Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Başkanı Cansen Başaran Symes, laiklik ilkesinin asla tartışılmaması gerektiğini belirterek, “Laiklik ilkesinin geçmişte katı ve otoriter bir yorumla uygulanması bu ilkeyi tartışmayı asla meşru kılamaz” dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Toplantısı, Sabancı Center’da gerçekleştirildi. Toplantıda konuşan TÜSİAD Başkanı Cansen Başaran Symes, Türkiye-AB ilişkileri, laiklik tartışmaları ve terörle mücadele konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Cansen Başaran Symes, “Ekonomiyi hukuktan, hukuku terörle mücadeleden, terörle mücadeleyi dış politikadan, dış politikamızı evrensel demokratik değerlerden ve elbette ülkemizin refah ve huzurundan bağımsız düşünemiyoruz. Dünya ekonomisinde raporların büyümeyi kötülediği bir ortamda Türkiye ekonomisi mevcut koşullar altında yüksek denilebilecek bir büyüme kaydetti. Ekonominin terör ve siyasi belirsizliklere rağmen beklenenden daha dirençli olduğuna şahit olduk. 1 Kasım seçimleri sonrasında kendimizi seçimsiz bir sürece hazırlamış ve 64. Hükümet’in ortaya koyduğu eylem planını benimsemiş ve desteklemiştik. Reformların gerçekleşmesi için hükümetin ortaya koyduğu çabayı takdir ettiğimizi belirtmek isterim. Halen birçok eylem maddesi üzerinde çalışılıyor, programın ancak bir kısmı gerçekleşti. 10 gün sonra yapılacak olan Adalet ve Kalkınma Partisi kurultayından sonra kurulacak olan hükümetin reform gündemine aynı heyecan ve kararlılıkla devam edeceğini umuyoruz. Ekonomi son 4 yıldır büyüyor ancak verimlilik hiç artmıyor. Halen görevde bulunan ve 22 Mayıs’taki Adalet ve Kalkınma Partisi kurultayından sonra görevi devredecek olan hükümet AB ile ilişkilerde çaba gösterdi” dedi.
“AVRUPA PARLAMENTOSU TERÖRÜN TANIMI KONUSUNDA KATI BİR TUTUM TAKINDI”
Mülteci sorunu ve AB ilişkilerine değinen Symes, “Yürekleri parçalayan Suriye’deki vahşetten kaçan mültecilerin Avrupa’ya akmasıyla ortaya çıkan trajedi, ilişkilerin canlanmasına sebep oldu. Donmaya başlayan ilişkiler için tali bir kanal açılmış oldu. Sonuçta mülteci krizinin atlatılması için taraflar müzakerelere başladılar. Toplumumuzun uzun süredir beklediği AB ile ilişkilerimizde ciddi bir haksızlık örneği olarak duran vize zorunluluğu kaldırılacak anlaşma bir bakıma AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına eklenerek imzalandı. Anlaşmayı onaylaması gereken son merci Avrupa Parlamentosu, terörün tanımı konusunda katı bir tutum takındı. Son iki günün gelişmesi, Türk vatandaşlarının AB’ye vizesiz seyahat etmesini sağlayacak anlaşmanın onaylanması konusunda taraflar arasında pürüzlerin sürdüğünü bizlere gösterdi. Sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz” diye konuştu.
“ÜLKEMİZ NEREDEYSE 1 YILDIR TERÖRLE KARŞI KARŞIYA”
“Neredeyse ülkemiz 1 yılı aşkındır PKK’nın terör taarruzu ile karşı karşıya” diyen Symes, “Güneydoğu’daki pek çok il ve ilçemizde yüksek düzeyde can ve mal kaybına yol açan çatışmalar halen devam ediyor. Her gün gelen tahammül sınırlarımızı zorlayan şehit haberleri, şehit olan güvenlik güçleri mensuplarının haberleri, perişan ailelerinin hikayeleri hepimizi derinden sarsıyor. Terör yüzünden yer değiştirmek zorunda kalan vatandaşlarımızın durumu da içimizi acıtıyor. Terörle mücadeleye kesin destek verirken güvenlik güçlerimizin kayıp vermemesi, gelişmelerden sivil halkın etkilenmemesi, her türlü önlemin alınması öncelikli olmak üzere bu mücadelenin özgürlüklere helal getirmeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede çözüm arayışı ortamına dönülebilecek koşulların en kısa zamanda sağlanabilmesini ümit ediyoruz. Güvenlik açısından bir başka terör saldırısına maruz kalıyoruz. Kilis kentimiz IŞİD terör örgütünün füze saldırılarına maruz kalıyor. Çok sayıda vatandaşımız canını kaybetti. Kilis bu füze saldırısı karşısında boşalıyor” şeklinde konuştu.
“LAİKLİK ASLA TARTIŞILAMAZ”
Laiklik tartışmalarına değinen Symes, “Türkiye laik demokratik, piyasa ekonomisini uygulayabilen Müslüman çoğunluklu nüfusa sahip bir NATO üyesi ve AB üyelik adayıdır. Dünyada bu özellikleri bünyesinden taşıyan başka bir ülke yoktur. Osmanlı modernleşmesi ve cumhuriyet devrimleri toplumumuza bir sekülerleşme perspektifi vermiştir. Bu perspektif ülkemizde toplumsal barış  ve huzurun güvencesidir. Laiklik ilkesinin geçmişte katı ve otoriter bir yorumla uygulanması, bu ilkeyi tartışmayı asla meşru kılamaz. Doğru olan laikliğin çağdaş normlar demokratik ilkeler çerçevesinde uygulanmasıdır. İlkenin kendisinden vazgeçmek Türkiye’nin çağdaşlaşma iddiasından vazgeçmek anlamına gelebileceği gibi bundan da daha vahim bir şekilde toplumumuzun dengelerini bozacak ayrımcılık ve gerginlikleri artıracaktır. Bu gerekçelerle Cumhurbaşkanımızdan başlayarak tüm sorumluların laiklik ilkesine sahip çıkması güvencemizdir. Laiklik konusu özünde Türkiye’nin çağdaşlığıyla, demokratik düzenini sağlamayla, toplumsal ahengiyle ilgilidir. Geçtiğimiz günlerde vurguladığımız gibi laiklik başta olmak üzere akıl, bilim, hukuk ve özgürlük üzerine inşa edilmiş cumhuriyet değerlerine sahip çıkmaya devam edeceğiz” dedi.