Türkiye Küçük Oteller Derneği (TÜRKODER) Başkanı Mehmet Çelik, "Küçük otelcilik, insanlarda bir rüyadır. Buraya geliyor, bu rüyayı gerçekleştirmiş insanları görüyorlar" dedi.
İzmir’in Çeşme ilçesine bağlı Alaçatı’da, 15 yıldır butik otel işleten ve iki ay önce yapılan Türkiye Küçük Oteller Derneği Genel Kurulunda başkanlığa seçilen Mehmet Çelik, Türkiye’de küçük otelciliğin yeni olmasına karşın Türk insanının misafirperverliğinin önemli bir avantaj olduğunu belirtti. Çok miktarda butik otel gezdiğini anlatan Çelik, "Şunu iddia ediyorum; patronun işletmediği, başında olmadığı butik otelin başarılı olma şansı yok. Çünkü insanlar size geliyor. Sizin başarı öykünüze geliyor" diye konuştu.
İnsanların büyük şehirlerin sorunlarından bunaldığını anlatan Çelik, şunları söyledi: "İstanbul’da trafik ile savaş ederken, patronuyla arası iyi değilken bir hayali oluyor; ’ben emekli olacağım, bir sahil kasabasında pansiyon işleteceğim.’ Bu insanlarda bir rüyadır. Buraya geliyor, bu rüyayı gerçekleştirmiş insanları görüyor. Dolayısıyla, rüyasının gerçekleştirilebilir olması onu mutlu ediyor. Ben diyorum ki, ’bir küçük otel sahibi, işinin başında olmalıdır.’ Müşterisini karşılamaktan, sohbet ve kahve içmeye kadar müşterisiyle ilgilenmelidir. Küçük otellere insanlar konaklamaya gelmiyor. Odalarımız, bir çok beş yıldızlı otelden daha lüks değil. Ama bizim öykümüz, otelimizin sakinliği, her şeyin kaliteli sunulması onlara cazip geliyor. Küçük otellerde mükemmel kahvaltı sunmak zorundasınız. Diğer yerlerdeki standart kahvaltılara göre, küçük otellerdeki kahvaltılar hep övgü alır. Sohbet de önemlidir ama sohbette, karşınızdaki insanı rahatsız etmemeye dikkat etmelisiniz. Kendi egonuzu tatmin ettiğiniz takdirde, karşınızdaki kişi sıkılır. Bu konular gerçekten çok önemli. Her gittiğim yerde bunları anlatıyorum."
"TÜRKİYE SORU İŞARETİ OLMAYA BAŞLADI"
İspanya’nın Türkiye kadar güzel otellere sahip olmadığı halde, turizm açısından daha iyi durumda olduğunu kaydeden Çelik, şöyle konuştu: "Yunanistan’ın fevkalade güzel yerleri var. ’Bizim yok’ diyemeyiz, fakat Yunanistan’ın dünyadaki algısı çok daha pozitif. Bizim algımızda zaten sıkıntı varken, IŞİD, PKK ve kendi içimizdeki olaylar, siyasi konjonktür derken, Türkiye soru işareti olmaya başladı. Son bomba olaylarından sonra, ülkeler haklı olarak kendi vatandaşlarını göndermemeye başladı. Doğrusu bu durumu garipsemiyorum. İnsanlar neden güvendiği birçok ülke varken, güvenliği risk altında olan bir ülkeye gitsin? Bu bağlamda karamsar bir sezona başlarken, Türkiye’nin tek TÜRKODER’in seçimleri oldu. Tabii, hiç kimse böyle kriz döneminde başkanlık yapmak istemez. Ben aksine, emeklerimi hep birilerine vermek, paylaşmak isterim. Birileri bu işi yapmak zorunda. Turizmin, kriz döneminde daha önemli olduğunu düşündüm. Bu anlamda derneğin başkanı oldum."
"HER HAFTA BİR BÖLGEYİ DOLAŞIYORUZ"
Üyelerinin morallerini artırmak için her hafta bir bölgeyi ziyaret ettiklerini belirten TÜRKODER Başkanı Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü: "Mersin Kent Konseyi’nin davetlisi olarak gittim. Mersin’de Alaçatılar olur mu? Alaçatı’nın başarısı ve Ot Festivali üzerine bir konferans verdim. Geçen hafta da küçük otellerin Türkiye’deki üçüncü büyük bölgesi olan Kapadokya’ya gittim. ’Kapadokya bölgesinin turizmini nasıl geliştirebiliriz?’ diye bir toplantı yaptık. Toplantılarımızı bölgelerde yapmamızın nedeni, her bölgenin kendine has sorunlarının olması. Turizm ortak paydamız ama, Kapadokya’da turizmi artırmak için gereken değerler başka. Çok yararlı bir toplantı oldu. Gelecek hafta Bodrum’a gideceğiz. İşimi bıraktım. Küçük oteller ile ilgili ciddi bir çabaya girdim. Emin olun, hiç bir şey yapmasanız bile, yan yana olmak, birbirinize dokunmak bile insanlara güç veriyor."
"KÜÇÜK OTEL KAVRAMINI YAYMAYA ÇALIŞIYORUZ"
Küçük otel kavramının, Türkiye’de çok yeni olduğunu vurgulayan Çelik, sözlerini şöyle tamamladı: "Küçük otellerin bakanlıkta da tam tanımı yok. Dolayısıyla küçük oteller Türkiye’de ortada kaldı. Küçük otellerin haklarını savunacak bir dernek yoktu. Bu eksikliği gidermek için 4 yıl önce TÜRKODER kuruldu. Derneğimiz kanalıyla, küçük otelcilik kavramını yaymak ve resmi olarak da kabul edilmesini sağlamaya çalışıyoruz. İnsanlar yıllarca deniz, güneş, kum üçgeni içinde, deniz kenarı otellerine gitti ve belli bir zaman sonra doyuma ulaştı. Türkiye için çok büyük bir kangren olan ’her şey dahil’ sistemi çıktıktan sonra belli bir entelektüel kitle, o otellerde sıraya girip de sıradan lezzetleri tatmak istemedi. O nedenle Avrupa’da var olan küçük otel kavramı bizde de rağbet görmeye başladı."