtay kararında şu ifadelere yer verildi: "Devamsızlığın haklı bir sebebe dayanması halinde işverenin derhal ve haklı sebeple fesih imkanı bulunmamaktadır. Somut olayda, evli olan davacının yine evli olan çalışma arkadaşlarından birine mesai saatleri içerisinde kendi el yazısı ile aşk mektubu göndermesi ve mektup gönderilen işçinin amiri tarafından durumun işverene bildirilmesi üzerine, davacı iş yerini terk etmiştir. Davacı işçi, 3, 4 ve 5 Haziran 2009 tarihleri arasında mazeretsiz ve bildirimsiz olarak işe devam etmemiştir. Davacı, izin aldığını veya haklı bir mazeretinin bulunduğunu ispatlamış değildir. Bu durumda, işveren tarafından yapılan fesih haklı sebebe dayanmaktadır. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatı isteminin (asıl davanın) reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir."