Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, darbe girişimine ilişkin, "Bu cuntacı darbe girişiminin güdümlü FETÖ/PDY mensuplarınca gerçekleştirildiği milletin hakim kanaati olarak tescillenmiştir. Önümüzdeki süreç milletçe hepimiz için olduğu kadar, din hizmeti sunan kadrolar açısından da azami dikkat gerektiren bir süreçtir” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, darbe giriminde yaşanan hadiseleri değerlendirmek üzere 81 ilin müftüsünü Olağanüstü İl Müftüleri İstişare Toplantısı’na çağırdı. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda gerçekleşen toplantının ardından konuşan Görmez, “Milletimiz 15 Temmuz itibariyle milletimiz, ülkemiz çok büyük bir suikasta maruz kalmış, menfur bir darbe girişimine sahne olmuştur. Bu süreçte yaşadığımız büyük acıları değerlendirmek ve geleceğimizi, hizmetlerimizi yeniden gözden geçirmek gayesi ile 81 il müftümüz ile birlikte bir olağanüstü toplantı yapma ihtiyacı içerisinde olduk. Sabah saatlerinden itibaren hem merkez teşkilatındaki bütün arkadaşlarımızla birlikte Din İşleri Yüksek Kurulu’nun ve diğer bütün kurullar, bütün birim amirlerimiz ve 81 il müftümüz ile birlikte bir değerlendirme toplantısı yaptık. Bu değerlendirme toplantısı neticesinde milletimizle hissiyatımızı paylaşmak üzere kaleme aldığımız açıklamayı yapmak istiyorum” diye konuştu.
Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın olağanüstü toplantı çağrısıyla ve 81 il müftüsü ve başkanlık üst düzey yöneticilerinin katılımıyla Ankara’da gerçekleştirilen istişare toplantısı sonuç bildirgesindeki 9 maddeyi de paylaştı. Görmez, “15 Temmuz 2016 Cuma akşamı aziz milletimiz, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde yuvalanmış bir grup cuntacının girişimiyle büyük bir suikastla karşı karşıya kalmıştır. FETÖ/PDY yapılanması olarak adlandırılan isyancıların önce TSK komuta kademesini ele geçirme, ardından seçilmiş Cumhurbaşkanı ve hükümeti görevden uzaklaştırma, milli iradenin temsil edildiği parlamentoyu feshetme, emniyet güçlerini etkisiz hale getirme ve bunun sonucunda anayasal düzeni askıya alarak yönetime el koyma girişimi, Cumhurbaşkanının, meşru idarenin, TSK’nın, Özel Harekat Polisi ve emniyet güçlerinin, siyaset kurumunun, sağduyulu medyanın ve toplum temsilcilerinin direnişi ve çağrılarıyla; aziz milletimizin feraset, cesaret ve kararlılığıyla boşa çıkartılmıştır. Allah’a hamdolsun. İmanlı, vatanperver ve hürriyetperver milletimiz, milli iradenin çiğnenmesine, hukukunun pay imal edilmesine izin vermemiştir. Milletin hukukuna kastetmek, izzet ve onuruna halel getirmek, şeref ve haysiyetini ayaklar altına almak üzere planlanan bu saldırı karşısında bütün milletimiz yekvücut olmuş, göğsünü siper ederek bu hain kalkışmaya ‘dur’ demiştir. Bu milli direniş esnasında askerimiz, güvenlik gücümüz ve pek çok masum vatandaşımız şehit edilmiş, çok sayıda insanımız yaralanmıştır. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize acil şifalar vermesini Allah’tan niyaz ediyoruz. Şehit ve gazilerimizin yakınlarına başsağlığı ve sabırlar diliyoruz. Darbe girişimi karşısındaki vakur, cesur ve alicenap tutumuyla tüm dünyaya örnek olan, demokrasi, milli irade ve hukuk düzenine sahip çıkan asil bir milletin fertleri olmaktan dolayı bahtiyarlığımızı ifade ederken; hain kalkışmada suikasta hedef yapılan seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanı’mıza, meşru hükümete, Millet Meclis’inin saygıdeğer üyelerine, Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine, güvenlik güçlerine geçmiş olsun demeyi insani ve vatani bir görev biliyoruz” ifadelerini kullandı.
“Bu cuntacı kalkışmaya adını veren yapının uzun yıllar boyu inançlı, samimi insanların saf dini duygularını istismar ettiği anlaşılmaktadır”
“Üzülerek ifade edelim ki, bu cuntacı kalkışmaya adını veren yapının uzun yıllar boyu inançlı, samimi insanların saf dini duygularını istismar ederek, zaman içerisinde dini motifli bir ihanet şebekesine dönüştüğü ve devleti ele geçirme hayalleri kurarak; hile, aldatma, ayartma, beyin yıkama, usulsüzlük yapma ve şantaj gibi türlü yollarla sivil ve askeri bürokrasiyi ele geçirmeye çalıştığı anlaşılmaktadır” diyen Görmez, “Kamu kurumlarındaki sinsi örgütlenmesinin bu kalkışmayla hangi boyutlara eriştiği ve hangi stratejik noktalara kadar ulaştıkları açıkça görülmüştür. Masum insanların maneviyatını çalarak, din duygularını istismar ederek, muğlak ve demagojik söylemlerle, sahte ve tutarsız beyanlarla, mistik hezeyanlarla aldattıkları masum insanları, iradeleri ellerinden alınmış birer güdümlü unsura dönüştürmüşlerdir. Bu cuntacı darbe girişiminin güdümlü FETÖ/PDY mensuplarınca gerçekleştirildiği milletin hakim kanaati olarak tescillenmiştir” şeklinde konuştu.
“Önümüzdeki süreç milletçe hepimiz için olduğu kadar din hizmeti sunan kadrolar açısından da azami dikkat gerektiren bir süreçtir”
Görmez, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çalışma ve eylemlerini dini bir görüntü altında gerçekleştirerek, milletin inanç ve sadakatinden nemalanan bu örgütün bütün kirli hayalleri artık açığa çıkmıştır. Yıllardır kendilerini muhabbet fedaileri olarak bize lanse eden bu topluluğun aslında birer husumet fedaisi olduğu gerçeği artık hepimizin farkında olduğu bir hakikate dönüşmüştür. Her şartta ve durumda bu türden hastalıklı bir yapının nasıl oluştuğu, bugüne kadar hangi saiklerle itibar gördüğü konusunda hepimizin soğukkanlı analizlere, tefekkür ve müzakereye ihtiyacımız olduğu açıktır. Başkanlığımız, olayın vuku bulmaya başladığı andan itibaren her düzeydeki din görevlileriyle birlikte aziz milletimizle aynı safta yer tutmuş, anayasal statüsünün gereklilikleri içinde aziz milletimizin maneviyatını canlı tutmak üzere camilerimizi, minarelerimizi, sala ve ezanlarımızı meydanların hissiyatıyla buluşturmakta gecikmemiştir. Milletimizin varlık ve bekasına kast edenler karşılarında minarelerimizden yükselen sala seslerini ve onun maneviyatı etrafından kenetlenen milletimizi bulmuşlardır. Bu vesileyle yaşadığımız bu dehşet saatlerinin ilk anlarından itibaren cuntacılara ve ihanet şebekelerine karşı duran, kendi görevini müdrik din görevlilerimizi, müftüsünden imamına, müezzininden Kur’an öğreticilerine kadar hemen hepsini saygıyla, yürekten kutlarız. Gönüllülerimiz meydanlarda kardeşleriyle yan yana bu kumpası boşa çıkarmak için nöbet tutmuşlardır. Önümüzdeki süreç milletçe hepimiz için olduğu kadar, din hizmeti sunan kadrolar açısından da azami dikkat gerektiren bir süreçtir. Uzun bir hazırlıktan sonra devreye sokulan bu hunhar projenin akamete uğramış olması bizi asla rehavete düşürmemelidir. Milleti birbirine düşürme, tamamlayamadıkları hesaplarını başka hile ve desiselerle yeniden harekete geçirme konusunda olası girişimlere karşı hepimizin müteyakkız olması gerekir. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde görev yapan herkesin mensubu olduğumuz Yüce İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları ve temel insani öğretileri ile yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in (sas) sünneti, İslam’ın aydınlık bilgisi ve Müslümanların tarihi tecrübe ve birikimi istikametinde şekillenen prensipler doğrultusunda hareket etmekle yükümlü olduklarını unutmamalıdırlar. Anayasanın ve başkanlık mevzuatının çizdiği çerçeveye başkanlığın takarrur etmiş din hizmeti ilkelerine riayet etmenin bütün görevlilerimizin ortak sorumluluğu olduğu unutulmamalıdır. Din hizmetlerinin ifa ve icrasına yönelik olarak Başkanlığın belirlediği talimat ve yönergelere riayet etmenin görmezden gelinmeyecek bir yükümlülük olduğu unutulmamalıdır. Bölücü, ayrıştırıcı, ötekileştirici, dışlayıcı yaklaşımlara asla müsaade edilmeyeceği, tekelci, klikçi tutumlara izin verilmeyeceği, başta bu yapı olmak üzere dini veya etnik yapılarla bağlantısı maruf olanların, istismarcı unsurlarla ilişiği bulunanların başkanlıktaki mevcudiyetine müsaade edilmeyeceği bilinmelidir. Bütün bu konularda başta il ve ilçe müftülerimiz olmak üzere her düzeyde yöneticinin sorumluluğunu bir kez daha teyit ediyoruz.”
“Şimdi inanış, düşünce ve yaklaşım farklılıklarını bir tarafa bırakarak 79 milyonun birbirine kenetlenme zamanıdır”
İslam dünyasının muhtelif ülkelerinde bilhassa yakın geçmişte uygulanan, milleti birbirine düşürme, fitne ve fesat ortamı, kaos oluşturma ve çatışma zemini oluşturarak kamu düzenini bozma, siyasi istikrarsızlıklar çıkarma ve ülkeleri bölme girişimlerinin asla dikkatten uzak tutulmaması gerektiğini ifade eden Görmez, “Yaşanan kargaşa ve güvensizlik ortamından yeni şiddet ve terör şebekelerinin üretilmesine asla izin verilmemelidir. Milleti karşı karşıya getirecek, inanç ve etnik gerilimleri tahrik ederek çatışmalara sebebiyet verecek her türlü tutum ve davranışlara karşı feraset ve basiretle yaklaşılmalıdır. Şimdi inanış, düşünce ve yaklaşım farklılıklarını bir tarafa bırakarak 79 milyonun birbirine kenetlenme zamanıdır. Şimdi her bir vatandaşın, bizimle aynı mahalleyi, aynı şehri ve aynı vatanı paylaşan her bir memleket evladının canını kendi canımız gibi aziz, malını kendi malımız gibi değerli, inancını kendi inancımız gibi masun, ailesini kendi ailemiz gibi muhterem bilme vaktidir. Şimdi milletin hukukuna, milli iradeye, özgürlüklere, demokrasiye ve ülkemizin maddi ve manevi bütün kazanımlarına hep birlikte sahip çıkma zamanıdır” açıklamasında bulundu.
“Şerefli milletimizin bekasına yönelmiş, hukukuna tecavüz etmiş bu ihanet hareketine karşı soylu direniş, aynı zamanda bir adalet ve merhamet direnişi olarak tarihe yazılmalıdır”
“Şerefli milletimizin bekasına yönelmiş, hukukuna tecavüz etmiş bu ihanet hareketine karşı soylu direniş, aynı zamanda bir adalet ve merhamet direnişi olarak tarihe yazılmalıdır” ifadesini kullanan Görmez, şunları kaydetti:
“Hep birlikte ırk, mezhep, meşrep, cinsiyet ya da politik mülahazalarla ülkemizi fitne ve fesada sürüklemek isteyenlere karşı tek yürek olmaya devam etmeliyiz. Her türlü gündelik siyasetin dışında kalarak, toplumsal varlığımızı, milli birliğimizi, huzur ve kardeşliğimizi bütün menfaatlerin üstünde tutarak hareket eden Başkanlığımız ’milletin emrinde ve din-i mübin-i İslam’ın hizmetinde olmaya devam edecektir. Rabbimiz aziz milletimize bir daha böyle acılar yaşatmasın, vatanımızı ve milletimizi her türlü fitne ve fesattan muhafaza eylesin.”