Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimlerinin açığa alınmasına tepki gösterdi. Çıtırık, “İki hakimin açığa alınması ile yargı çok ağır yara almıştır. Bu olay talimat üzerine çalışan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) görüntüsü vermiştir." dedi.

İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi'nin Hidayet Karaca ile birlikte tutuklu bulunan polislerin tahliyesi yönündeki kararının uygulanmaması ve ardından yaşanan olaylara hukukçuların tepkisi sürüyor. Tahliye kararlarının uygulanmamasının yanı sıra HSYK 2. Dairesi de olağanüstü toplanarak bu kararı veren İstanbul 29. ve 32. Asliye Ceza Mahkemesi hakimlerini görevden aldı.

Yargının görevlerinin temel erk olan Anayasa'da belirlendiğini ifade eden Çıtırık, doğal yargıç güvencesine de aykırı olan uyuşmazlıkları gören mahkemelerin kanunen belli olduğunu vurguladı. Bunun Anayasa'nın 37. Maddesinde de düzenlendiğine işaret eden Çıtırık, “AİHS 6. Maddesinde belirtilmiş olan bağımsız, tarafsız yargı ve mahkeme zorunluluğu bulunmaktadır. Haziran 2014’te yapılan değişikliklerle Sulh Ceza Hakimlikleri siyasi iktidarın yargıyı kontrol altında tutabilme, aleyhine olan gelişmeleri kapatabilme ve toplumsal muhalefeti sindirme amacıyla kullandığı yeni bir aygıt olarak görülmektedir.” diye konuştu.

Özel yetkili mahkemeleri kaldırmakla övünen siyasi iktidarın onun yerine daha da emrinde olan Sulh Ceza Hakimliklerini kurduğunu vurgulayan Çıtırık, toplum nezdinde yargının bağımsızlığına, tarafsızlığa gölge düşüren; siyasi iktidarın kontrolü altında olan bu hakimliklerin bir an önce kapatılmasını istedi. Çıtırık, şöyle devam etti: “Hakimlerin tahliye kararları, bu tahliyeden önceki tutuklama kararları…Tahliye kararı üzerine, bir başka mahkemenin bir mahkemenin kararını yok hükmünde sayan kararı bir hukuk devletine yakışan durumlar değildir. Cumhurbaşkanının, hakimlerle ilgili ‘Temenni ederim ki bugün HSYK'nın alacağı kararla ideal netice yakalanmış olur.’ demesiyle, iki hakimin açığa alınması, talimat üzerine çalışan HSYK görüntüsü vermiştir. Bu konuların adli ve hukuk çerçevesinde işlediğini görmeye ihtiyacımız vardır. Yargı sistemi içerisindeki bir merciinin güven telkin edip, vicdanları rahatlatan kararlardan uzaklaşılması kaygı vericidir. Yargı kimsenin tekelinde olmamalı.”