Sizi çok fazla merakta bırakmayayım ve yazımın başlığında geçen sorumun cevabını hemen söyleyeyim: “Gençler, "ahlak, adalet ve etik değerlere dayalı bir kamu yönetimi istiyorlar.”
Bu kadar net ve bu kadar açık.
Gençlerimiz bunu istemekle kalmıyorlar, acilen gerçekleştirilmesini de bekliyorlar.
Bu husustaki gözlem ve tespitlerim uzun zamandır mevcuttu. Bu gözlem ve tespitlerim iki gün önceki sunduğum seminerimde bir kez daha teyit edildi. Evet, iki gün önce (16 Mayıs 2016 tarihinde) Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Öğrenci Konseyi tarafından organize edilen “Kamu’da ahlak, adalet ve etik değerler” konulu seminerde bunu bizzat gözlemledim.
Seminerim 3 saatten fazla sürdü. Öğrenci Kardeşlerim pür dikkat dinlediler. Bu pür dikkat dinlemeleri, benim semineri başarılı ve çok kaliteli sunduğum mânâsına gelmez. Konu oldukça ilgi çekici ve öğrenciler de bu hususta oldukça meraklı idiler. Seminer 3 saati aşan bir süre sonunda bittikten sonra soru-cevap faslına geçildi.
Sorular birbiri ardınca peş peşe yağmaya başladı.
Bir öğrenci "siyasi etik yasası ne zaman çıkacak" diye sordu. 
Bir başka öğrenci "dindar ve namaza hassas her insanın neden her zaman örnek ahlaki eylemler de sergilemediğini" sordu.
Bir diğer öğrenci "adalet ile eşitlik arasındaki farkı" sordu.
Bir öğrenci, “2010 yılındaki KPSS yolsuzluğunu ve bu sınav yolsuzluğunun güveni çok büyük etkilediğini, güvenin tekrar nasıl tesis edileceğini” sordu.
Bir başka öğrenci "kapitalizmde ihtiyaçların sürekli kasden arttırıldığı, marka bağımlılığı ve tüketim çılgınlığının etik değerlere olumsuz etkisini” sordu. 
Bir diğer öğrenci, “Ülkemizin Dünya Ülkeleri arasındaki yolsuzluk endeksindeki sırasının son yılda neden 66. sıraya kadar gerilediğini” sordu.
Öğrenciler sordular da sordular.
Daha bunun gibi onlarca soruya muhatap oldum.
Evet, Gençler, "ahlak, adalet ve etik değerler" konusunda oldukça meraklı ve ilgililer ve "adaletli bir kamu yönetimi" istiyorlar.
Gençlerin bu isteklerini çok makul ve çok yerinde karşılıyorum. Bir Ülkede adalet yoksa hiçbir şeyin değeri yoktur. Bir Ülkede ahlak ve etik değerler bozulmuşsa kimse huzur içinde değildir. Bir Ülkede yolsuzluk ve yozlaşmalar çoğalmışsa Devlet’e olan güven dibe vurmuştur.
Manevi değerlerin olmadığı, huzur ve güvenin kalmadığı bir toplumda kim yaşamak ister? Elbette, aklı başında olan insanlar bunu istemezler.
Aklı başında olan herkes, ister genç, ister orta yaşlı ve isterse de yaşlı olsun, ahlak ve adaletin geçerli olduğu bir yönetim ister. Çünkü, böyle bir yönetim tüm toplum için huzur ve mutluluk demektir. Yolsuzluğun yaygın olduğu Ülkelerde ise bir avuç mutlu azınlık vardır. Yolsuzluğun yoğun olduğu Ülkelerde gelir dağılımında adaletsizlik vardır.
Elbette aklı başında olan insanlar, toplumun tamamının huzur ve mutluluk içerisinde olduğu bir yönetimi isterler. Gençler de bunu can-û gönülden istiyorlar. Bu hususta orta yaşlılara ve yaşlılara göre daha hassaslar. Yaşlılar ve orta yaşlılar artık umudu kesmiş ve ahlak ve adalete dayalı bir kamu yönetimini mümkün görmüyorlar. Çünkü yaşadıkları bunca tecrübe insanımızı etkin ve adil bir kamu yönetiminin tesis edilemeyeceği noktasında (maalesef) karamsar ve kötümser konuma sokmuştur. İnsanlar artık bu hususta inançlarını yitirdiler. Yitirdiler değil, “yitirtirdiler.” Birileri insanımızı kötü olan yönetimi gösterdi. Birileri insanımıza adil olmayan ve ehliyete dayanmayan, torpil ve kayırmacılık içerisinde, savurganlık ve rezilliklerle dolu icraat gösterdiler. Bu "birileri" neredeyse bir asırdır mevcuttur.
Bu “birilerinin” kimlerden oluştuğunu merak edenler olabilir. Bu “birileri” yukarıda öğrenci soruları içerisinde belli olmaktadır. Fazla söze ve çok da ayrıntılı izahata gerek yok.
Evet, gençlerimiz ısrarla ve hassasiyetle “adalete ve ahlaka dayalı kamu yönetim istiyorlar.” Evet, gençlerimiz özellikle ve titizlikle “adil ve ehil yöneticiler istiyorlar.”
İnşaallah gençlerimizin bu istekleri en kısa vakitte gerçekleşir. Dileklerimiz ve dualarımız hep bu yöndedir.
Son sözü, yönetimde adalet denildiğinde ilk akla gelen kişiye bırakıyorum: “Adalet olmadıkça yönetimin, edep olmadıkça asaletin ve cömertlik olmadıkça zenginliğin hiçbir değeri olmaz” diye sesleniyor adalet timsali Hz. Ömer (ra) Efendimiz.  
 
Bu sözden sonra ben de şöyle sesleniyorum: Yönetiminizi değerli ve anlamlı hale getirmek istiyorsanız Ey Yöneticiler, “adaletli olun.” Aksi halde size kimse saygı duymaz ve değer vermez. Vesselam.
 
Not:19 Mayıs “Gençlik ve Spor Bayramı” öncesinde böyle bir yazı tevafuk oldu ve tam denk geldi. Gençlerimizin ve hepimizin Ondokuz Gençlik ve Spor Bayramı kutlu olsun.