12 Eylül askeri darbesinden sonra Milli Güvenlik Konseyi başkanı Kenan Evren  meydanlara hitap ederken "Asmayıp da besleyelim mi" diye sordu. 1980 yılında idamı destekleyen Evren, yıllar sonra idama karşı çıkarak, “AB’ye girmek istiyorsak idam da olmayıversin” demişti…

15 Temmuz darbe girişiminin ardından da İDAM yeniden gündeme geldi. Darbe girişiminde bulunanları cezaevinde beslemek yerine darağaçlarında sallandırmak için sloganlar atıldı.

1984 yılından bu yana 34 yıldır uygulanmayan 16 yıldır da yasalardan çıkartılan idam cezası getirilsin mi?

İki küçük yüreğin vahşice katledilmesi toplumda idamın yeniden getirilmesi taleplerinin dillendirilmesine neden oldu. Türkiye'de 1920 ile 1984 yılları arasında 15'i kadın toplam 712 kişi idam edildi.

*

8 yaşındaki Eylül ve 4 yaşındaki Leyla’nın canavarca öldürülmesi ülkeyi yasa boğdu. “İDAM” Çığlıkları atanlara, idam edilmelerine bugün bile çok üzüldüğümüz birkaç kişiyi hatırlatmakta yarar var.

1960 darbesinden sonra Başbakan Adnan Menderes ile bakanları Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın idam sahneleri pek çoğumuzun gözünde hala canlanıyor.

Menderes ve Bakanlarının idam edilmiş olması, ülke tarihimize kara bir leke olarak yazıldı ve unutulmadı.

*

12 Mart 1971 muhtırasından sonra Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın idamının üzerinden neredeyse yarım asır geçecek. Gencecik üniversite öğrencileri hakkında 1971 yılında Meclis’ten idam kararı çıkınca sevinç çığlıkları atanların kaçı sonradan pişmanlık duydu?

Hala 3 fidanın ölüm yıldönümlerinde hüzünlenmiyor muyuz?

*

DSP-MHP-ANAP hükümeti döneminde 3 Ağustos 2002'de "Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hâllerinde işlenmiş suçlar hariç" idam cezası kaldırıldı.

İdam cezasının TBMM de görüşüldükten sonra Türkiye "barış zamanında" idam cezasının kaldırılmasını öngören Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. Protokolü’nü 15 Ocak 2003 tarihinde imzaladı.

Türkiye, 7 Mayıs 2004 tarihinde gerçekleştirilen anayasa değişikliği ile anayasadan idam cezasının kalıntıları yok edildi . Böylece ölüm cezası Türkiye hukukundan tamamen çıkarılmış oldu.

*

Şimdi tartışılan konu idamın yeniden getirilmesi…

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Uğur Gençcan, idam cezasının yeniden getirilmemesi gerektiğini savunarak madde madde gerekçelerini sosyal medya hesabından paylaştı:



İDAM CEZASI GETİRİLMELİ (M)İ?

1-Türkiye Cumhuriyeti, Ahde vefa ilkesinin gereği bugüne kadar imzaladığı hiçbir uluslar arası sözleşmeden çekilmemiştir. İdam cezasını başlatma bu ilkeyi BOZMA olarak kimliğimize işlenecektir.

2-İdam cezası uygulayan ülkelere, suçluların iadesine ilişkin uluslar arası hukuk kuralları gereğince iade mümkün değildir. Böylece bu kuralı uygulayan bir ülkeye kaçan kişi, hiçbir şekilde cezalandırılamayacaktır.

3-İmzaladığımız sözleşmelerle idam cezasının; “modern hayata uymayan, ortaçağdan kalma, insanlık dışı olduğunu” kabul ettik.

 4-İdam cezası, HUKUKİ HATA halinde telafisi mümkün olmayan bir uygulamadır.

Bildiğiniz üzere tarihimiz; “iyi ki asmadık/Meğer deliller sahte imiş”

“Keşke asmasaydık!/Suçsuzmuş” tarihidir.

 5-Cezanın, “SÜREKLİ” ve “AĞIRLAŞTIRILMIŞ” koşullarda yerine getirilmesi İBRET olarak daha etkilidir.

 
6-İdam cezasının VARLIĞI “Darbeleri, hainliği, ırza geçmeleri, katliamları” önlememiştir.

 
*

Darbeleri, hainliği ırza geçmeleri ve katliamları azaltmayan idam cezasını bir daha tartışmayacağımız bir dünya hayal edelim.

Bu dünyada çocukların sadece kahkahalarının yükseldiği, ağıtların yakılmadığı yüreklerin dağlanmadığı ortamları yaratmak İDAM  ı getirmekle sağlanmayacak…