CHP Manisa Milletvekili, TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Bekir Başevirgen, ülkede yaşandığı iddia edilen et krizine ilişkin yazılı basın açıklaması yaptı. Başevirgen’in açıklaması şöyle:

“Bugüne kadar alınan pansuman tedbirlerin hiçbir işe yaramadığını gördük. Bundan sonra da yaramayacak. Şayet basına yansıyan destek haberleri doğruysa bu da üreticinin derdine kesinlikle çare olmayacak.

Cumhurbaşkanı vatandaşın ramazan ayı boyunca ucuz et yiyebilmesi için Tarım ve Orman Bakanlığına ve Et Ve Süt Kurumu’na (ESK) talimat vermiş. Buna göre besicilerin hayvanlarını ESK’de kestirmesi için hayvan başına ayrıca 2 bin 500 lira prim ödemesi yapılacak. Ödenmesi düşünülen 2 bin 500 lira prim ise Hazine’den karşılanacak. Bu kapsamda 100 bin hayvan kesimi öngörülürken, Hazine’den ESK’ye toplamda 250 milyon lira kaynak ayrılacak. Şayet basına yansıyan haberler doğruysa bu tedbirler yine yetersiz kalacak.

Bahsedilen miktar ülkemizin bir aylık tüketimini ancak karşılayabilmektedir. Şimdiden söylüyoruz, bahse konu destek ve söylenen miktarlar doğruysa üreticinin derdine çare olmayacağı çok açıktır. Çünkü ESK’nin şu anki kesim fiyatları dikkate alındığında söylenen destek primi miktarı oldukça yetersizdir.

“TEK TEK HESAPLADIK, KİM HAYVANINI ZARARINA ESK’YE SATAR?”

300 kilo karkas veren bir hayvanın üreticiye maliyeti minimum 25 bin liradır. Yani kilo maliyeti 83 liradır. Buna karşılık ESK’nin dana kesim kilo fiyatı 60 lira, özel kombinalarda ise kesim fiyatı 87,14 liradır. Aradaki fark 27 lira civarında. Örneğin: Yetiştiricinin 300 kilo karkas et verecek bir danası var ve ESK da kestirmek istiyor. Bu işten zararı 8.142 liradır. Velev ki ESK hayvan başına 2 bin 500 lira destek vermeye başladı. Bu desteğin üreticiye getireceği kazanç 300 kiloluk bir karkasta kilo başına 8,3 lira olacaktır. Bu durumda bile aradaki fark özel kombinalar lehine 18,7 lira olur. Bu şartlarda yetiştiricinin 300 kilo karkas veren bir danasını ESK’ ye satması halinde verilecek desteğe rağmen zararı 5.300 lira civarında olacaktır. Siz olsanız böyle bir tabloda 2500 lira prim veriyor diye hayvanınızı ESK’ye satar mısınız? Böyle destek olur mu?  Daha küçük cüsseli örneğin 200 kilogramın altında et verebilecek sığırları olan üreticiler belki bu öneriye sıcak bakabilirler ama bunun dışındaki yetiştiricilerimiz zarar etmeme adına özel sektöre görece daha yüksek fiyatla hayvanlarını satmaya devam edecektir.

“ET FİYATLARI TAM GAZ ARTMAYA DEVAM EDECEK”

Rusya-Ukrayna savaşının etkisiyle girdi maliyetlerindeki artış et fiyatlarını bizim de öngöremediğimiz noktalara taşıdı. Temmuz ayında olması beklenen fiyatlara maalesef Nisan ayı itibariyle ulaşıldı. Et fiyatları tam gaz artmaya devam edecek. Arpa ve mısırdaki rekolte kaybı ve yaz aylarında gelen turist sayısına göre fiyatların nereye varacağı netleşecektir.

“DAHA UCUZ İKAME GIDALARA YÖNELİM ARTTI”

Konjonktürel yansımaların yanı sıra Giffen Paradoksu (çelişkisi) etkisi ile bakliyat, makarna, patates gibi nispeten ucuz olan ikame gıdalara yönelim giderek arttı ve bu ürünlerde de aşırı fiyat artışları gözlenmeye başlandı. Öyle ki yıllık kişi başı kırmızı et tüketimi 2019’da ortalama 12 kilo iken 2021 yılında 7 kiloya düştü. Kurdaki yükseliş, yüksek enflasyon ve alım gücündeki azalma nedeniyle 2022 yılında et tüketim miktarının 5 kilonun altına düşeceği öngörülmekte. Buna karşın makarna tüketimi yıllık bazda yüzde 20 oranında arttı. Tüm bunlar olurken hayvancılık sektöründe düzenleyici ve destekleyici bir rol üstlenmesi gereken kurum yani ESK hangi çözüm önerilerini sunuyor? Anlaşılacağı üzere vatandaşın derdine çözüm olmak yerine yine gariban üreticinin kazancını kısarak et-süt fiyatlarını baskılamaya çalışacaklar. Et Süt Kurumumuz işi gücü bırakmış iktidara şirin görünmek adına TÜİK ile birlikte et/süt enflasyonunu düşük göstermeye çalışıyor.

“GÖREVİ YERLİ ÜRETİMİ VE ÜRETİCİYİ DESTEKLEMEK OLAN ESK İTHALAT SEVDALISI OLDU”

Ne yazık ki bu Kurum, yasa ve mevzuatla kendisine tevdi edilmiş görev ve sorumluluklardan büyük sapmalar göstermiş. İşi besilik hayvan ithalatına aracılık yapmak, ülkedeki besiciler kan ağlarken başka ülke üreticilerinin etini ithal etmek ya da birilerinin gönlünü almak için olmadık ülkelerden 5-10 bin ton et almak noktasına taşımıştır. Bu süreçte iktidarı ve ilgili kurumu, besicilerimizi ithal hayvana yönlendirmemeleri konusunda çok kez uyardık. Et ithalatı yapmayın dedik, dinlemediler. Hayvan popülasyonumuzu öz kaynaklarımızla geliştirmeye çalışın dedik, paramız var ki ithal ediyoruz dediler. Artan maliyetlere rağmen düşük tutulan süt fiyatları yüzünden çok miktarda damızlık hayvanın kesime gideceğini söyledik, dikkate almadılar. Gelinen süreçte uyguladıkları yanlış politikaların sonucu, üretim ve talebin aynı anda azalmasına neden oldular ve çok sayıda üreticiyi işi tamamen bırakma aşamasına getirdiler. Maalesef on binlerce işsizin yanı sıra milyonlarca lira harcanarak yapılan besihanelerin boş ve atıl yapılara dönüşmesine sebep oldular.

"BUGÜN DAHA İYİ ANLIYORUZ"

Ülkemiz hayvancılığını geliştirmek, sektörde standart oluşturmak, et ve süt sanayisinin gelişmesini sağlayarak istihdamı artırmak maksadıyla Et ve Balık Kurumu(EBK), Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) ve Yem Sanayi(YEMSAN) gibi kuruluşlar kurulmuştu. Bu kuruluşların hayvancılık sektörünün kalkınmasında yadsınamaz faydaları olmuştu. Fakat 1990’ların başında ortaya çıkan tarımdaki özelleştirme furyası, bu alanda kurulmuş olan devlete ait fabrika ve tesislerin satılmasına veya kapatılmasına neden oldu. Ülke hayvancılığı ve ekonomisi açısından önemli görevler üstlenen EBK, alınan yanlış kararlar nedeniyle önce zarar eder konuma getirilmiş, zaman içerisinde de satılması için gerekli koşullar oluşturularak özelleştirmeye uygun hale getirilmiş ve maalesef 1993 yılında özelleştirilmiştir. Gelinen noktada alınmış olan bu özelleştirme kararlarının ne kadar yanlış olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.

"BUNUN HESABINI HALKA ÖDERLER"

Bilindiği üzere Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu daha önce de TÜİK’e ziyarette bulunmuş ve içeri alınmamıştı. Genel Başkanımız yine kanunsuz ve manasız bir şekilde ESK’ye alınmadı. Devletin kurumları partizanca davranamaz ve halka hesap vermek zorundadır. Unutulmasın ki devletin bürokratı olmayıp halka rağmen birilerinin adamı olmayı seçenler günü geldiğinde bunun hesabını halka öderler.”