Çocuk ve Ergen Psikiyatristi-Psikoterapist Prof. Dr. Özgür Öner anne ve babalara, çocuklarına sinirlendiklerinde yapmaları gerekenler hakkında önerilerde bulundu. Anne ve babalardan sakin kalmaya çalışmalarını isteyen Öner, "Olayları genelleştirmeyin, sadece negatiflere odaklanmayın, yorum yapmadan önce soru sorun, duyguları asla değersizleştirmeyin ve aşağılamayın" dedi.
“Nasıl sakin kalırız?” sorusunu yanıtlayan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi - Psikoterapist Prof. Dr. Özgür Öner, anne babaların çocuk yetiştirirken en çok zorlandıkları şeyin sakin kalabilmek olduğunu söyledi. Prof. Dr. Özgür Öner “Sakin” anne babaların çocuklarına daha kolay söz dinletebildiğinin altını çizdi.
Çocukların yaptıkları karşısında sakinliğini koruyan anne babaların iletişim becerilerinin yüksek olduğunu söyleyen Prof. Dr. Öner, sakin insanların özelliklerini de sıraladı.
Öner, sakin insanların kendini tanıdığını söyleyerek, “Sakin insanlar kendi duygularını tanımlayabilirler. Ancak, bunu devamlı ve aktif olarak yapmazlar; yani devamlı kendilerini mercek altında tutmazlar. Kaygıyı kontrol edebilirler. Sadece kendi duygularını değil, diğer insanların duygularını da tanıyabildikleri için, yakın ilişkileri sürdürebilmek için şart olan ’pazarlık’ becerileri vardır. İyi sosyal ilişkiler kurmaları, ortamlarını zenginleştirir ve gerek duydukları zamanda yardım almalarını sağlar. Amaca odaklanabilirler ve bunun için kısa süreli hazlardan vazgeçebilirler. Bu özellik hedeflerine ulaşmalarını kolaylaştırır” diye konuştu.
"Sinirlenmeden çocuk yetiştirmek, onların yaptıkları karşısında sakin kalabilmek mümkün mü" sorusunu cevaplayan Prof. Dr. Özgür Öner, günümüz şartlarında bunun için ayrıca çaba harcamak ve öfkelendiğiniz anı fark ederek öfkeyi akıllıca yönetmeniz gerektiğini de söyledi.
Prof. Dr. Özgür Öner, anne babaların çocuklara sinirlendiğinde yapması gerekenleri ise şöyle sıraladı:
"Olayları genelleştirmeyin (bu çocuk devamlı yaramazlık yapıyor), felaketleştirmeyin (bu seneki notlara bakılırsa bizim oğlan kesin okuyamaz, serseri olur), sadece negatiflere odaklanmayın, yorum yapmadan önce soru sorun (ne oldu, ne hissettin, arkadaşın ne yaptı, kimseyle konuştun mu, daha önceden böyle bir şey olmuş muydu vs), duyguları asla değersizleştirmeyin (ne var bunda korkacak) ve aşağılamayın (erkekler böyle şeylere üzülmez), çocuğunuzun duygusunu fark edin (korkmuş görünüyorsun), kabul edin (hepimiz bazen korkarız), duyguları kabul etmek, sonrasındaki davranışları kabul etmek anlamına gelmez (kardeşine kızdığını anlıyorum, ama ona vurman doğru değil), mükemmel olmak ve devamlı süper hissetmek zorunda değilsiniz. İşte kötü bir gün geçirmiş iseniz, bununla ilgili duygularınızı ifade etmek, ilişkisiz ufak bir olaydan dolayı çocuğunuza bağırıp çağırmaktan çok daha olumlu bir davranıştır."
Anne ve babaların değerler üzerinden kural koyması ve uygulaması gerektiğini vurgulayan Öner, "Değerler üzerinden kural koyun ve uygulayın. Örneğin çocuğunuz bir arkadaşına vurduğu zaman harçlığından keserseniz, bu belli bir para karşılığında insanlara vurulabileceği anlamına gelir. Uygun yaptırım, özür dileme ve arkadaşına yardımcı olmaktır. Çözüme odaklanın. Çözüm bulabilmek için, öncelikle sorunu analiz etmek gerekir. Bunun için yorum yapmadan önce soru sormalısınız. Herhangi bir sorunda, çocuğunuza hazır reçeteler sunmayın. Onun da çözüm önerileri getirmesini isteyin. Olası çözüm yöntemi üzerinde fikir birliğine vardıktan sonra, bunu uygulayın ve değerlendirin. Eğer istediğiniz sonucu alamazsanız, bu durumda ümitsizliğe düşmeyin, suçlamayın, nerelerde sorun olduğunu değerlendirin ve tekrar harekete geçin, ikinci bir şans tanıyın. İkinci şans tanımak, görmezden gelmek veya kurallara uymamak anlamına gelmez. Eğer çocuğunuz bir kuralı çiğnediyse, bu durumda önceden belirlediğiniz davranış neyse bunu uygulayın. Görmezden gelmek (kardeşine vurdun, bu sefer bir şey demiyorum, ama bir daha ki sefere ceza alırsın) kuralı anlamsızlaştırır. Bunun yerine yapılması gereken kuralı uygulamak (arkadaşının eşyasını kırdığın için önce ona harçlığından yenisini almalısın) sonra bir fırsat daha vermek gerekir (ama bunu yaptıktan sonra yine arkadaşının evine gidebilirsin)" dedi.