Biraz önce eski bir resmimi ararken, başka resimlerime bakmak ve tefekkür etmek durumunda kaldım. Aradığım o resmi bulamadım, ancak birçok eski resmimi ve ailemize ait birçok kişinin resmimi tevafuken gördüm ve tefekkür ettim. Size tavsiyem, eski resimlere çok fazla olmasa da yılda bir defa ve dikkatlice bakın.Bu bakış ne kazandırıyor?

Bu bakışın ne kazandırdığını dört başlık altında ifade edebilirim:
1- Kimler gelmiş kimler geçmiş? En yakınınızdakilerin bir kısmının vefat ettiğini görüyor ve "gün gelecek biz de böyle olacağız" diye düşünceye dalıyorsunuz. Bu düşünce size bir nebze de olsa hırstan azade olmaya sevkediyor.
2- Zaman sizin bedeninizde ne büyük değişiklikler meydana getirmiş? Yalnızca sizde mi? Hayır. Aile çevrenizde ve dostlarınızda nasıl bir değişiklikler meydana gelmiş, bunu farkediyorsunuz. Zamanın tesirini ayan-beyan görüyorsunuz. Zamana karşı hiçbir kimsenin direnci yoktur. Zaman, akan bir su gibi, insanı alır ve sürükler. Nehirin akışında nasıl ki, bir taş parçası yontulur ve yıpranır ise, insan da öyle zamanın akışında bedenen yıpranır ve adeta halden hale girer.
3- Eski resimlere şöyle bir baktım, “büyük zorluklarla nerden nereye geldiğimi gördüm ve şükrettim.” Eski resimlerde çocukken ve gençken "üzerimdeki elbiselerin oldukça eski-püskü olduğunu, ayakkabılarımın lastik ayakkabı olduğunu gördüm." Bu resimlere bakarken "fakir ve gariban bir halden bu hale gelmişim" diye halime şükrettim. Herkes buna benzer hususları eski resimlerde görür. Haline şükreder. Eğer, eski resimlerde zengin ve şu an fakir ise de haline sabreder. Kısacası eski resimler sabır ve şükür için fayda sağlar.
4- Gün gelecek herkes eski bir resim olarak kalacak. Gün gelecek herkes bu diyardan gidecek. Ve gün gelecek bizden sonrakiler de, bizim resimlere bakarken, “Allah rahmet eylesin Babam’ın gençlik resmi, Allah rahmet eylesin Dedem’in gençlik resimleri” diye bahsedecekler. Biz de rahmete ermiş ecdadın, büyüklerimizin resimlerine bakarken öyle demiyor muyuz? Diyoruz. Evet, bizim bu resimlere bakanlar da bizim için aynı rahmet dileklerini ifade edecekler. Eski resimler, bunu görmenizi ve hissetmenizi sağlıyor.
 
Evet, yukarıda ifade ettiğimiz üzere, her insan ve aklı başındaki her kişi bu tefekkürde bulunmalıdır. Bırakın Dünyanın hengamesini ve hayatın telaşesini. Hepsi de bir oyun ve eğlenceden ibarettir. Hayatın kendisini ciddiye almayın, hayattan sonrasını ciddiye alın. Hayat ve bu Dünya geçici kalınacak bir misafirlik yeri gibidir. Misafire gerek ki, kaldığı yeri değil, gideceği yeri düşünsün. Biz de gideceğimiz yeri düşünerek, oraya hazırlık yapalım.
 
Üstadımız Bediüzzaman Said Nursi dünyanın geçici olduğunu sözleriyle ifade eder "Dünya bir misafirhanedir. İnsan onda az duracaktır ve vazifesi çok bir misafirdir ve kısa bir ömürde hayat-ı ebediyeye lazım olan levazımatı (gerekli herşeyi) tedarik etmekle mükelleftir. En ehem (önemli) ve elzem (gerekli) işler, takdim edilecektir."
 
Dünya’daki her şeyden ibret alalım ve bizden öncekilerin nasıl bu Dünya’yı terk ettiklerini müşahede edelim ve çok iyi bilelim ki, bu Dünya’yı biz de gün gelecek terk edip gideceğiz. Ancak gitmeden önce Ahireti kazanıp da gitmek şarttır. Bu şartı sağlamaz isek, maazallah, ebedi hüsranda oluruz. Biz hüsran değil, ikram istiyoruz. İkrama kavuşmanın yolu da bu Dünyada iman, ilim, ibadet ve iyilikten geçer.
 
Evet, insanoğlu Dünya’ya bağlanma ve burada ebedi kalacağını sanma. Bak ailenize ait eski resimlere, aç şöyle ailenizin resim albümünü, göreceksin, bu Dünyadan kimler gelmiş, kimler geçmiş! Bu görüşle anlayacaksın ki, sen de bir gün gideceksin. Evet evet, sen de gideceksin. Senin gidenlerden hiçbir farkın yok. Sen de gideceksin.
 
Yazımızın sonunda Sevgili Peygamberimizin (asm) bir hadis-i şerifine yer veriyorum: İbni Ömer radıyallahu anhu şöyle dedi: “Resulullah sallallahu aleyhi vesellem benim iki omzumu tuttu ve: ‘Dünyada, sanki bir garip veya bir yolcu gibi ol!’ buyurdu.”

-