Şeker-İş Sendikası Elbistan Şubesi’nin 10. Genel Kurulu’na katılan, Şeker-İş Sendikası Genel Başkanı İsa Gök, pancar şekerinin doğal olduğunu ve insan sağlığı için zararının bulunmadığını savunarak, nişasta bazlı ve yüksek yoğunluklu tatlandırıcıların insan sağlığını ciddi şekilde tehdit ettiğini söyledi.
Şeker işçisinin, Türk halkının sağlıklı beslenmesi için mücadele ettiğini savunan Gök, şeker fabrikalarının kapatılmaması ve geçici işçilerin kadroya alınabilmesi için başlattıkları 2 saatlik fazla mesai eyleminin de amacına ulaştığını kaydetti.
Gök, “2 saatlik fazla çalışma eylemi, siyasilerin ve halkın gündemine şeker fabrikalarını oturtmaktı. Bizim amacımız şeker fabrikalarının sürdürülebilirliğini gündeme getirmek, 2016-2017 kampanyalarının bazı fabrikalarda yapılmama ihtimalini göz önüne taşımak, meydana gelebilecek iş kazalarına ve işçi eksikliğine dikkat çekmek için yapılan bir eylemdi. Belki de dünyada böyle bir eylemi şeker işçisi gündeme aldı. Şeker işçisine ne kadar teşekkür etsek azdır, yüzde 90’ların üzerinde katılımla gerçekleşti. Bana göre eylem gündeme oturdu. En azından genel müdürlük, özelleştirme idaresi, maliye bakanlığı eylemle ilgili neden ve niçinleri için defalarca dinleme gereği duydular.
Fabrikalarımızdaki işçi arkadaşlarımız 3 kişinin işini tek başına yapıyor. Hak ettiği övgüyü kamuoyunda da kazandı” dedi.

AVRUPA ÜLKELERİ NBŞ’YE GEÇİT VERMİYOR
Fransa’da nişasta bazlı şeker üretiminin sıfır, Almanya’da ise 1,92 gibi çok küçük bir rakama sahip olduğunu dile getiren Gök, bu ülkelerin pancardan ürettiği şekerin ise, ihtiyaçlarının iki katı olduğunu belirtti.
Gök, şunları söyledi:
“Beklentimiz çok, çalışma hayatımız zor günler geçiriyor. Geçici işçi arkadaşlarımızın kadro alması, taşeron işçilerin kadroya alınması gibi belirsizlikler, şeker sanayiinin kendine özgü sorunları her zaman Türkiye’nin gündeminde. Ama şeker işçisinin çabaları var, halkımız için. En azından tatlandırıcılarla ilgili mücadele yapıyor. Tatlandırıcılara karşı pancar şekerinin doğal olduğunu savunuyor. Bizler sağlıkçı değiliz ama şu bir gerçek. Meyveyi, pancarı yerseniz ağzınıza tat gelir. Mısırı yerseniz ağzınıza bir tat gelmez. Eğer mısıra enzimler ve kimyasallarla müdahale etmezseniz, tatlandırıcı olmaz, yani doğal değildir. Onun için doğal şeker pancarını ön plana çıkarıyoruz. Almanya ve Fransa’yı da örnek veriyoruz. Fransa’da nişasta bazlı şeker üretimi sıfır, Almanya’da 1,92 ve bu iki ülke kendi ihtiyacının iki mislinden fazla şeker üretiyor. Bu da gösteriyor ki şeker işçisi ne kadar doğru bir iş yapıyor. Güvenli gıdayı Türkiye’nin gündemine taşıyor. Aynı zamanda tatlandırıcılar ile ilgili bir mücadelesi var şeker işçisinin. Yüksek yoğunluklu tatlandırıcılar 500 bin ton pancar şekerine ikame şeklinde Türkiye’ye giriyor. Biz 2000 yılında 2.5 milyon ton şeker üretiyorduk. Nüfusumuz 67 milyon idi. Yıl 2016 ürettiğimiz şeker 2 milyon ton, nüfusumuz 79 milyon. Siz buna ister kaçak, ister nişasta bazlı deyin Türk insanının beslenmesine bir şekilde sağlıksız tatlandırıcılar giriyor. Türkiye’nin gündemine bunları taşıyan şeker işçisine teşekkür ediyorum. Türkiye nüfusunda obez insan sayısı hızla yükseliyor. Türkiye’deki obez insanların artmaya başladığı tarihi iyi inceleyin. Şeker işçisi halkımızın sağlıklı beslenmesi bakımından, sağlıklı pancar şekeri üretilmesi bakımından ülke gündemine taşıyor. Bir operasyon yapılmasının önüne geçiyor. Bulunduğu coğrafya itibarı ile son derece avantajlı bir ülke. Pancar şekeri bu ülkede üretilmeli ve dünyana ilk sıralarda yer almalı diyor, şeker işçisi.”

"AVRUPA İLE YARIŞACAK FABRİKALARIMIZ VAR"
Türkiye’deki şeker fabrikalarının şekeri pahalıya ürettiği yönünde eleştiriler aldıklarını da aktaran Gök, birçok fabrikanın Avrupa’daki fabrikalar ile yarışacak kalite ve ucuz üretime sahip olduğunu ifade ederek, “2000 yılında özelleştirme kapsamına alınıyor ve şeker kurulunun 2001 yılı itibarı ile kapanacağı öngörüldü. Şeker-İş sendikası şu tespiti iyi yaptı. Türkiye uluslararası kartellerin pazarı haline getirilmek istendi. Dünyadaki şeker sektörüne kimler hakim bunu tespit etti. Buna göre kendine bir strateji koydu ve bu yolda yürüdü. ABD daha önce özeldi, sonra kamulaştırıldı çiftçiye verildi. Pancar üreticileri hakim. Bu sektörün nasıl çalışacağı belli. Üreticinin, yöre insanının içinde olduğu, herkesin elini taşın altına koyduğu yeni bir yapılanma olsun, sağlıklı şeker üretilsin diye düşünüyoruz. Çok sık eleştirilen pahalı şeker üretiyorsunuz deniliyor. Bunu kabul etmiyoruz. Birçok fabrikamız Avrupa ile yarışacak kapasitede ancak, bunun yanı sıra sosyal amaçlı fabrikalarımız da var. Neden kurulmuş, işlevini tamamladı mı? Tamamlamadı. Kars şeker fabrikasının göçü ve terörü önlediğini söylemek mümkündür. Sosyal amaçlı fabrikalarımız işlevini tamamlamamış. Bunların kapanması doğru bir karar değil. 2003’ten bu güne kadar sektör hazineden yardım almadan kendi yağı ile kavruldu. Herkes bitirmeye çalışırken, işçinin cansiperane çalışması ile ayakta kaldı. Bugün siyasi arenada tartışılıyor olması, şeker işçisi için bir gurur meselesidir diyorum” diye konuştu.