Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’de sertifikalı tohum üretiminin hızla arttığını, üretimin 1 milyon tona doğru gittiğini bildirerek, “2008-2015 döneminde tohum üretimi 3,1 katına çıkarak 290 bin tondan 896 bin tona yükseldi. 2015’de üretim artışı yüzde 15,5’i buldu” dedi.
Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, sertifikalı tohum kullanımının tarımsal üretimi büyük miktarda artırdığını, bundan dolayı özellikle gelişmiş ülkelerde tohum üzerine yapılan araştırmaların, yatırımların önemli boyutlara ulaştığını belirtti.
Gelişmiş ülkelerde tohum konusunda yaklaşık 150 yıllık bir sektörel birikim bulunduğuna, Türkiye’nin kamuda 80-90, özel sektörde 30-40 yıllık bir deneyimi olduğuna dikkati çeken Bayraktar, “Pek çok türde tohumdaki üretim artışı sektörün kat ettiği mesafenin bilinmesi açısından oldukça değerlidir. Ancak deneyimi olan bu ülkelerin birçoğu artık neredeyse sipariş edilmiş bir tasarım üzerine çeşit geliştirebilecek kadar iddialı bir konuma gelmişlerdir. Ülkemizin de bir an önce bu teknolojiyi çıkarlarımıza uygun bir şekilde alması, geliştirmesi ve kullanması büyük önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.
2008-2015 döneminde tohum üretimi 3,1 katına çıkarak 290 bin tondan 896 bin tona yükseldi. 2015’de üretim artışının yüzde 15,5’i bulduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:
“Ülkemizde 2004 yılında 349 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi, 2008 yılında 290 bin tona kadar geriledi. Bu tarihten sonra yükselişe geçen tohum üretimi, 2012 yılında 647 bin ton olan sertifikalı tohum üretimi, 2013 yılında yüzde 14,9 artışla 743 bin tona, 2014 yılında yüzde 4,4 artışla 776 bin tona, 2015 yılında yüzde 15,5 artışla 896 bin tona yükseldi. Ülkemizde tescilli, kayıtlı, sertifikalı, yüksek vasıflı ve iyi işlenmiş tohumlukların kullanımı her geçen gün yaygınlaşıyor. Türkiye’nin toplam sertifikalı tohum üretiminin yüzde 54’ünü buğday tohumluğu oluşturmaktadır. Yıllık üretimi 484 bin 204 tonu bulan buğday tohumluğunu, 175 bin 396 tonla patates tohumluğu, 125 bin 18 tonla arpa tohumluğu, 56 bin 670 ton mısır tohumluğu, 17 bin 493 tonla ayçiçeği tohumluğu izlemektedir. Bu 5 türün sertifikalı tohum üretim toplamı geçen sene 858 bin 781 ton olarak gerçekleşmiştir.”
71 ülkeye sertifikalı topum ihracatı yapıldı
Rusya, Ukrayna, İtalya, Fransa, Hollanda, Almanya, Romanya, İran, Sudan ve Azerbaycan başta olmak üzere 71 ülkeye sertifikalı tohum ihracatı yapan Türkiye’nin ihracatının 2014 yılında 150 milyon, 2015 yılında 102 milyon dolar olduğunu belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi:
“2014 yılında 42 bin ton, 2015 yılında 27 bin ton tohum ihracatı yapıldı. 2016 yılı Ocak-Mayıs döneminde 21 bin ton ihracat yapılmış ve 79 milyon dolar döviz geliri elde edilmiştir. Türkiye’nin tohum ihracatında lokomotif türler olan mısır ve ayçiçeğidir. 2015 yılında Türkiye, Rusya ve Ukrayna başta olmak üzere 24 ülkeye 10,7 bin ton sertifikalı ayçiçeği tohumu ihraç etti. Ayçiçeği tohumu ihracatı yapılan ülkeler içinde Macaristan, Romanya, Fransa, İspanya, Avusturya ile son yıllarda Kazakistan, Sudan da var. Bu tohumların, önemli bir kısmı hibrit tohumdur. Hibrit mısır tohumlukları da tatlı mısır dahil önemli ihraç ürünü halini almıştır. 2015 yılında 65 farklı ülkeye 12 bin ton mısır tohumu ihracatı yapıldı. Mısır tohumluğu ihracatımızda Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İran ve Pakistan başlıca ülkeler oluşturuyor. Türkiye, sebze tohumu ihracatında; domates, hıyar, biber ile kavun-karpuz öne çıkan ürünlerdir. 2015 yılında, Türkiye; Hollanda başta olmak üzere, Kuzey Afrika, Ortadoğu ve Orta Asya ülkelerinden oluşan 35 farklı ülkeye, 748 kilogram domates tohumu ihraç etti.”
“2015 yılında 63 ülkeden 56 bin ton tohum ithalatı yapıldı”
Tohum ithalatının 2014 yılında 191 milyon, 2015 yılında 197 milyon doları bulduğunu bildiren Bayraktar, açıklamasına şöyle devam etti:
“2015 yılında 63 ülkeden 56 bin ton tohum ithalatı yapıldı. 2016 yılı Ocak-Mayıs döneminde, 37 bin ton ithalat karşılığı 114 milyon dolar ödendi. İhracatımızın ithalatımızı karşılama oranı 2014’de yüzde 78,5, 2015’de yüzde 51,9 oldu. 2016 yılının Ocak-Mayıs döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 68,7’ye çıktı. Hala yapılacak çok iş var. Ülkemiz tohumculuğun gelişmesi ve uluslararası piyasalarda söz sahibi olabilmemiz için Avrupa Birliği standartlarındaki yapılandırma süreci devam etmelidir. Toplam tohum ithalatına ödenen dövizin yüzde 57’si sebze tohumları için ödenmektedir. Sebze tohumlarında da başlıca ithal edilen tür domates tohumluğudur. 2015 yılında 7 bin 456 kilogram domates tohumluğu ithal edilmiştir. Patates ve şeker pancarı tohumlukları, sebze tohumluklarının ardından, değer olarak en fazla ithal edilen diğer türlerdir. 2015 yılında, 24 milyon dolarlık patates, 13,9 milyon dolarlık şeker pancarı tohumluğu ithal edilmiştir. 2015 yılında tohum ithalatının, beşte üçü Fransa, Hollanda, ABD, Peru, Tayland ve Çin’den yapılmıştır.”
Bayraktar, tohumculukta söz sahibi olmak için yapılması gerekenleri sıraladı
Türkiye’de üretilen sertifikalı tohum fiyatlarının yüksek olmasının çiftçinin sertifikalı tohumluk kullanım oranının düşük kalmasına neden olduğunu, bunun da üründe kalite ve verimi düşürdüğünü belirten Bayraktar, yapılması gerekenleri şöyle sıraladı:
“Üretimde verim ve kalitenin artırılması için sertifikalı tohum kullanımına verilen destekler artırılmalı, üretici teşvik edilmelidir. Tohumculuk sektörünün son yıllarda gerçekleştirdiği Ar-Ge çalışmaları sonucunda geliştirdiği yeni çeşitler sayesinde bitkisel üretimde önemli verim ve kalite artışları meydana gelmiştir. Ülkemizde sık sık yaşanan kuraklıklar nedeniyle kuraklığa dayanıklı tohum çeşitlerinin geliştirilip çiftçiye ulaştırılması sağlanmalıdır. Ülkemizde tohumculuğun gelişmesi için, tohumculuk firmalarının, Ar-Ge çalışmaları için araştırma enstitüleri ve üniversitelerle işbirliği içinde olmaları ve bu yönde desteklenmeleri gerekmektedir. Özel sektörün üretim maliyetleri, özellikle de işçilik maliyetleri yüksektir. Bu maliyetleri düşük olan ülkelerle özel sektörün rekabetinin sağlanması için destek şarttır. Tohumluk üretiminde belirlenecek stratejilerle sektörde görülen teknolojik olarak dışa bağımlılığının azaltılması ve yerli teknoloji kullanımının yaygınlaştırılması sağlanmalıdır. Eğitim ve yayım hizmetleri olması gereken düzeyin çok altındadır. Hala birçok kişi ya da kurum hibrit ile GDO arasındaki farkı bilememekte, hibrit tohumluğunun insan sağlığı açısından tehlikeli olduğu gibi yanlış bir inancını taşımaktadır. Eğitim eksikliğinin giderilmesi için başta kamu olmak üzere sektör paydaşları işbirliği yapmalıdır. Ülkemiz tohumculuğun gelişmesi ve uluslararası piyasalarda söz sahibi olabilmesi için Avrupa Birliği standartlarındaki yapılandırma süreci devam etmelidir.”