Kamudaki iş güvencesi tartışmaları üzerine bir açıklama yapan Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, "657’de değişiklik yapılmalıdır. Fakat iş güvencesini kırmızı çizgimiz olarak görüyoruz. İş güvencesini tartışmayız, tartışmaya açtırmayız noktasındaki kararlılığımızda ve tutumumuzda bir değişiklik yok ve olmayacak" dedi.
Konuyla ilgili daha önemli bir sorunun olduğunu da ifade eden Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, “Hangi bölümlerinde ve hükümlerinde değişiklik yapılmalı? Biz diyoruz ki; gelin kariyer ve liyakati gerçekten sisteme oturtalım. Sadakat ve güven ilişkisini, iş güvencesi temelinde yeniden şekillendirelim. Ek gösterge adaletsizliğini, kadro ve derece sistemini, ücret-emek ilişkisini insan onuru odağında, emeğin hakkını vermek amacıyla yeniden şekillendirelim. Kamu görevlilerinin sosyal güvenlik haklarını, sosyal yardımlarını büyüyen Türkiye, gelişen Türkiye, vizyon yükselten Türkiye gerçeği üzerinden yeniden düzenleyelim” çağrısında bulundu.
“Reform değil, restorasyon lazım”
’657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, kamu personel sisteminin anayasası hükmünde’ olduğuna vurgu yapan Öner, “1965’den bugüne yürürlükte olan 657 sayılı Kanunun değişikliğe ihtiyacı yok demek kafamızı kuma gömmek olur. Elbette, değişiklik ihtiyaçları var. Ancak, bu değişikliklerin saiki, gerekçesi, yönü, yöntemi ve hedefi noktasında uzlaşma ve ortaklaşma gerekiyor reform ifadesini bu noktada riskli görüyoruz. Bizce, reforma değil restorasyona ihtiyaç var” değerlendirmesinde bulundu. 657’de değişiklik ihtiyacına ilişkin bir kesimin yoğun bir gayretle iş güvencesi kavramına odaklandığını işaret eden Öner, “İş güvencesinin kaldırılması ya da esnetilmesi formatlı bir değişiklik, reform konsepti oluşturulmak isteniyor. Bu noktada, kararımız da kararlılığımız da net. İş güvencesini kırmızı çizgimiz olarak görüyoruz. İş güvencesini tartışmayız, tartışmaya açtırmayız noktasındaki kararlılığımızda ve tutumumuz da bir değişiklik yok ve olmayacak” diye konuştu.
“FETÖ’nün kamudan temizlenmesi önemli”
FETÖ yapılanması tespitinin özel bir çaba ve kararlılık gerektirdiğini belirten Eğitim-Bir-Sen Manisa Şube Başkanı Mesut Öner, kamuda temizliğe destek vererek şöyle konuştu:
“Elde edilen her bilgi ve belge yeni bilgilere, yeni fiillere, geçmişte işlenmiş suçlara kapı aralıyor. Bu noktada, FETÖ unsurlarının, militan ve sempatizanlarının kamudan tasfiyesi, kamu hizmeti alanından tahliyesi iki açıdan önemli. Birincisi 15 Temmuz’da yaşadığımızı tekrar yaşamamak, ikincisi ise 15 Temmuz’un asli faili olan FETÖ’nün varlığını sona erdirmek noktasındaki manipülasyonlara engel olmak.”
“Sözleşmeli istihdam alanlarına sızıldı”
İş güvencesini, milletin ve devletin bekası noktasındaki garantör değerlerden biri olarak gördüklerini anlatan Öner, bu durumu 15 Temmuz darbe teşebbüsü ve öncesindeki süreçte bizzat yaşadıklarını ifade etti. FETÖ’nün yapılandığı, sızmadan öte işgal ve ihata düzeyinde ele geçirdiği kurumların büyük bölümünde, iş güvencesinin esnek ya da hiç olmadığına dikkati çeken Öner, “TSK ve yargıda meslekten çıkarma ve ihraç kararlarına karşı yargı yolu kapalıydı. TÜBİTAK, KOSGEB, BTK gibi kurumlarda iş güvencesi içermeyen sözleşmeli istihdam modeli uygulanıyor. Emniyet’te personel ve amir sınıfı arasındaki ilişki, personelin her an görevden, meslekten, memuriyetten uzaklaştırılmasını, çıkarılmasını kolaylaştıracak bir içerikle düzenlenmiş. Aynı şekilde bölge ve il kalkınma ajanslarında da, karar vericiler istihdam edilenlerin işine bir anda son verme yetkisine sahip. Bu kurumlarda, iş güvencesinin hiç olmayışı ya da esnek oluşu nedeniyle, FETÖ’nün ‘Kumpas kur, tehdit et, boyun eğmezse boynunu vur’ taktiği için oldukça elverişli bir zemin ve mevzuat hakim” diye konuştu.
“Hükümetle ortak zeminde tartışalım”
Türkiye’de 2002’den bugüne varan ekonomik gelişimde kamu görevlilerinin katkısının olduğunu vurgulayan Öner, şöyle dedi:
“Eğitim-Bir-Sen olarak; Başta 657 olmak üzere kamu personel mevzuatında değişiklik gerektiği düşüncesindeyiz. Ancak, bu değişikliğin kamu görevlilerinin haklarını eksiltmeye, beklentilerini göz ardı etmeye, teklif ve taleplerini es geçmeye dönük olmaması ön şartıyla bu düşüncedeyiz.”