İpek Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Levent Bulut, AK Parti ile CHP arasındaki koalisyon görüşmelerinin sonuçlanmasının ardından Türkiye’deki ekonomiyi değerlendirdi. Bulut, “Bu durum, ülke ekonomisinin daha dalgalı ve çetrefilli bir düzlemde ilerleyeceğini işaret ediyor. Halk olarak ekonomik manada daha zor bir sürece girmiş bulunmaktayız.” dedi.

İpek Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Levent Bulut, koalisyon görüşmelerinin ardından doların artması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Koalisyon görüşmelerinin ardından Türkiye’deki ekonomik gelişmelerin olumsuz olduğuna dikkat çeken Bulut, “Dolar 2.80’in altına uzun süre düşmeyecek. Ülkede apaçık bir dolarizasyon süreci yaşanıyor. Yakında evini dolar cinsinden kiraya veren, arabasını ya da diğer taşınmazları dolar cinsinden satanları görürseniz şaşırmayın. Dolar cinsinden borçlanıp gelirleri TL cinsinden olan şirketleri zor günler bekliyor. Bu sektörlerde çalışanlar da bundan etkilenecek.” şeklinde konuştu.

FED’TEN GELEN SİNYALLERE GÖRE EYLÜL AYINDA FAİZ ARTIRIMINA BAŞLANACAK

Çin’in devalüasyon hamlesi sonrasında piyasada Fed’in faiz artırımını biraz daha geciktirebileceği yönünde bir beklenti oluştuğunu belirten Bulut, “Amerika’dan gelen olumlu veriler, iş piyasasındaki iyileşmeler ve Fed yetkililerinden gelen sinyaller Eylül ayı toplantısında faiz artırımına başlanacağına işaret ediyor. Yani, global faktörler zaten bir dolar artışını işaret ederken buna bir de Türkiye’deki belirsizlikler eklenince doların 2.80 altında çok uzun süre kalması zor görülüyor.” diye konuştu.

Türev piyasalarında Aralık 2015 vadeli kur oranının an itibarı ile 2.95 olduğunu kaydeden Bulut, şu an piyasada 4 ay sonrası için 2.95 üzerinden Dolar- Türk lirası alışverişi için kontrat yapan yatırımcıların bulunduğunu ifade etti. Türkiye’den çıkan sermaye miktarının son 10 yılın zirvesinde olduğunun altını çizen Bulut, “Fed’in faiz artırımı sonrası zaten ortalamanın üzerinde olacak sermaye çıkışına ek olarak mevcut politik riskin getirdiği extra risk, yabancı sermaye girişinde de yavaşlamaya neden olacaktır.” ifadesinde bulundu.

ÜLKEDE BİR DOLARİZASYON SÜRECİ YAŞANMAKTA

Türkiye’deki yabancı yatırımların azaldığına dikkat çeken Bulut, konuşmasına şöyle devam etti: “TL’ye talep az, ülkeden çıkan sermaye de TL arzını arttırıp dolara talebi patlattı. Bunu Türk mevduat sahiplerinin Dolar-TL kompozisyonunda da görmekteyiz, ülkede apaçık bir dolarizasyon süreci yaşanmakta. Yakında evini dolar cinsinden kiraya veren, arabasını ya da diğer taşınmazları dolar cinsinden satanları görürseniz şaşırmayın. Bu ortamda dolar cinsinden borçlanıp gelirleri TL cinsinden olan şirketleri zor günler beklemekte, bu sektörlerde çalışanlar da bundan nasibini alacaktır, muhakkak.”

ENFLASYON DÜŞMEYECEK FAKAT FAİZLER ARTACAK

Artan doların, ithal edilen ara malların fiyatına, oradan da tüketici fiyatlarına yansıyacağını anlatan Bulut, şöyle devam etti: “Petrol ve emtia fiyatlarındaki önemli düşüşler ve artan işsizlik yüzünden talepte oluşan daralmadan dolayı normal şartlarda ülkede enflasyonun düşmesini beklemek lazımdı ama koalisyon ümitlerinin suya düşmesiyle fırlayan dolar, enflasyonun düşüşüne çok izin vermeyecek gibi. Kamu bütçesindeki sıkıntılar da faizleri yukarı yönlü çekecek. AKP’nin yıllardır övünerek anlattığı kamu disiplini ve bunun neticesinde oluşan kamu bütçesindeki olumlu tablo artık yok. Ülke son 1,5 yıl içerisine üç tane seçim sığdırdı. Ve ufukta nur topu gibi yeni bir seçim belirdi. Medyaya yansıyan bilgilere göre, Temmuz ayı itibariyle bütçedeki nakit açığı 24 milyar liraya yaklaşmış durumda. Bu durumda hazine yeni borçlanmaya gidecektir. İki ay önce hazine borçlanma stratejisini bütçeden sağlanacak faiz dışı fazla ve özelleştirmeden elde edilecek gelirler üzerine kurmuştu. Ortada ne faiz dışı fazla, ne de dişe dokunur özelleştirme geliri bulunuyor. 19 Ağustos günü hazine 5 milyar 500 milyon TL ödemesi için yapacağı borç takasını bakalım yüzde kaçlık faizle borçlanacak? Böyle bir ülkede devlete borç veren tasarruf sahipleri, erken seçim gündemi ve sürekli artan terör olayları sonucu oluşan ülke riski için extra risk primi isteyecek. Bu da hazinenin yüksek faiz oranından borçlanması anlamına gelecek. Devleti ödediği vergiler ile finanse eden bizlere ve ileride finanse edecekler çocuklarımıza geçmiş olsun.”

BU KADAR BELİRSİZLİĞİN OLDUĞU BİR ÜLKEDE BÜYÜME ORANI YAVAŞLAYACAK

Bulut, “Bir ülke düşünün ki bağımsız olması gereken kurumların bağımsızlığı ile alakalı uluslararası piyasalarda ciddi soru işaretleri var. Kısa vadeli dış borçlar alarm verecek seviyelere ulaşmış. Bir ülke düşünün ki işsizlik artış trendinde, tüketiciler boylarını aşacak seviyelerde borçlanmış ve bu borçlarını ödeyemez duruma gelmişler. Tüketici güven endeksi yerlerde sürünüyor. İş ve yatırım güven endeksi istikrarı bozucu yönde ilerliyor. Bunların da ötesinde ülkede politik manada kaosa doğru gidilmekte zira son genel seçimler sonrası bir koalisyon hükümeti kurulamadı ve tekrar seçime gidilip aynı sonuçlar alındıktan sonra tekrar bir koalisyonun kurulamaması ihtimali bile oluşmuş durumda. Bu kadar belirsizliklerin olduğu bir ülkede büyüme oranı yavaşlayacak. Koalisyon kurma yerine yeniden bir seçim yapıp milli iradeye ‘emin misin verdiğin oydan’ sorusunu yöneten bu geminin kaptanları kendi kalemize gol atmış oldular." açıklamasında bulundu.