Magazin

En ünlü çerkesler

Abone Ol

Elçin Sangu

Türkan Şoray (Sinema sanatçısı)

Şenay Akay

Hıncal Uluç (yazar)

Nefise Karatay

Nazım Ekren Nazım Ekren, 4 Aralık 1956'da İstanbul'da doğdu. Baba adı Kazım, anne adı Huriye'dir. Öğretim Üyesi. Bursa İTİA İktisat Fakültesi İktisat Bölümü'nü bitirdi. Doktorasını Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü'nde Uluslararası Bankacılık alanında tamamladı. Marmara Üniversitesi'nde Doçent (İktisat Teorisi) ve Profesör (Uygulamalı İktisat) unvanı aldı. Aynı üniversitede akademik, araştırma, uygulama birimlerinde idari görevler üstlendi. Marmara Üniversitesi, Kamu ve vakıf üniversitelerinde öğretim üyesi olarak dersler verdi, lisansüstü tezler yönetti. Proje Yöneticisi, (Gelişen Ülke Bankalarının Uluslararası Faaliyetleri, Manchester Business School), MÜ Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü Müdürü, T.Vakıflar Bankası Genel Müdürü, Eğitim ve Yönetim Danışmanı (Uygulamalı İktisat, Bankacılık) olarak çalıştı. Yeminli mali müşavir. Adalet ve Kalkınma Partisi Kurucu Üyesi. 22. Dönem İstanbul Milletvekili. 60. Hükümet'te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı. İngilizce bilen Ekren, evli ve 2 çocuk babasıdır. 22 Temmuz 2007 Genel seçimlerinde AKP'den İstanbul milletvekili seçilmiştir.

Deniz Akkaya (manken)

Yıldırım Gencer (Sinema sanatçısı)

Janset Paçal (sinema sanatçısı)

Gupse Özay

Mehmet Aslantuğ (Sinema sanatçısı)

Tülin Şahin

Nalan Altınörs

Meral Okay

Arzu Yanardağ

Hasan Cemal

Gülcan Altan

Müşerref Tezcan

Zerrin Arbaş (eski Türkiye güzeli)

Ahmet Tezcan (Başbakanlık Basın Danışmanı)

Burcu Esmersoy

Meltem Cumbul

Ediz Hun (sinema sanatçısı),

Doğa Aziz

Ayşe Çiğdem Batur, Çerkes oyuncu, seslendirme sanatçısı ve sunucu

Doğan Cüceloğlu

Abdüllatif Şener

Gamze Karaman, Çerkes sunucu, model ve oyuncu

Orhan Boran

Setenay İnal, Çerkes oyuncu

Berrak Tüzünataç, Çerkes oyuncu ve manken

Mehmet Ulusoy (tiyatrocu)

Şahnaz Çakıralp, Circassian Native Turkish Actress - Çerkes Kökenli Türk Oyuncu

Taha Akyol (yazar)

Fikret Hakan

Felicia Djamirze, Avustralya'da Çerkes sunucu ve model

Müge Uzel, Çerkes oyuncu

Ahmet Mithat Efendi Türk yazar, gazeteci ve yayıncı. Tanzimat dönemi yazarlarındandır. Türk edebiyatının gerçek anlamda ilk popüler yazarıdır. 1878'de çıkarmaya başladığı ve yayın hayatını 1921'e kadar sürdürmüş olan Tercüman-ı Hakikat gazetesi Osmanlı basın tarihinin en uzun ömürlü ve etkili yayınlarından biri olmuştur.

Hüseyin Rauf Orbay Kurtuluş Savaşı sırasında 12 Temmuz 1922-4 Ağustos 1923 tarihleri arasında Türkiye'nin başvekilliğini üstlendi; İsmet Paşa ve Fevzi Paşa'dan sonra Türkiye'nin üçüncü başbakanıdır.

Hüseyin Avni Lifij Çerkes asıllı Türk vatandaşı ressam. Sanatçının ailesi 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kafkasya'nın Kuban bölgesinden göç ederek önce Samsun'a yerleşti.

Recep Peker Mehmet Recep Peker (5 Şubat 1889, İstanbul - 1 Nisan 1950, İstanbul), Türk asker ve siyaset adamı. 1931 - 1936 Dönemi'nde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Sekreteri sıfatıyla, Atatürk ve İnönü'nün yanında rejimin görev yaptı. 7 Ağustos 1946 - 10 Eylül 1947 tarihleri arasında Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığında bulundu. Orta öğrenimini Kocamustafapaşa Askeri Rüştiyesi ve İdadisi'nde yaptıktan sonra 1907 yılında Mekteb-i Harbiye'yi bitirdi. 1911 ve 1912 yıllarında Yemen'de Trablusgarp ve 1912-1913 yıllarında da Balkan Savaşları'nda çarpıştı. I. Dünya Savaşı'nda Rumeli ve Kafkas Cephelerinde görev aldı. 1919'da Erkânı Harbiye Mektebini bitirdi. Kurtuluş Savaşı'na katılmak üzere Şubat 1920'de Anadolu'ya geçti. Binbaşı rütbesi ile 20. Kolordu'da görevlendirildi. 23 Nisan 1920'de açılan TBMM'nin Genel Sekreterliğine getirildi. 1923'te Kütahya Mebusu seçilerek iki dönem TBMM'ye girdi. Bir süre Hakimiyeti Milliye gazetesinin başyazarlığını yaptı. 1924 ve 1925 yıllarında Dahiliye Vekili oldu. Ayrıca Mübadele, İmar ve İskân Bakanlığına vekalet etti. 3. ve 4. İsmet Paşa hükümetlerinde 1925-1927 yılları arasında Müdafaa-i Milliye Vekilliği ve 1928-1930 yılları arasında Nafia Vekilliği yaptı. 1931'de Cumhuriyet Halk Fırkası Kâtib-i Umumiliği'ne atandı. 1933'te yeniden organize edilen İstanbul Üniversitesi'nde Atatürk tarafından İnkılap Tarihi dersleri vermekle görevlendirildi. 1931-1936 yılları arasında Atatürk ve Başvekil İsmet İnönü ile birlikte çalıştı. 1936'da Atatürk'le arasındaki bir fikir ayrılığı nedeniyle partideki Katib-i Umumilik görevinden azledildi. Ağustos 1946'da çok partili dönemin ilk hükümetini kurdu. Recep Peker'in, Halk Evleri'nin yayın organı Ülkü Dergisi'nde çıkan İnkılâp Tarihi ders notları, 1935'te İnkılâp Tarihi Dersleri adı ile kitap olarak yayımlandı. 1 Nisan 1950'de İstanbul'da öldü. Mezarı Edirnekapı Mezarlığı'ndadır. KONSOLOS DEDESİNİN ADINI ALMIŞTI Eski Başbakanlardan Mehmet Recep Peker, bugün kansere yenik düşen Sidney Başkonsolosumuz Recep Peker ve ünlü sinema sanatçısı Faruk Peker'in de dedesiydi.

Mehmet Fetgerey Şoenu (BJK kurucularından),

Said Faik Abasıyanık Sait Faik Abasıyanık 18 Kasım 1906’da Adapazarı’nda doğdu. Çocukluğu Adapazarı’nda geçti. İlköğrenimini Rehber-i Terakki Okulu’nda yaptı. Ortaöğreniminin bir bölümünü İstanbul Erkek Lisesi’nde, bir bölümünü ise Bursa Lisesi’nde tamamladı (1925-1928). Yükseköğrenimine İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkoloji Bölümü’nde başladı (1928). İki yıl sonra babasının isteği üzerine, iktisat eğitimi için Venedik üzerinden İsviçre’ye gitti. Lozan’da kısa bir süre kalarak, Fransa’nın Grenoble kentine geçti. Sanatı ve kişiliği üzerinde derin izler bırakacak çok sevdiği bu Fransız şehrinde üç yıl yaşadı. Fransa’dan döndükten sonra bir süre Halıcıoğlu Ermeni Yetim Mektebi’nde Türkçe öğretmenliği yaptı. Çocukluğundan beri tüccar olmasını istediği babasının zorlamasıyla ticarete atıldı ve başarılı olamadı. Babasının 1939’daki ölümüyle geçimini yalnızca kalemiyle sağlamanın yollarını aradı. Kısa bir süre Haber gazetesinde muhabirlik yaptı (1942). Yazarlığa lise yıllarında başlayan Sait Faik’in ilk şiiri Mektep dergisinde (1925), ilk yazısı ‘Uçurtmalar’ Milliyet gazetesinde yayımlandı (1929). 1934’ten itibaren kendini neredeyse bütünüyle öyküye veren yazar; denizi, emekçileri, çocukları, yoksulları, işsizleri, balıkçıları yalın ve şiirsel bir dille anlatarak Türk edebiyatına yeni bir öykü anlayışı getirdi. Daha önce Atatürk’ü de onur üyeliğine seçen, ABD’deki Uluslararası Mark Twain Derneği tarafından çağdaş edebiyata yaptığı katkılarından dolayı onur üyeliğine seçildi (1953). 11 Mayıs 1954’te İstanbul’da öldü.

Yaşar DOĞU Ünlü Türk güreşçisi Yaşar Doğu, 1915 yılında Samsun'un Kavak ilçesine bağlı Karlı köyünde doğdu. Dedesinin köyü olan Emirli'de büyüdü. Güreşe orada başladı. 1938 yılında Ankara'da askerliğini yaparken minder güreşine çıktı. Bir yıl içinde millî takıma yükseldi. Oniki yıl süreyle (1939-1951) Ay-Yıldızlı mayo altındaki yerini muhafaza etti. Bu süre içinde katıldığı 7 şampiyonanın 6'sında şampiyonluğu kazandı. 1961'de Ankara'da vefat etti. Kabri oradadır. Aslen Kafkas Türklerindendir. Ecdadı Samsun'a muhacir gelmişti. Daha önce bebek sayılabilecek çağda iken cepheye giden babasının şehit düştüğü haberi gelmiş, bu yüzden annesiyle birlikte dedesinin köyü olan Emirli'ye göç etmek zorunda kalmıştı. Çocukluğunun geçtiği bu köyde güreşe başladı ve daha delikanlılığın eşiğinde iken yaman bir karakucak güreşçisi olarak adını bütün çevreye duyurdu. Ankara'da askerliğini yaparken bir arkadaşının ısrarı ile Ankara Güreş Kulübü'ne girdi ve orada minder güreşine başladı. Zehir gibi acı kuvveti ve büyük güreş kabiliyeti ile bu güreşte de kendisini derhal gösterdi. Ancak kendisini pek. tecrübesiz buIan yöneticiler onun Avrupa Şampiyonası'nda ezileceğini düşünerek kadroya almak istemediler. Millî Takımın Finlandiyalı antrenörü Onni Pellinen ağırlığını koyarak direnince kendisine millî takımda yer verildi. Böylelikle başarı dolu güreş hayatının ilk millî temasını 1939 Avrupa Şampiyonası sırasında Oslo'da yaptı. Minder güreşindeki olanca acemilik ve millî maç tecrübesizliğine rağmen büyük bir varlık göstererek üç rakibini yendi, bir maçında sayıyla yenik sayılarak Avrupa Şampiyonluğunu kaybetti, ikinci oldu. O zaman, bu bile büyük başarıydı. 1940 yılında İstanbu1'da yapılan Balkan Oyunları'nda güreş yaşantısının ilk şampiyonluğunu kazandıktan sonra, İkinci Dünya Savaşı'nın araya girmesiyle millî müsabakalardan uzak altı yıllık bir duraklama devresine girilmişti. 1946 yılında tekrar rakipsiz eleman olarak Millî Güreş Takımımıza girdi. Aynı yıl Stokholm'de yapılan Avrupa Şampiyonası'nda sıtmanın verdiği 40 derecelik hararetle mindere çıkmasına rağmen yaptığı altı güreşi de kazanarak 73 kilonun Avrupa Şampiyonu oldu. 1947 yılında Prag'da yapılan Avrupa Greko-Romen Şampiyonası'nda da Ay-Yıldızlı mayo altındaki yerini muhafaza etti. İlk kez “Demirperde Bloku”nun katıldığı bu şampiyona enteresan bir mahiyet taşımaktaydı. Zira Sovyet Rusya ve peykleri bir demirperde ülkesinde yapılan bu şampiyonada tam bir ittifak içinde idiler. Yaşar, arkadaşlarına yapılan haksızlıkları gördüğü zaman, şampiyonluğu kazanmak için sadece Rus rakibini değil, demirperde hakem blokunu da yenmesi gerektiğini gayet iyi anlamıştı. Bu azimle girdi güreşlere ve rakiplerini çatır çarır yendikten sonra finalde Rus ile karşı karşıya kaldı. Güreşe fırtına gibi girdi. Rus'u tuttuğu gibi yere vurdu. Oyundan oyuna geçiyordu. Bir ara rakibinin sırtını yere yatırdı. Hakemler görmezlikten geldiler. Sonra bir tuş daha yaptı. O da aynı akıbete uğradı. Koca Yaşar kızmıştı. Olanca gazabı ile atıldı, çift sürer gibi sürdü Rus'u. Daha sonra hırsla rakibini çatır çatır çevirdi. Bir pestil gibi sırt üstü mindere serdi ve rakibinin göğsüne çıkıp oturdu. Teker teker bütün hakemlere baktı. Gözleri öfke ile doruydu. Hani “Bu da tuş değil mi be insafsızlar” der gibiydi. Hakemler istemeye istemeye “Evet” dediler. Tuşu da; şampiyonluğunu da bastıra bastıra kabul ettirmişti koca Yaşar... Güreş Dünyasında İsveçlilerin deyimi ile bir “Kara saçlı kuvvet ilahı” olarak parlayan Yaşar Doğu, büyük namını 1948 Olimpiyatları, 1949 Avrupa Şampiyonluğu ile de perçinledi. 1950 yılında Irak ve Pakistan'a yaptığı büyük turnede büyük kuvvet ve güreş bilgisini doğu alemine tanıtmak imkân ve fırsatını da buldu. 1951 yılında Helsinki'de yapılan Dünya Şampiyonası'nda 87 kiloda Ayyıldızlı mayoyu giydi. Çok çabuk kilo alan, buna karşılık çok zor kilo veren bir bünyeye sahipti. Bu yüzden yıllar ilerledikçe sıkleti de yukseliyordu, Nitekim 67 kilo ile başladığı güreş hayatının son şampiyonluğunu Helsinki'de 87 kiloda kazandı. Böylelikle parlak güreş hayatına bir de dünya şampiyonluğu sıfatını eklemiş oldu. Ayyıldızlı mayo altında yaptığı 47 maçın 46'sını kazanan Yaşar, bunların 33'ünde tuş yapmış, 11 maçını ittifakla, 1'ini abandone ile, birini de ekseriyetle kazanmıştır. Galibiyetle sonuçlanan 46 güreşi 690, dakika sürmesi gerekirken; yaptığı tuşlarla bu süreyi 372 dakika 26 saniyeye indirmişti. Güreş hayatını kapattıktan sonra Millî Güreş Takımımıza antrenör oldu. 1955 yılında antrenör olarak Millî Takımımızla gittiği İsveç'te ciddi bir kalp krizi geçirdi. Uzun bir tedavi gördü. Doktorlar kendisine iyi bakmasını, yorulup heyecanlanmamasını söylemişlerdi. Fakat bunu yapamadı. İsveç'ten döner dönmez tekrar kendini güreşe verdi ve 8 Ocak 1961'de Ankara'da bir kalp krizi sonucu vefat etti.

Avni Arbaş Ünü ressam

Prof. Dr. Ramazan Evren

Kemal TAHİR

M.Zahid El-Kevseri, Mehmed Zahid, 1879 yılında Düzce’nin Hacı Hasan Efendi (Çalıcuma) köyünde doğdu. Mehmed Zahid Efendi, 1907 yılından itibaren Fatih Camiinde müderrislik yapmaya başladı.11 Ağustos 1951 tarihinde Kahire’de vefat etti.

Prof. Dr. Hayri Domaniç HAYRİ DOMANİÇ 1923 yılında Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinde doğmuştur. Pınarbaşı İlkokulu’nu bitirdikten sonra, 1937 yılında Galatasaray Lisesi’ne girmiş ve 1944 – 45 devresinde mezun olmuştur. 1945 sonbaharında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğrenci olan Hayri DOMANİÇ, 1949 yılında mezun olmuş ve bir yıl sonra aynı fakültenin İcra ve İflas Hukuku kürsüsüne asistan olmuştur. Doktorasını bu kürsüde tamamlayan Hayri Domaniç 1956 yılında aynı fakültede Kara Ticareti Hukuku kürsüsüne geçmiş, 1958 yılında doçent, 1967 yılında profesör olmuştur. 1988 yılında emekliye ayrılan Hayri Domaniç öteden beri meslek edindiği avukatlığı sürdürmektedir. Ticaret Hukuku alanında yazılmış 10.000 sahifeden fazla eserin sahibidir. Latince, Fransızca, İngilizce, Almanca ve Çerkezce bilen DOMANİÇ, avukat Sevgi Bilsay Domaniç ile evli olup, iki çocuk babasıdır.

Süleymen SEBA Süleyman Seba, 5 Nisan 1926 tarihinde, Hendek’te dünyaya geldi. Sakarya’da ilkokul eğitimini aldıktan sonra, lise eğitimi görmek için İstanbul’a geldi. Seba, Galatasaray Lisesi’nde iki yıl okudu ve ardından Kabataş Erkek Lisesi’ne geçiş yaptı. Süleyman Seba’yı spor dünyasına sokan ilk adım, Kabataş Erkek Lisesi’nde futbola başlamasıdır. Takımda oynadığı ilk yıllarında da, ömrü boyunca ismi ile birlikte anılacak olan Beşiktaş futbol takımına alındı. Beşiktaş formasını giydiği yıllarda, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni kazandıysa da, eğitimine devam etmedi. Süleyman Seba, 1946 yılında, Refik Osman Top zamanında, Beşiktaş A takımına yükselmeyi başardı. 1946 – 1947 sezonunda, Fenerbahçe derbisi ile ilk İstanbul Ligi maçına çıktı. Bu maçta, ilk golünü de atmış oldu. Aynı sezon, Milli Küme’de ilk şampiyonluğunu yaşayarak, profesyonel futbol hayatına büyük bir başarı ile başladı. Bir sonraki sezon olan 1947 – 1948 futbol sezonu, Süleyman Seba için oldukça parlak bir dönem oldu. İstanbul Ligi’nde oynadığı 14 maçta, toplamda 8 gol atarak, takımının en golcü ikinci ismi olmayı başardı. Sezon başında aldıkları Başbakanlık Kupası’nın yanına herhangi bir başarı koyamasalar da, Seba oldukça göze çarpmıştı. 5653_1.20140814092652Süleyman Seba, 1949 – 1950 sezonunda, kariyerindeki ilk İstanbul Ligi şampiyonluğunu elde etti. Oynanan 14 karşılaşmanın tamamında görev alan Seba, yalnızca 1 gol kaydedebilmişti. Takip eden yıllarda, çeşitli maçlarda Beşiktaş formasını sırtında taşıyan Seba, 1954 yılında geçirdiği menüsküs rahatsızlığı sebebiyle, henüz daha 28 yaşındayken, futbolu bırakmak zorunda kaldı. Beşiktaş’ın ünlü stadyumu İnönü Stadı’nın açılış maçında (1947), AIK Stockholm takımı ile yapılan maçta, stadyumda atılan ilk golü kaydederek Beşiktaş ve İnönü Stadı tarihine geçmeyi başarmıştı. 3 yıl sonra, Beşiktaş’ın Amerika Birleşik Devletleri’nde yapacağı kampa da, babasına rağmen katılacaktı. Süleyman Seba, 15 Mayıs 1952’de oynanan ve Türkiye’’nin 1-0 kaybettiği Yunanistan karşılaşmasında, ilk ve son defa milli formayı giymiştir. Seba, 1957 yılında, Beşiktaş Jimnastik Kulübü’ne, resmi üye oldu. Üyeliğinin üzerinden henüz altı yıl geçmişken, 1963 yılında, ilk defa yönetim kurulunda görev aldı. Bu yıldan itibaren, dönem dönem Beşiktaş yönetiminde söz sahibi oldu. Süleyman Seba’yı “efsane başkan” statüsüne çıkaran olay ise, çok zorlu bir dönemde, 1984 yılında üstlendiği başkanlık görevini, 2000 yılına kadar aralıksız olarak sürdürmesiydi. 5653_s2-001Seba, başkan olduğu 16 yıllık dönemde, 8 defa düzenlenen seçimli genel kurulların hepsinde, farklı kazandığı seçimlerle başkanlık koltuğunda kaldı. Seba’nın başkanlığı döneminde, 5 Süper Lig şampiyonluğu, 4 Türkiye Kupası, 4 Cumhurbaşkanlığı Kupası, 2 Başbakanlık Kupası ve 6 TSYD Kupası Beşiktaş müzesine kazandırıldı. Süleyman Seba’nın başkanlığı döneminde kazanılan başarılar, şampiyon olunmasa da ilk iki içinde yer almalar, Beşiktaş futbol takımının altın çağı olarak nitelendirildi. Seba’’nın en çok eleştirilen yönü ise, futbol dışındaki branşlara ve özellikle de amatör yapılanmalara yeterince eğilmemesi oldu. Başkanlığını üstlendiği dönem içinde, maddi olarak oldukça güçlük çeken kulübü, tesisleşme konusunda ileri taşıyarak zenginleştirdi. Seba döneminde, Akaretler’deki BJK Plaza, Fulya Stadı, çeşitli kamp ve antrenman tesisleri ve BJK Koleji inşa edildi. 1998 yılında ise, Beşiktaş İnönü Stadı, 49 yıllığına kulübe devredildi. 2000 yılının Mart ayında gerçekleşen kongrede, futbol takımının o sezon aldığı kötü sonuçlar neticesinde başkanlığa aday olmadı. Ancak, kongre tarafından kendisine “onursal başkan” ünvanı verildi. 5653_suleyman-seba-hayatini-kaybetti-6376578_3034_m16 yıllık başkanlık dönemini noktaladığı 2000 yılında, Seba’nın anısına, Akaretler ile Maçka arasında yer alan Spor Caddesi’nin ismi, “Süleyman Seba Caddesi” şeklinde değiştirildi. Süleyman Seba, spor dünyasının dışında olarak, Milli İstihbarat Teşkilatı İstanbul Bölge Müdürlüğü’nde de bir dönem görev yaptı. 13 Ağustos 2014 tarihinde, 88 yaşında, hayatını kaybetti. Cenazesine ise, her kulüpten yönetici ve taraftarların yanı sıra, siyaset dünyasından da çok sayıda isim katıldı.

Doğan Kuban

Mahmut Atalay (güreşçi)

Çetin Öner (sinemacı-yazar)

Aytunç Altındal (yazar)

Kandemir Konduk (tiyatrocu-yazar)

Rutkay Aziz (sanatçı)

Zekeriya Temizel (siyasetçi)

Nusret Baş

Sinan Taymin Albayrak (sinema sanatçısı)

Sezgin Burak, (d. 1935 - ö. 1978) Karikatürist, çizgiroman sanatçısı.

Neveser Kökdeş

Çerkes Ethem

Çerkes asıllı yönetmen Muhitin Kandur