Diyarbakır Çocuk ve Ergen Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi (ÇEMATEM), 18 yaş altı çocukların çeşitli aktivitelerle madde bağımlılığından kurtulmalarına yardımcı oluyor. Tedavi sonrası da desteğin sürdüğü merkezde çalışan uzmanlar, aileleri çocukların davranışlarındaki değişiklikleri gözlemeleri ve dikkatli olmaları konusunda uyarıyor.
Diyarbakır’da bulunan ÇEMATEM, uyuşturucuya bulaşmış çocuklara çare, ailelerine de tedavi sürecinde ve sonrasında rehber oluyor. 18 yaş altındaki madde bağımlısı çocuklara hizmet veren ve 9 yaşında madde bağımlısı çocukların bile tedavi gördüğü 10 yataklı ÇEMATEM, çocuklara resim, el işi, müzik, spor ve benzeri aktivitelerle bağımlılıktan kurtulmaları ve becerilerini geliştirmeleri konusunda yardımcı oluyor. Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi bünyesinde hizmet veren ÇEMATEM’e açıldığı 2007 yılından bu yana 4 bin 111 yatan hasta ve ayakta tedavi başvurusu oldu. Doğu ve Güneydoğu’daki tek merkez olan ÇEMATEM’e bölge dışından da hastalar geliyor. ÇEMATEM yetkilileri, ailelerin çocuklarının bağımlı olduklarını öğrenme sürelerinin uzun sürdüğünü belirterek, en küçük bir şüphe duydukları takdirde bir uzmandan yardım almaları konusunda uyarıyor.
“TÜRKİYE’DEKİ 4 MERKEZDEN BİRİ”
Merkezde çocuklara günlük hayattan kopmayacakları şekilde tedavi hizmeti sunduklarını belirten Selahaddin Eyyübi Devlet Hastanesi Başhekimi Op.Dr. Şenol Gedik, ÇEMATEM’in Türkiye’nin İstanbul’dan sonra ikinci açılan merkezi olduğunu ve şu an Türkiye’deki mevcut 4 merkezden biri olarak hizmet verdiklerini söyledi. Gedik, resmi olarak 10 yatak kapasitelerinin olduğunu anlatarak, “Ancak 20 yatağa kadar biz hasta yatırabiliriz. Kapasite mevcut. Doğu ve Güneydoğu’daki tek merkez olduğu için yüzde 75-80 buradan olmakla beraber Bursa’dan, İstanbul’dan telefonla arayarak gelen hastalarımız da var. Burada biz hastalarımızı konuk ediyoruz. Mevcut tedavi içinde spor faaliyetleri, resim, müzik odaları, aktivite odaları, bahçede bostan gibi aktivitelerle çocukları günlük hayattan koparmadan tedavi ediyoruz. Güvercinlerimiz çocukları hayvan sevgisinden koparmama amaçlı. Hastanın ortalama bir ay kalması gerekiyor. Bir ayın altında zaten tedavi olmaz. Bazen iki aya kadar çıktığı da oluyor. Aileleri de zaman zaman buraya kabul ediyoruz. Doktor arkadaşımız ailelere de eğitim veriyor. Çocuklar tedavi altında olduğu süre zarfında ve eve gittiği dönemde ailenin davranış şeklini de doktorlar belirliyor. Çocukla iletişimi, onla ne konuşacakları, çocuğu nasıl takip edecekleri gibi konularda eğitim veriyoruz. Psikologlarımız var” dedi.
“TEDAVİ EDİLEBİLİR BİR HASTALIK OLDUĞU BİLİNMELİ”
ÇEMATEM Psikiyatri Uzmanı Mehmet Emin Yüksel, kendilerine başvuran ailelerin çocuklarının bağımlı olduğunu öğrenme sürelerinin uzun sürdüğüne dikkat çekerek, “Çocuk 3 yıldır maddeyi kullanıyor. Anne üç beş aydır öğrenmiş oluyor. Baba yeni öğrenmiş oluyor ve böylece bize gelmiş oluyorlar. Benim ailelerden dikkat etmelerini istediğim birkaç şey var. Çocuğun son günlerde davranışlarında herhangi bir değişiklik var mı? Ders başarısında bir azalma var mı? Sık sık gribal enfeksiyon gibi burnunu çekiyor mu? Gözlerinde kızarma var mı? Göz bebeklerinde büyüme küçülme var mı? Tuvalette uzun süre kalıyor mu? Son zamanlar eve gelirken sarhoş bir şekilde geldiği oluyor mu? Son zamanlarda sık yalana başvuruyor mu? Evden zaman zaman paranın kaybolduğu oluyor mu? Sinirlenmeleri ya da bazen hiçbir şey yapmadan, aktivitelere katılmadan gidip uyuduğu oluyor mu? Böyle durumlar olduğunda lütfen bize başvursunlar. Biz onlara gerekli yardımı yapalım. Bunun tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu ailelerin bilmesi gerekiyor. Bunu bireyin de bilmesi gerekiyor. Muhakkak bir uzmandan destek almaları gerektiğini bilsinler. Bize geldiklerinde biz onlara danışmanlık hizmeti yapabiliriz. Çocukların ve ergenlerin madde bırakmaları konusunda tedavilerini yapabiliriz. Ailenin ve çocuğun kendisini de eğitebiliriz bu konuda. Lütfen gelsinler” diye konuştu.
“ÖNCE SİGARAYA SONRA UYUŞTURUCUYA BAŞLIYORLAR”
Uyuşturucu kullanımının 9 yaşına kadar düştüğünün görüldüğüne de dikkat çeken Yüksek, şunları kaydetti:
“Öncelikle çocuklar sigarayla başlıyor bu işe. Daha sonra ya şeker dedikleri hap ya da bali, tiner, uçucu maddeler, sonra da esrar, eroin, bonzai, cam dedikleri metamfetamin gibi şeyler kullanmaya başlıyorlar. Tek bir tane neden söylemek zor ama 9 yaşındaki bir çocuğun başlaması için çevrede bulunması lazım ve birinin onu teşvik etmesi gerekir. Bize başvurduklarında poliklinik takibine alıyoruz ve tedaviye başlıyoruz. Onlara eğitimler veriyoruz. Eğer ayakta bırakamıyorsa yatırarak tedavi ediyoruz. Taburcu olduktan sonra da 18 yaşına gelene kadar haftalık, 15 günde bir, ayda bir onların kontrollerini çağırıp ayakta tedaviye devam ediyoruz. ÇEMATEM, demir parmaklıklar arkasında bir yer değil. Okul, ev, pansiyon gibi bir yer. Sürekli aktivite içerisindeyiz. Tedavileri eğlenceli bir şekilde sürdürüyoruz. Anlatıldığı gibi bağlayarak tedavi etmiyoruz.”
“10 YAŞINDA ÖZENTİ İLE BAŞLADIM, PİŞMANIM”
10 yaşında madde bağımlısı olduğunu ve uyuşturucuya arkadaş ortamında özenti ile başladığını anlatan 17 yaşındaki H.Y. ise, zararlarını görünce çok pişman olduğunu dile getirdi. Uyuşturucu kullanırken ailesiyle oturamadığını ve sürekli kavga ettiğini kaydeden H.Y., “Bu merkezi internetten araştırdım. Sevdiğim insanlar bana yardımcı oldu. Buraya yönlendirdiler. Buraya tedavi olmaya geldim. Gündüz haber izliyoruz, spor yapıyoruz, aklımızda tuttuğumuz haberleri hocalarımıza söylüyoruz. Tedavimizin nasıl gittiğine bakıyorlar. Resim yapıyoruz, müziğe çıkıyoruz. El işi yapıyoruz. Buraya gelmek hayatımın her şeyini değiştirdi. Beni de değiştirdi. Hayatıma anlam kattı. Tedavi olduktan sonra çalışacağım ve yuvamı kuracağım. Benim gibi erken yaşta başlayanlar erkenken dönsünler. Bu yola gitmesinler. Gidenlerin halini görüyorlar” ifadelerinde bulundu.
“UYUŞTURUCU KULLANANLAR GELİP TEDAVİ OLSUN”
9 yaşında sigara, 12 yaşında ise esrarla tanıştığını kaydeden U.Ç. ise, şunları söyledi:
“13 yaşında şekere başladım, 14 yaşında bonzaiye, sonra da eroine bulaştım. Şu an 17 yaşındayım ve 4 seneden fazladır eroin içiyorum. Arkadaş ortamında bu işe bulaştım. İçine girdik bir daha da çıkamadık. Baktık sonu yok her gün hırsızlık her gün bir şeyler çalıyorduk. Ya ölecektik ya da cezaevine girecektik. 20 gündür tedavideyim. İçenlere tavsiyem gelip tedavi olsunlar. Bu işin sonu ya ölüm ya cezaevi. Çok pişmanım. İş işten geçmesin diye tedaviye geldim. Hocalar bizimle çok iyi ilgileniyorlar. Bizi hiçbir zaman boş bırakmıyorlar. Çarşamba günleri bizi dışarıya çıkarıyorlar. Sinemaya gidiyoruz, gezmeye gidiyoruz. Gençlere tavsiyem hiçbir zaman o ortamlara girmesinler. Akıllarına geldiği vakit gidip aileleriyle vakit geçirsinler. O ortama bir sefer girdin mi artık içindesin. Ailelere de tavsiyem çocuklarına ilgi göstersinler. İlgi gösterilmezse çocuk her türlü yola gider. Hep gözleri onların üstünde olsun.”