15 Temmuz mağduru Hasan Akdoğan, oğlu Bahadır Akdoğan’ın sebep gösterilmeden GATA’ya çağrıldığını belirterek, “Bize dedikleri prosedürdü ama çocuğun bir gün cenazeye katılmasına izin vermediler. Dışarı çıkmasını yasaklamışlar” dedi.
15 Temmuz darbe girişiminin acıları dinmiyor. FETÖ dolayısıyla oğlunun vefat ettiğini belirten Hasan Akdoğan, oğlunun 1 yıl önce terhis olarak çürük raporu almasına rağmen sebep gösterilmeden tekrar Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne çağrıldığını kaydetti.
“Kendisi 1 yıl önce terhis oldu çürük raporu aldı. ‘Savaşta askerlik yapabilir, barışta askerlik yapamaz’ diye rapor verdiler” diyen Akdoğan, “Raporun verildiği yer İstanbul Haydarpaşa Askeri Akademisi. Askerliğini de Babaeski’de tankçı er olarak yapmıştı. Bize bir telefon geldi ‘Bahadır Akdoğan ile görüşmek istiyoruz, çocuğunuzun bir hafta 10 gün civarında Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde kalması gerekiyor’ dedi. Ben de sebebini sordum. Herhangi bir şey olmadığını, sadece bir prosedür olduğunu söylediler. Darbenin yönetim kadrosundan Naci Akdemir isimli Albay bize bir kağıt gönderdi, Kara Kuvvetleri’nde çocuğumuzun hazır bulunması için. Çocuğumuzu biz 14 Temmuz tarihinde oraya gönderdik. Demişler ’hemen yatışınızı yapsınlar.’ Çocuğum o gün hemen yatışını yaptı” şeklinde konuştu.
15 Temmuz’da darbe girişimi sırasında meydanlarda olduklarını ve akrabası olan Volkan Pilavcı’nın şehit olduğunu söyleyen Akdoğan, “Oğlum bize telefon açtı biz durumu bilgilendirdik ona ‘Volkan ağabeyin şehit oldu’ diye. Bu oradaki kişilerden Pazar günü izin istiyor ‘Şehidimiz var’ diye. Çocuğu kilitli vaziyette orada tutuyorlarmış, camlarını vidayla kapatmışlar. Bize dedikleri prosedürdü ama çocuğun bir gün cenazeye katılması için izin vermediler. Dışarı çıkmasını yasaklamışlar” ifadelerini kullandı.
Oğlu Bahadır Akdoğan’ın Şehit Volkan Pilavcı’nın cenazesine katılmasına izin verilmediği için kaldığı hastanedeki camdan çıkmaya çalışırken boynunu kırdığını belirten Akdoğan, “Camdaki vidayı sökmüş, çarşafları birbirine bağlayarak aşağıya inmeye çalışırken de boynu kırılıyor. Bu olay Pazar günü gündüz oluyor ancak bize bir gün sonra haber veriliyor. Artık ne yaptılar, ne döndü biz bilmiyoruz. Bu darbeciler hastaneyi ele geçirmiş, kendi adamlarını tedavi ettikleri için de sanıyoruz ki sivilleri kabul etmediler, o yüzden de bizi çağırmadılar. Ben vardığımda çocuğum yoğun bakımda yatıyordu, bilinci açıktı. Suyunu içirdim ‘baba bana izin vermediler’ dedi. ‘Anlatacağım çok şey var’ dedi. Boynunda boyunluk takılıydı. Yorulmasın diye çok fazla üstelemedim” diye konuştu.
“Ameliyattan sonra bana söylenen çocuğumuzun bir hafta uyutulacağı, bu esnada oksijeni ise makine ile vereceklerini söylediler” diyen Akdoğan “Ben çocuğumu takip ettiğimde gayet uyuyordu. Ancak Perşembe günü çocuğumu uyutmadılar. Rahatsız oluyordu. Bize el ve ağız hareketleri ile derdini anlatmaya çalışıyordu. Çocuğumun akciğerlerinde sorun olduğunu ve kalbinin durduğunu söylediler. Ben bu Naci Akdemir’in bizden başka mağdurları varsa incelenmesini istiyorum. Çocuğuma şehitlik statüsü tanınmasını istiyorum” dedi.