Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen "28. Muhtarlar Toplantısı"nda Batman, Bingöl, Burdur, Erzincan, Gaziantep, Giresun, İzmir, Kayseri, Konya, Manisa, Osmaniye, Sakarya, Sivas, Şanlıurfa, Yozgat ve Zonguldak'tan gelen muhtarlara hitap etti.

"Misakımilli niye rahatsız ediyor?" diye soran Erdoğan, "Misakımilli'yi gündeme getiren kim? Gazi Mustafa Kemal. Niye rahatsız oluyorsunuz? Biz rahatsız olmuyoruz. Misakımilli batıdan doğuya nasıl başlıyor? Burada bir tarih, burada bu milletin geçmişi yok mu?" ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geriye dönüp bakıldığında Osmanlı Devleti'nin çok büyük ve köklü bir devlet olduğunun altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kurtuluş Savaşımıza girerken hedefimiz, Misakımilli sınırlarımıza sahip çıkmaktı. Maalesef hem batı hem de güney sınırlarımızda Misakımilli hedeflerimizi koruyamadık. Dönemin şartları itibarıyla bu durumu mazur görenler, göstermeye çalışanlar olabilir. Bu yaklaşımı bir yere kadar mazur görmek mümkündür. Asıl vahimi, zorunluluklardan kaynaklanan bu durumu esas olarak kabul edip kendimizi tamamen bu kabuğun içine hapsetme anlayışıdır. Biz işte bu anlayışı reddediyoruz. Türkiye'yi 1923'ten beri böyle bir kısır döngüye hapsedenlerin amacı, coğrafyamızdaki bin yıllık varlığımızı, Selçuklu ve Osmanlı geçmişimizi bize unutturmaktır.

"Terör örgütlerinin gelip bize saldırmasını beklemeyeceğiz"
Erdoğan, geriye dönüp bakıldığında, bir sorun kapıyı çalmadan, bıçak kemiğe dayanmadan, gırtlağa kadar bataklığa gömülmeden harekete geçilmediğini gördüğünü belirterek, "Bunun için dikkat ederseniz, kapımız hiç boş kalmadı. Rahat nefes aldığımız dönemimiz hiç olmadı ve her dönem bu tür bedeller ödedik." diye konuştu.

Türkiye'nin bu yanlış güvenlik anlayışını artık terk ettiğini ve artık bedel ödemek istemediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan sonra sorunların kapımızı çalmasını beklemeyeceğiz, bundan sonra bıçak kemiğe dayanana kadar sabretmeyeceğiz, gırtlağımıza kadar bataklığa gömülmeye rıza göstermeyeceğiz. Artık sorunların üzerine biz gideceğiz. Terör sorunumuz mu var? Terör örgütlerinin gelip bize saldırmasını beklemeyeceğiz. Bu örgütler, nerede faaliyet gösteriyorsa, nerede yuvalanıyorsa gidip orada tepelerine tepelerine bineceğiz." değerlendirmesini yaptı.

"Hiçbir teröristi bu topraklarda barındırmayacağız"
Erdoğan, Türkiye'nin 30 yılı aşkın süredir PKK terör örgütüyle mücadele ettiğini, bu örgütün yaklaşık 40 bin mensubunun imha edildiğini ama eylemlerinin durdurulamadığını aktararak, şöyle devam etti:

"Çünkü uzun yıllar PKK bize saldırdığında karşılık veriyorduk. Bundan sonra ülke içinde ve dışında PKK'yı saklandığı inlerinde bulup bertaraf edeceğiz. Ülke içinde bunların saklandığı gizlendiği, eylem hazırlığı yaptığı yerleri tespit ettik. Birer birer hepsini yok ediyoruz, edeceğiz.

Bölücü örgüte destek veren, imkan sağlayan kim varsa hepsinin de kökünü kurutacağız. Şimdiden söylüyorum, biz kendilerini bulup yok etmeden, nereye gideceklerse gitsinler, bu kadar açık söylüyorum. Aynı şekilde yurt dışında üslendiği yerlerde rahat nefes alabildikleri tek günleri olmayacak. Niye? O ülkelerin devlet başkanlarını da hükümet başkanlarını da hepsini bu konuda sürekli rahatsız edeceğiz. Önlerine dosyaları koyacağız, ne yaparlarsa yapsınlar. İçeri mi atarlar, gereğini nasıl yapacaklarsa yapsınlar. Bize mi teslim ederler ne yaparlarsa yapsınlar."

DHKP-C ve benzeri örgütlerin mensuplarının harekete geçmeden inlerinde yakalanıp adalete teslim edildiğini belirten Erdoğan, "FETÖ ile mücadele ediyoruz, bu ihanet çetesinin kamudaki, sivil toplum kuruluşları içindeki, iş dünyasındaki tüm elemanlarını adım adım takip ediyoruz. Bu ülkede artık kimsenin yaptığı ihanet, yanına kar kalmayacak. Hiçbir terör örgütünü, hiçbir teröristi biz bu topraklarda barındırmayacağız. Ya imha olacaklar ya teslim olacaklar ya da defolup gidecekler." dedi.

"İstiyorlar ki Türkiye olup bitenleri seyretsin"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin Musul operasyonuna girmesini engellemeye çalışanlar, Suriye'deki oyunlarını bozmamızdan rahatsız olanlardır. İstiyorlar ki Türkiye yerinde otursun, olup bitenleri seyretsin, sonra da payına düşen bedel neyse onu ödesin. Çünkü daha önce aynı yöntemi mülteci krizi üzerinden denediler." diye konuştu.

Musul'da etkin olan ülkelerin, Türkiye'nin hakkına saygı göstermesi gerektiğini yineleyen Erdoğan, "Bizim 911 kilometre Suriye, 350 kilometre Irak sınırımız var. Biz burada sınırdaş olacağız, biz söz söylemeyeceğiz, sınırı olmayanlar, aman yarabbi, onlar istediği gibi kesecek, biçecek, ondan sonra da elbiseyi yapacak. Yok böyle bir şey. Bu tavrımızın ne savaş çığırtkanlığıyla ne Irak'ın egemenliğini ihlalle ne de başka herhangi bir art niyetle ilgisi yoktur. Biz kendi istiklalimizi ve istikbalimizi korumak için mücadeleyi nerede yürütmemiz gerekiyorsa orada olmak istiyoruz. Şu anda bunun yeri Musul'dur. Öyleyse biz Musul'da olacağız." dedi.

"300 bin Iraklıya biz kapı açtık"
Bombaların altındaki insanları yalnız bırakmadıklarını ve geldikleri zaman kapıyı açtıklarını dile getiren Erdoğan, "2 milyon 700 bin Suriyeli ve 300 bin Iraklı'ya da biz bunu yaptık. Ey Irak yönetimi, ya bu 300 bin Iraklı'ya kapısını açarak, seni rahatlatan Türkiye değil mi? Başkaları yapmadı bunu, biz yaptık. Onun için Türkiye'ye bir laf atarken, bir söz söylerken bunu düşüneceksin. Böyle bir dost bulamazsın, sen bu dostu incittiğin takdirde kaybedersin. Onun için günlerdir 'Biz hem sahada olacağız hem de masada olacağız.' diyorum." ifadelerini kullandı.

Putin ile telefon görüşme
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Halep'te dökülen her damla gözyaşının, yanan her yürek ve yanan her evin gönüllerinde açan bir yara olduğunu dile getirerek, şöyle konuştu:

"Dün akşam Putin ile bir görüşmem oldu ve bu görüşmede Halep'i konuştuk. Saat 22.00 itibarıyla orada hava bombardımanlarını durduklarını ifade ettiler. El Nusra'nın orayı terk etmesi noktasında kendilerinin ricaları oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik, onlar da bu çalışmayı yapmak suretiyle, El Nusra'yı Halep'ten çıkarma ve Halep halkının bu noktadaki huzurunu sağlama için bir çalışmanın içerisinde olalım diye aramızda böyle bir mutabakatı görüştük."