Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, YÖK’ün, bütün dekanların istifasını istemesini, yeniden değerlendirme için doğru bir yaklaşım olduğunu söyledi.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer, YÖK’ün dekanların istifası yönündeki kararının doğru bir yaklaşım olduğunu söyledi. Bu kararın, bütün üniversiteleri ve bütün dekanları kapsadığını söyleyen Prof. Dr. Acer, “Tabi burada amaç şu; her bir dekanlığın tekrar değerlendirilmesi imkanı verecek. Dekanları üniversite rektörlüğü teklif ediyor ama dekanların atamasını YÖK yapıyor. Dolayısıyla bazen rektörler istemese de bazı dekanlarla çalışmak zorunda kalıyorlar. YÖK tarafından atandığı için. Veya açık somut bir gerekçe olmadığı zaman bazen YÖK’ün görevden almasında bazen sıkıntılar olabiliyordu. Ama burada tabi somut bir tehdit ve tehlike var. YÖK, her bir dekanlığın yeniden gözden geçirilmesini düşünmüş. Bence bu doğru bir süreç. Her bir dekan tekrar, bu anlamda, bu paralel yapılanma ve diğer şebekelerle bağlantısı anlamında tekrar gözden geçirilecek ve tekrar bir süreç yaşanacak. Ama Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde biz zaten her bir dekanı gözden geçirip, sakıncalı gördüklerimizin görevden ayrılmalarını sağlamıştık. Yeni dekanlarımızla başlamıştık. Bizim üniversitemizde aslında öyle bir sıkıntı yok ama YÖK’ün tamamını gözden geçirmesi de doğru bir yaklaşım. Bence en azından sorunlu olan yerlerde bu sorunların giderilmesi anlamında doğru bir süreç” dedi.
ÇOMÜ’de de değerlendirmelerin yapıldığını söyleyen Rektör Acer, “Bizim üniversitemizde haklarında dava açılmış 6 öğretim üyesine görevden uzaklaştırma kararı vermiştik zaten. Onun dışında şu anki çalışmamız, böyle bir darbe girişimini gerçekleştiren yapılarla ilişkisi olduğundan şüphelendiğimiz çalışanları, öğretim elemanlarını tekrar gözden geçiriyoruz. Yani o anlamda sakıncalı bulduklarımızla ilgili yasal işlemler yapmaya başlayacağız çok kısa bir süre içerisinde” diye konuştu.
15 Temmuz gecesi yaşananları da değerlendiren Prof. Dr. Acer, şunları söyledi:
“Ben bu darbeyi, basitçe planlanmış, çok basitçe icra edilmiş ve bir azınlığın gerçekleştirmeyi düşündüğü bir şey olarak görmüyorum. Gerçekten ülkeye, özellikle de milletin kendi iradesiyle seçtiği Cumhurbaşkanına, meclisine, hükümetine saldıran çetelerin, özellikle Fethullahçı terör örgütü başta olmak üzere bunların yuvalandıkları yerler, kurumlar ve özellikle dış bağlantılar anlamında güç kazandıklarını biliyorum ben. Bu bir günde yatıştırılmış, bitmiş, dolayısıyla ciddiye alınmaması gereken bir şey değil, kesinlikle ülkeye yönelmiş en büyük tehditlerden, saldırılardan birisi olarak kabul edilip bence bir mücadele sürecinin, ayıklama sürecinin kurumlarımızda yapılması lazım. Hatta, dış bağlantıların üzerinde özellikle durulması lazım. Bu bağlamda ABD’den Fethullah Gülen’in iadesinin istenmesi de doğru bir yaklaşım. Öte yandan, başka bağlantıların tespit edilerek deşifre edilmesi, ortadan kaldırmaya yönelik çalışmaların yapılması bu mücadelenin önemli bir parçası olacaktır.”