Standard & Poor’s’un (S&P) ‘Türk Bankacılık Sektörü’ başlıklı raporunda kredi büyümesinin yavaşladığı belirtiliyor. Raporda kredi büyümesinin bu sene 15’e kadar yavaşlayabileceği öngörülüyor. Ayrıca görece yüksek seyreden enflasyon dikkate alındığında bu oranın diğer gelişmekte olan ülkeler ile kıyaslanabilir olduğu vurgulanıyor.


S&P Türk Bankacılık Sistemi ve Bankalarından Sorumlu Kredi Derecelendirme Analisti Göksenin Karagöz, tüketici kredilerinin vadelerine ve kredi kartı taksitlerine getirilen sınırlamaların bankaların faiz marjı, komisyon geliri ve dolayısı ile kârlılığında aşağı yönlü baskı yarattığını dile getirerek; “Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) uygulamalar ile mesajı açık. Teminatsız bireysel kredilere dayalı hızlı büyüme istemiyoruz ve de tüketici hakları daha fazla gözetilecek. Dolayısıyla S&P olarak Türk bankalarını 2015 ve sonrasında mevcut aktif kompozisyonlarının ve de büyüme stratejilerinin gözden geçirileceği daha rekabetçi bir ortamın bekleniyor. “ ifadelerini kullanıyor.


Raporda BDDK’nın geçen sene aldığı tedbirler şöyle sıralanıyor:


• Kredi kartları ve tüketici kredilerinin vadelerine getirilen sınırlama
• Daha uzun vadeli kredi kartı ve tüketici kredilerine daha fazla sermaye ayrılması zorunluluğu (2014 öncesi)
• Tüketici kredilerinden alınan ücretlere getirilen sınırlama
• Hesap işletim ücretlerine getirilen düzenleme

Karagöz, kredi büyümesinde yavaşlamayı aktif kalitesi açısından olumlu bulduklarını belirtirken, “Kredi stoku-GSMH oranındaki 2010-2013 yılları arasındaki yıllık ortalama 7 puanlık artış, bankaların mevcut kredilerinin büyük bir kısmının halen yıllanmakta olduğu anlamına geliyor.” diyor.

‘Türk Bankacılık Sektörü’ başlıklı raporda Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) parasal genişleme programının FED’in ters yöndeki adımlarının olumsuz etkisini azaltabileceğine; bunun da Türk bankalarının dış borçlarını yenilemesine olumlu katkıda bulunacağına işaret ediliyor. İlaveten düşük seyretmesi beklenen petrol fiyatlarının liranın daha fazla değer kaybetmemesi halinde içeride daha düşük enflasyon ve politika faizi anlamına gelebileceği, bunun da faiz marjlarının olumlu olarak etkilenebileceği belirtiliyor.

Raporda Haziran seçimlerinin Türk bankaları için özel bir risk faktörü olarak görülmediği; ancak Bank Asya’nın 2014’te yaşadığı zorluklar ve sonrasında 3 Şubat’ta alınan BDDK kararının, politik risklerin ya da onların piyasalar tarafından algılanma şeklinin finansal sisteme nasıl sıçrayabileceğini gösterdiği saptamasına yer veriliyor . Son olarak Türk bankalarının negatif görünümünde bir değişiklik olmadığı, bunun da ülke derecelendirmesi üzerindeki negatif görünümü şu an için yansıttığına işaret edilip, “Dolayısıyla 2015’te S&P banka reyting kararlarının ülke değerlendirmesi ve görünümde değişikliklerini yakından izleyeceğine kanaat getiriliyor.” deniliyor.