Yarım asrı aşan ömürlerinde, birçok anı, üzüntü ve sevinçleri yaşayan insanlar, geçmiş yaşantılarına özlem duyuyor. Yıllar geçtikçe yalnızlığın pençesine düşen asırlık çınarlar, bir ömre sığdırdıkları kişileri adeta arar hale geliyor.
Yaşayan tarih olarak nitelendirilen yaşlı vatandaşlar, Dünya Yaşlılar Günü’nde sorunlarını dile getirdi. Yakın tarihe tanıklık eden yarım asrı devirmiş çınarlar, geçmişe her fırsatta geçmişlerini yad ediyor. Kendi dönemlerindeki yaşantının ekonomik olarak sıkıntılı ancak mutlu ve güzel olduğundan bahseden yaşlılar, günümüz insanlarının vurdumduymazlığından hayıflanıyor.
İHA muhabirine sıkıntılarını anlatan Eskişehir’in canlı tarihleri, yıllar boyunca verdikleri mücadele sonucunda yaşadıkları hayal kırıklıklarını dile getirdi.
“‘Neden feda ettik bir ömrü?’ diye üzülüyoruz”
Emekli Mehmet Şahin (73), günümüzde insanlarında saygının kalmadığını belirterek, “Ben 43 yılımı devleti daha iyi yere getirebilmek için, gelecek günlerin daha huzurlu, mutlu ve güvenli olabilmesi için bazı ilkelere bağlı kalarak çalıştım, ancak müthiş bir hayal kırıklığı içindeyiz. Ülkemizde barış, huzur, güven, küçüklere sevgi, büyüklere saygı ve devlet büyüklerine saygı kalmadı. Bunu görüyoruz ve bunu gördüğümüz zaman ‘Neden feda ettik bir ömrü?’ diye üzülüyoruz” ifadelerini kullandı.
“Çift elbisemiz yoktu, ama o günlerde mutluyduk”
Şahin, yaşadığı dönemde ülkenin ekonomik olarak sıkıntı içerisinde olduğunu söyleyerek, “Bizim çocukluğumuzda, ülkenin yüzde 90’ı köylüydü. Arpa ekmeği yerlerdi, buğday ekmeği bulamadıkları için, hiç çift elbisemiz yoktu ve ayaklarımızda bulabilirsek çarık, bulamazsak da yalın ayak yürüdük ama günlerde mutluyduk, karnımız doyardı ama bugünle kıyasladığım zaman şükretmekten başka çare yok. O günlerden bu günlere geldik. Hiç olmazsa ‘Yarın ne yiyeceğiz’ diye düşünmüyoruz” şeklinde konuştu.
“Dünya bitti artık insanlar birbirleriyle iletişime geçmiyor”
Emekli İsmail Özcan (65), yaşadıkları yalnızlığa ve maddi imkansızlıklara dikkat çekerek, “Yalnızlık, maddi imkansızlık bunlar bizi etkiliyor. Eşim yok çocuğum yok. Geçim sıkıntısı yaşıyorum. Çok az bir miktarla geçinmeye çalışıyorum. O da zor kendime kalacak bir huzurevi bakıyorum. İşin açıkçası bu. Bizim zamanımızda dünya çok güzeldi. İnsanlık, sohbet, hoşgörü vardı şimdi herkes yalnız, kendi kendine. Dünya bitti artık insanlar birbirleriyle iletişime geçmiyor. Bu da yalnızlığı beraberinde getiriyor. Eski dostlar, arkadaşlar kalmadı ya rahmetli oldular ya da memleket değiştirdiler. Yaşlıların daha iyi yaşayabilmeleri için ekonomik durumlarının iyileştirilmesi gerekiyor. Ayrıca yaşlılara göre sosyal aktivitelerin olması lazım” diye duygularını dile getirdi.
“Ben kalabalıkta yalnızım”
Emekli Muzaffer Tabak (67), günümüzde olumlu diye bilecek hiçbir şeyin kalmadığını belirterek, “Şu ortamın haline bakın hiçbir şeye olumlu diyebilir miyim? Ben kalabalıkta yalnızım. Adım atılmayacak kadar kalabalık olan caddelerde yalnızım. Çünkü hanım 5 sene önce öldü o yüzden yalnız kaldım. Bir emekli maaşım var. Çocukların biri orada, biri burada. Allah razı olsun iyi güzel hoş ama kalabalıkta yalnızım. Allah kimseye muhtaç etmesin, kapını açan olmaz. Bayramda kapımı çalıp ‘Nasılsın’ diyen olmadı. Oturduğum apartmanda yaklaşık 40 daire var ama Ramazan ayında bir tas çorba bile getiren olmadı. Yalnız inip, yalnız çıkıyorum, komşular gördüğü zaman yabancı görmüş gibi oluyorlar. Erkeğin yalnızlığı çok kötü oluyor. Kadın, komşulara girer, çıkar kendi işlerini halleder. Oğlumun evine çağırmadan gidemiyorum. Oğlum, ‘Baba ne zaman geleceksin?’ diyor, ‘Akşam geleceğim oğlum’ diyorum ama onu atlatıyorum. Ben tek yaşıyorum, yemeğimi, çamaşırımı, ütümü ben yapıyorum ama şuan için yapıyorum yarın ne olacağını bilemiyorsun. Allah elden ayaktan düşürmesin” şeklinde konuştu.
“En çok zoruma giden şey, torunlar gelince onlara istediğim gibi bir harçlık çıkarıp veremiyorum”
Emekli Gülser Özdem (63), kendi dönemlerinde insanların birbirlerine güveni olduğunu söyledi. Yaşadığı ekonomik sıkıntıları da anlatan Özdem, “Bizim dönemimizle insanların birbirine daha çok güveni vardı. Şuan insanlar paronayaklaştı. Bu yüzden haber dinlemekten nefret ediyorum. Politikacıların yüzlerini görmek istemiyorum. Bazen televizyonu kırmak istiyorum. Sokağa çıkmaya korkuyorum, nerede başımıza ne gelecek bilmiyoruz. Çocuklarım için de endişeleniyorum ‘Acaba başlarına bir şey mi geldi?’ diye düşüyorum. Sürekli tedirginim. Emekliyim, geçim sıkıntımız mutlaka oluyor. Oradan, buradan kısıyoruz. Onu alamam diyorsun, bunu yapamam diyorsun. Eşimle iyi kötü dengeliyoruz ama en çok zoruma giden şey, tatil yöresinde yaşıyorum torunlar filan gelince onlara istediğim gibi bir harçlık çıkarıp veremiyorum. En çok zoruma giden şey bu.
“Kendimi resmen eve kapatıyorum”
Kendi yaşlarında insanlarda yalnızlık söz konusu olduğunu kaydeden Gülser Özdem, “Bizim yaşlarda yalnızlık söz konusu oluyor. Eskisi gibi dostluk da kuramıyoruz. Ben mesela kendimi resmen eve kapatıyorum. Kimseye gitmiyorum, güvenemiyorum. Çünkü bugün konuştuğum şey yarın karşıma nasıl çıkacak bilmiyorum. Bilmiyorum benimle aynı duyguları paylaşa insanlar var mı? Çocuğu, genci ve yaşlısı herkese söylüyorum, hepimiz bir gün yaşlanıyoruz. Yani yaşarsak tabi çocuklarımız fırsat bulur da yaşlanırsa, Allah sağlık, sıhhat ve huzur versin. Muhtaç etmesin kimseye” dedi.