Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Gülen, Türkiye’nin yüzde 90’ından fazlasının deprem tehlikesi altında olduğunu söyledi.
Sakarya Üniversitesi Akademik ve Sosyal Gelişim Merkezi (SASGEM) Konferansları kapsamında gerçekleştirilen “Depremsellik ve Deprem Güvenliği Yaklaşımı” konulu etkinliğe konuşmacı olarak katılan SAÜ Jeofizik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Levent Gülen, Türkiye’de bulunan fay hatlarını, deprem öncesi ve sonrasında yapılması gerekenleri anlattı. Türkiye’nin yüzde 90’ından fazlasının deprem tehlikesi altında olduğunu söyleyen Prof. Dr. Gülen, “Türkiye’nin herhangi bir yerinde büyük bir deprem deneyimini yaşamamız büyük bir olasılık. Özellikle Adapazarı, Türkiye’nin deprem açısından en tehlikeli bölgelerinden birisidir. Bilindiği üzere 17 Ağustos 1999 İzmit depremi ve 12 Kasım 1999 Düzce depremleri sonucunda maalesef 27 binin üzerinde vatandaşımız hayatını kaybetti, 50 binin üzerinde vatandaşımız ise yaralandı. Japonya da Adapazarı gibi bir deprem bölgesi ve Japonya, dünyada deprem bilincinin en yüksek olduğu ve depreme en hazırlıklı ülkelerinden birisidir. Fakat 11 Mart 2011’de yaşanan depremde tsunami ile birlikte Fukuşima nükleer felaketi yaşandı. 22 binden fazla Japon vatandaşı hayatını kaybetti ve Japon ekonomisinde 300 milyar dolarlık büyük bir zarara neden oldu” dedi.
“Doğal afetlerden kaynaklı kayıpların başında deprem geliyor”
Afetlerin ülkelerin sürdürülebilir kalkınmalarında büyük bir engel teşkil ettiğini dile getiren Prof. Dr. Gülen, “Afetlerin Türkiye’deki etkisine bakacak olursak, afetler Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma ve toplumsal güvenliğinin önündeki en büyük engellerden bir tanesidir. Bu birçok ülke için geçerlidir. Doğrudan ekonomik kayıplar açısından ölçüldüğünde doğal afetlerden kaynaklı kayıpların başında deprem geliyor. Türkiye’nin gayri safi milli hasılası açısından baktığımızda doğal afetler yılda yüzde 6’lık bir kayıp ile ülkemizin sürdürülebilir kalkınması açısından çok büyük bir problem yaratıyor” şeklinde konuştu.
“Adapazarı’nın zemini depremin yıkıcı etkisini arttırıyor”
Türkiye’de her üç yılda bir 7 ve üzeri şiddette deprem yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Gülen, “İlginç olarak merkez üssü Adapazarı olan bildiğimiz bir deprem yok. Gölcük, Düzce, Abant ve Mudurnu’da deprem oluyor, Adapazarı yıkılıyor. Dolayısıyla burada Adapazarı’nın zemin özelliklerine dikkat çekmek istiyorum. Çünkü Adapazarı’nın deprem sarsıntılarını büyüten bir özelliğe sahip olan çok zayıf bir zemini var” ifadelerini kullandı.
“Deprem güvenliği için bina güvenliği en başta geliyor”
Adapazarı’nın 100 kilometre uzaklığında yaşanan bir depremin Adapazarı’nda yıkıcı etkileri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Gülen, “Merkez üssü uzakta olan bir deprem dahi olsa Adapazarı’nda yüksek sayıda ölü ve yaralı oluyor. Deprem güvenliği için bina güvenliği en başta geliyor. Aslında Adapazarı için durum biraz farklı. Çünkü 1999 depreminde hiç hasar almayan binaların zemin özelliklerinden dolayı zemine battığını, hatta yan yattığını gördük” dedi.
“Depreme karşı hazırlıklı olunmalı”
Deprem ve doğal afetlere karşı her zaman hazırlıklı olunması gerektiğine işaret eden Prof. Dr. Gülen, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Depreme karşı hazırlıklı ve bilgili olmalıyız. Bilgilenme kısmına gelince, ilk önce afet riskine karşı nasıl hazırlanacağımızı ve nasıl korunacağımızı öğrenebileceğimiz eğitim programlarına katılmamız gerekiyor. Örneğin, her sene Mart ayının ilk haftası deprem haftası olarak belirlendi. O hafta yapılan deprem tatbikatlarına katılmak önemli. Hazırlık aşamasında, aile üyeleriniz veya arkadaşlarınızla birlikte afet planı hazırlamanız lazım. Afet durum çantası bulundurmanız, hazırlamanız lazım. Afet ve acil durum çağrısını, buluşacağınız alanları belirlemeniz lazım. Evde, iş yerinde deprem anında size zarar verebilecek eşyaların sabitlenmesi gerekiyor.”
Konferansın sonunda Teknoloji Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Gökhan Ergen, Prof. Dr. Levent Gülen’e hediye takdim etti.