Avrupa-Sibirya, İran-Turan ve Akdeniz biyo-coğrafik bölgesinde bulunan Ülkemizde Hem karasal hem de deniz iklimi özellikleri mevcuttur. Birbirine paralel uzanan kuzeydeki Kuzey Anadolu Dağları ile güneydeki Toros Dağları ormanlardan, bozkırlardan, sulak alanlardan ve ayrıca kıyı ve deniz ekosistemlerinden oluşmaktadır. Türkiye zengin bir bitki örtüsü ve hayvan varlığına, yüksek miktarda endemik (nadir bulunan) tür sayısına ve geniş ekosistem çeşitliliğine sahiptir. Bu durumu araştırma sonuçlarına ve raporlara dayanarak açıklamak gerekirse, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü'nün (OECD) 2008 yılında hazırladığı “Çevresel Performans İncelemeleri: Türkiye” başlıklı bir raporuna göre; Ülkemizde flora (ağaç-bitki varlığı) ve fauna (hayvan varlığı) durumunun genel görünümü şöyledir: 90.000'in üzerinde bitki ve hayvan türü mevcuttur. Bu türler arasında yaklaşık 9.500 damarlı (vasküler) bitki, 4.000 otsu bitkiler, 60 ile 80.000 omurgasız ve 1.440 omurgalı hayvan türü yer almaktadır. 9.500 damarlı bitki türünün yaklaşık üçte biri endemiktir, yani nadir rastlanan türlerdendir. Avrupa'da var olan tüm bitki türlerinin dörtte üçü aynı zamanda Ülkemizde de yetişmektedir. Türkiye aynı zamanda pek çok süs bitkisinin de ana vatanıdır. Ülkemizde 500'ün üzerinde soğanlı bitki yaşamaktadır. Anadolu faunası, çoğu omurgasız (bunların yalnızca 5.727'si bilinmektedir) olmak üzere yaklaşık 60 ile 80.000 türü bünyesinde barındırmaktadır. Omurgalı türlerin sayısı da yüksektir. Anadolu, boz ayı, kurt ve pars, çakal, sırtlan ve ceylan gibi dünyadaki nadir türlerden bazılarına ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye aynı zamanda açık kahverengi geyik, sülün ve vaşak gibi başka pek çok büyük memelinin de anavatanıdır. Türkiye aralarında fokların, balinaların, tırtak (Delphinus delphis), afalina (Tursiops truncates) ve mutur balığının (Phocoena phocoena) bulunduğu yaklaşık 20 deniz memelisine ev sahipliği yapmaktadır. Batı Palearktik Bölgedeki en önemli kuş göç yollarından ikisi Anadolu'dan geçerek, bu bölgeyi yılın çeşitli zamanlarında pek çok farklı kuş türünün evi haline getirmektedir. Türkiye'deki kuş türlerinin yarısı göçmen türlerdir. Türkiye aynı zamanda çok çeşitli balık türlerine sahiptir. Yaklaşık 450 tuzlu su ve 127 tatlı su balığı türü bulunmaktadır. Türkiye'deki göllerde halen çok sayıda endemik tür bulunmaktadır. Örneğin, alabalığın çok sayıda alt türü ve tekir balığının bir endemik türü olan inci kefali Van Gölünde bulunmaktadır. Orman ve diğer ormanlık alanların yüzölçümü, ülke topraklarımızın %27.2'sine ulaşmıştır Türkiye sulak alanlar bakımından zengindir ve 1 milyon ha'nın yani ülke toplam yüzölçümü alanının %1,6'sının üzerinde 250'den fazla sayıda sulak alana sahiptir. Ramsar sınıflandırmasına göre bunların 135'i Uluslar arası Öneme Sahip Sulak Alanlar olarak sınıflandırılmaktadır. Sulak alanlar, özellikle göçmen su kuşları için önemlidir. Ülkemiz zengin biyolojik çeşitlilik ve bozulmamış doğal hayat yapısı bakımından Avrupa'ya kıyasla çok önemli bir konuma sahiptir. Ülkemizde geniş biyolojik çeşitlilik, zengin doğal hayat ve sayısız tabi nimet mevcut olmakla birlikte bunların büyük kısmı tehdit altındadır ve gelecekte daha büyük bir baskıyla karşılaşacaktır. Bunun ana nedeni, yanlış turizm, çarpık ve düzensiz kentleşme, bilinçsiz sanayileşme ve kırsal alanlarda düşüncesizce gerçekleştirilen bazı altyapı projeleri ve ekonomik faaliyetlerdir. Evet, bu yazıda özellikle dikkat çekmek istenilen husus şudur: Ülkemizdeki bu zengin doğal hayatın ve geniş biyolojik çeşitliliğin korunması ve geliştirilmesi bir gerekliliktir. Bu gereklilik hem gelecek nesiller adına bir görevimiz, hem de kendi sağlıklı ve huzurlu yaşayışımız için elzem olan bir husustur. Evimizde bunaldığımız zaman nereye çıkıyoruz? Elbette dışarıya. Şehirde bunaldığımız zaman nereye kaçıyoruz? Kırlara, ovalara ve ıssız dağlara. Bu değerleri korumazsak nasıl mutlu olacağız? Elbette olamayız. Öyleyse, zengin doğal hayatımızı ve geniş biyolojik çeşitliliği korumak ve gelecek nesillere bırakmak gereklidir. Bunun için başta ilgili kamu kurum ve kuruluşları olmak üzere herkese görev düşmektedir. Bu görevlerin yerine getirilmesinde, vatandaşlar ve sivil toplum kuruluşları da ilgili kurum ve kuruluşlara yardımcı olmalıdır. Bu yazı boyunca insan şunu da ayrıca idrak ediyor. Zengin biyolojik çeşitlilik aynı zamanda sayısız nimet ve varlık demektir. Dikkat edilirse, hem bitki hem de hayvan türlerinin sayısı bile belli değildir. Yaklaşık rakamlarla ifade edilmektedir. Öyleyse, bu kadar nimeti var edeni ve bizlere sunanı görmemek ve inkar etmek de sanırım en büyük nankörlüktür. Bu husus da bir sonraki yazımızın konusu olacaktır İnşaallah. O yazıda, Rabbimizin (cc) bunca ve sayısız nimetlerini yalanlamak hiç mümkün müdür? diye soracağız ve “elbette mümkün değildir” diyeceğiz.