Hoş geldin Eylül... Güle güle gitmeyen Ağustos a inat, umarım Eylül hoş gelir...Yaz tatilimiz şehit haberleriyle tatil olmaktan çıktı, zira Ağustos ayını hiç iyi hatırlamayacak zihinlerimiz...Sayısız şehit haberleri, her gün bir eve düşen yangın, kurulamyan koalisyonlar, can güvenliği olmaksızın yaşamak zorunda kalan milletimiz, ülkemize gelen Suriyeli kardeşlerimize üzülürken, onlar gibi olmaya aday adaylığımız, maddeler, anlaşılamayan uzlaşılamayan toplantılar, sahile vuran mülteci çocuklar, Doğu Türkistan daki Türk kardeşlerimizin içler acısı durumu derken, güle güle değil, ağlaya ağlaya uğurladık Ağustos ayını... Eylül e daha bir yürekten hoşgeldin demek istiyorum... Bu eylül Ağustos a bezemesin, benim ülkemde hiç kimse öldürülmesin, ben yatağımda rahat uyuyayım diye beni korumaya and içmiş, bu ulvi ve en kutsal mesleği seçmiş askerim polisim vurulmasın, arkasında gözü yaşlı ana baba yavru eş bırakıp da, gencecik yaşında toprağa verilmesin... Doğu da görev yaptığı okula korkmadan gitsin benim ülkemin öğretmeni... Benim ülkemde polis asker eşleri en rahat edecekleri yer olan evlerinde uykusuz ve tedirgin kalmasın, her telefon çalışında yerinden korkuyla kalkmasın... Ve lütfen, benim ülkemde kimse ekmeğini yediği, suyunu içtiği topraklara ihanet etmesin. Kimse kimseyi sırtından vurmasın, ve en önemlisi analar ve çocuklar ağlamasın benim ülkemde... Benim ülkem şahsi menfaat ve çıkarların elinde oyuncak olmasın. Dış güçlerin yönetim ve idaresine ihtşyaç duymasın.Benim ülkem hakettiği gibi yönetilsin. Bize oyun oynayanların oyunları bozulsun. Biz komşusu açken tok yatmayan, komşuyu komşuya varis kılacak bir Peygamberin ümmetiyiz, komşusunu fazlasıyla düşünür benim ülkemin insanları.Hem öyle çok düşünür ki, onu ne arkasından vurur, ne uykuda yakalar, ne de ona ihanet eder.