Omanlı Devletinde yangınları haber vermesi için yangın kulelerinde ve başka yerlerde bekletilen gözetleyicilere ne ad verilirdi

iSTANBUL’UN BEKÇiSi BEYAZIT YANGIN KULESi

İstanbul’un simgelerinden Beyazıt Yangın Kulesi, aydınlatma projesiyle eski günlerine geri döndü. Projenin tanıtım gecesi, geçen pazartesi yapıldı. Biz de bu vesileyle tarihi kulenin geçmişine bir göz atalım dedik

İstanbul panoramasında ilk dikkati çeken camilerle Galata ve Beyazıt kuleleridir. Şehrin sembolü olan tarihi eserler arasında yerini alır Beyazıt Kulesi. Yangın kulesi olarak inşa edildiği için herhangi bir penceresinden bakıldığında İstanbul’un panoramasını ayaklar altına serer.
Kule, 1828’den itibaren yangınların yerini tespit etmek ve müdahalede bulunmak için Sultan II. Mahmut’un emriyle, Serasker Hüseyin Paşa tarafından, Mimar Senekerim Balyan’a yaptırıldı.
Yangınlar, Beyazıt Kulesi’nden gündüz sarkıtılan sepetlerle, Galata Kulesi’ne asılan bayraklarla ve geceleri de fener yakılarak haber verilirdi. Bu bayrak ve fenerleri gören İcadiye Kulesi top atışı yaparak yangını bütün İstanbul’a duyururdu.
Top sesini duyan İstanbul halkı, yangının semtini öğrenmek için ‘köşklüleri’ beklerdi. Yangın kulesine ‘yangın köşkü’; yangın gözcülerine de ‘köşklü’ deniyordu. Beyazıt Kulesi’nde 20 köşklü, Galata Kulesi’nde 18 köşklü ve İcadiye Kulesi’nde üç köşklü vardı. 1923’e kadar göreve devam eden bu köşklüler, kulelerdeki odalarda yaşarlardı.

“Kız mı, oğlan mı?”
Beyazıt Kulesi’nin geleneklerine göre, yangını gören nöbetteki köşklü, “Ağa! Bir çocuğun oldu” derdi. Ağa da sorardı: “Kız mı, oğlan mı?” Anadolu yakası, Beyoğlu ve Boğaz’ın Rumeli yakası yangınları ‘kız’, İstanbul içi yangınları da ‘oğlan’ olarak anılırdı. Haberi alan ağa hemen kalkar, dolaptan bir çanak maytap çıkarıp yakarak İcadiye Kulesi’ne haber verir ve İcadiye’den yedi pare top atılarak yangın tüm ahaliye ilan edilirdi. Yangının başlamasından söndürülünceye kadar geçen süre boyunca kuleden sepetler sarkıtılır, fenerler asılırdı.
Kule, cumhuriyet döneminde de kullanıldı. Hatta 1962’de havanın açık olduğu bir gün Büyükada’da başlayan bir yangın, gözetleme yapan itfaiyeci tarafından sokağına kadar belirtildi.
Cumhuriyet döneminde kulenin yangınların yanında ek bir görevi daha oldu. Hava durumu 1995’e kadar Beyazıt Kulesi’ndeki ışıklarla duyuruldu. Beyazıt Kulesi’nin ışıkları; mavi yandığı zaman, havanın ertesi gün açık olacağını; yeşil yandığı zaman yağmurlu; sarı yandığı zaman sisli; kırmızı yandığı zaman ise karlı olacağını bildiriyordu.
Galata ve Unkapanı köprülerinin açık ya da kapalı olduğu da yine Beyazıt Kulesi’nden bildirilirdi. Sabaha karşı saat
04.00-06.00 arasında kulede; yeşil ışık yandığı zaman Haliç’teki gemilerin Marmara’ya geçtiği; kırmızı ışık yandığı zaman Marmara’daki gemilerin Haliç’e geçtiği; çift kırmızı yandığı zaman ise köprülerin kapalı olduğu belirtilirdi.

Ziyarete açılacak
Şimdilerde Beyazıt Yangın Kulesi, ‘aydınlatma projesi’yle yeni bir döneme adım atıyor. Bu projeye göre, 15 yıldır kapalı olan kule, bugün artık aydınlık bir hale geldi. İç restorasyonu tamamlandığında da gezilebilecek duruma gelecek. Bunun için de çalışmalar sürüyor. Yakında herkes Beyazıt Yangın Kulesi’ne çıkabilecek, İstanbul’un güzelliğine bakabilecek. 360 derece manzarayı izledikten sonra, isterseniz Süleymaniye kapısından çıkıp, Süleymaniye Camii’yle buluşabilirsiniz.

İstanbul’a renk katan yeni projeyle birlikte:
* Beyazıt Kulesi bir önceki aydınlatma çözümüne göre yüzde 60 enerji tasarrufu sağlayacak.
* Atmosfere salınan sera gazında yıllık 19 ton azalma sağlanacak. Bu da yıllık bin adet ağacın kurtarılması anlamına geliyor.
* Kullanılan yeni armatürlerin ömürlerinin üç kat daha uzun olması sayesinde bakım maliyetleri yüzde
70 oranında azalacak.

Renklere göre hava durumu
Tarihi eserlerle zarar vermeyen LED teknolojisi ile aydınlatılan Beyazıt Kulesi, eskisi gibi İstanbullulara havanın nasıl olacağını da bildirecek. Gerçekleştirilen ışıklandırma sistemine göre mavi açık ve güneşli, yeşil yağmurlu, sarı sisli havayı, kırmızı ise kar yağışını simgeliyor.

Sayılarla Beyazıt Kulesi
* Yangınları haber vermek amacıyla 1749’da, 85 metre yüksekliğinde ve ahşap olarak inşa edildi.
* 1756’daki Cibali yangınında yandı. 1826’da yeniden yapılan kule yeniçeri ayaklanmasında bir kez daha yandı.
* 1828’de, Sultan II. Mahmut zamanında, Mimar Senekerim Balyan tarafından yeniden yapıldı.