Merkez Bankası Para Politikası Kurulu'nun 18 Ağustos'ta yaptığı toplantının önemli bir bölümünde 'para politikası çerçevesinin sadeleşmesi' konusu masaya yatırıldı. Yapılan değerlendirmeler sonrasında küresel para politikalarının normalleşme sürecinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılarak para politikası çerçevesinin sadeleştirilmesi karara bağlandı. Sadeleşme süreci tamamlandığında ise para politikası duruşunu, yeniden politika faizi niteliğini kazanacak olan bir hafta vadeli repo faizi oranı gösterecek.

Açıklamanın, 'Para Politikası ve Riskler' başlığını taşıyan bölümde konuyla ilgili olarak şunlar aktarıldı:

"11. Sıkı para politikası duruşunun ve alınan makro ihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Ticari kredi büyümesi güçlü seyrini korurken tüketici kredisi büyüme hızındaki yavaşlama devam etmektedir. Son dönemde finansal koşullarda yaşanan kısmi sıkılaşmanın da etkisiyle önümüzdeki dönemde kredi büyümesinin bir miktar yavaşlayacağı tahmin edilmektedir. Kredilerdeki bu görünüm bir yandan orta vadeli enflasyon baskılarını sınırlarken diğer yandan cari dengedeki düzelmeyi desteklemektedir.

12. Yakın dönemde açıklanan veriler makroekonomik görünümde önemli bir değişikliğe işaret etmemektedir. Dış ticaret hadlerindeki olumlu gelişmeler ve tüketici kredilerinin ılımlı seyri cari dengedeki iyileşmeyi desteklemektedir. Dış talep zayıf seyrini korurken iç talep büyümeye ılımlı düzeyde katkı vermektedir. Avrupa ekonomisinde gözlenen toparlanma dış talebi olumlu etkilese de, süregelen jeopolitik gelişmeler ve küresel ticaretteki yavaşlama ihracat büyümesini sınırlandırmaktadır. İç talep ise temelde tüketim kaynaklı olarak ılımlı bir artış eğilimi sergilemektedir.

13. Açıklanan veriler iktisadi faaliyette ılımlı bir görünüme işaret etse de, son dönemdeki gelişmeler çerçevesinde ileriye yönelik sinyallerin yakından izlenmesi gerekmektedir. Son dönemde yaşanan küresel ve yurtiçi belirsizliklerin risk primi üzerindeki yansımaları finansal koşulları sıkılaştırmaktadır. Güven endekslerindeki zayıf seyir de göz önüne alındığında, yılın ikinci yarısı için iç talebe dair aşağı yönlü risklerin arttığı düşünülmektedir.

14. Kurul üyeleri enflasyon görünümünün henüz arzu edilen iyileşmeyi göstermediğini belirtmiştir. İşlenmiş gıda ve enerji fiyatlarındaki gelişmeler kısa vadede enflasyonu olumlu etkilese de, sene başından itibaren gözlenen birikimli döviz kuru hareketleri çekirdek enflasyon eğilimindeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Bu doğrultuda Kurul, enflasyona dair yukarı yönlü riskleri dengelemek açısından para politikası duruşunun bir miktar sıkılaştırılmasının faydalı olabileceğini ifade etmiştir.

15. Kurul, yapılacak parasal sıkılaştırmanın yöntemine karar verirken enflasyon görünümü ve olası riskleri ele almıştır. İktisadi faaliyette öngörülen yavaşlama nedeniyle, döviz kurundaki gelişmelerin yurt içi fiyatlara geçiş etkisinin geçmiş dönemlerin ortalamasına kıyasla daha sınırlı olacağı ifade edilmiştir. Ayrıca emtia fiyatlarında yaşanan düşüş de döviz kuru etkisini kısmen telafi etmektedir. Bunun yanı sıra, küresel ekonomi ve yurt içi iktisadi faaliyete dair aşağı yönlü risklerin önemini koruduğu değerlendirilmiştir. Bütün bu değerlendirmeler çerçevesinde, parasal sıkılaştırmanın bu aşamada esnek bir yöntemle yapılması ve gelişmelerin yakından izlenerek bir sonraki toplantıda durumun tekrar gözden geçirilmesi konusunda mutabık kalınmıştır. Sonuç olarak, yurtiçi ve küresel piyasalardaki belirsizlikler ile enerji ve gıda fiyatlarındaki oynaklıklar da dikkate alınarak, gerekli görülen süre boyunca daha sıkı bir likidite politikası uygulanmasına karar verilmiştir.

16. Önümüzdeki dönemde para politikası kararları enflasyon görünümündeki iyileşmenin hızına bağlı olacaktır. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki temkinli duruş sürdürülecektir.

17. Kurul, ayrıca küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasından önce ve sonra uygulanabilecek politikalara ilişkin stratejiyi değerlendirmiştir. Bu politikaların (i) faiz ve Türk lirası likiditesi, (ii) döviz likiditesi ve (iii) finansal istikrara yönelik politikalar olmak üzere üç bölümde sunulması kararlaştırılmıştır. Mevcut küresel ve yurt içi koşullar dikkate alındığında, uygulanacak olan politikaların Türk lirasında sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici, finansal istikrar açısından ise destekleyici olması gerektiği belirtilmiştir. Konuyla ilgili değerlendirmeler çerçevesinde oluşan yol haritasının internet sayfasında kamuoyuyla paylaşılması kararlaştırılmıştır.

18. Toplantının önemli bir bölümü para politikası çerçevesinin sadeleşmesi konusuna odaklanmıştır. Yapılan değerlendirmeler sonrasında Kurul, küresel para politikalarının normalleşme sürecinde faiz koridorunun kademeli olarak daraltılarak para politikası çerçevesinin sadeleştirilebileceğini ifade etmiştir. Sadeleşme süreci tamamlandığında ise para politikası duruşunu, yeniden politika faizi niteliğini kazanacak olan bir hafta vadeli repo faizi oranının belirleyeceği belirtilmiştir.

19. Kurul, sermaye akımlarına yönelik dengeleyici politikaların yanı sıra finansal istikrarı destekleyici yapısal tedbirlerin de önemli olduğuna dikkat çekmiştir. Bu doğrultuda, açıklanan yol haritasında döviz likiditesini, çekirdek yükümlülükleri ve uzun vadeli borçlanmayı destekleyici yönde adımlara da yer verilmiştir. Son dönemde bu konuda atılan adımların ekonominin dayanıklılığını artırdığı; alınacak yeni tedbirlerle bu kazanımların daha da pekiştirileceği belirtilmiştir.

20. Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edilmektedir. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayılmaktadır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir.

21. Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri olmuştur. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşımaktadır. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır."

Bitti...