Sakinliğiyle ünlü İzmir’in ilçesi Seferihisar’ı 5 yıl önce cittaslow macerasıyla buluşturan başarılı Belediye Başkanı Tunç Soyer, toprağı, havayı, enerjiyi, doğayı, yaşamı korumaya yönelik ’Başka Bir Tarım Mümkün’ projesi geliştirdi.
Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, ’küçük üreticiyi yaşatacak çareler bulunması’ düşüncesinden yola çıkarak, ’Başka Bir Tarım Mümkün’ projesini uygulamaya koydu. Küçük üreticinin yaşadığı köylerde topraklarını terk etmemelerini sağlamak için politikalar ürettiklerini anlatan Soyer, "Doğayla uyumlu, küçük üreticiyi destekleyen başka bir tarımın mümkün olduğunu düşündük" dedi.
Proje kapsamında Seferihisar Belediyesi’nin ilçedeki doğal tarımı geliştirmek ve desteklemek için yaptığı çalışma alanlarını tanıtan Soyer, üretici pazarını, Can Yücel Tohum Merkezini, Mandalina İşleme-Paketleme Tesisini ve sadece kadınlar tarafından yönetilen kooperatifin çalışmalarını yerinde inceledi. Basın mensuplarına çalışmalarla ilgili bilgi veren Soyer, sonunda da Orhanlı köyünde, sadece duvarları kalmış tarihi okul binasının restore edilmesiyle ortaya çıkan Doğa Okulunu ziyaret etti.
DÖRT BASAMAKLI POLİTİKA
Gezinin sonunda değerlendirmelerde bulunan Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, "Başka bir tarımın mümkün olduğu düşüncesiyle yola çıktık. Doğayla uyumlu küçük tüketiciyi destekleyen başka bir tarımın mümkün olduğunu düşündük. Avrupa’da birçok ülke önceden bunu keşfetti. Bizim de bir kere küçük üreticiyi yaşatacak çareler bulmamız lazım. Topraklarını terk etmemelerini sağlamamız lazım. Bunun için politikalar ürettik. 4 basamaklı bir politika. Birincisi, üreteci pazarları sadece kendi ürününü sattığı pazarlar. İkincisi üretici birlikleri kooperatifler, tek tek üreticileri aracıyla muhatap olmaktan kurtaran birlikler. Üçüncüsü ürünü işlemek tarım ürününü bir sanayi ürünü haline getirmek. Dördüncüsü, yerli tohuma sahip çıkmak" diye konuştu.
ZEYTİNYAĞI MÜZAYEDESİNDEN LAVANTA ÜRETİMİNE
Dört basamaklı politikadan oluşan projelerini geliştirmek adına yaptıkları faaliyetler hakkında da bilgi veren Tunç Soyer, sözlerine şöyle devam etti:
"Bunlar için Zeytinyağı müzayedesi yaptık. Doğa Okulu kurduk. Mandalina paketleme tesislerini kurup devrettik. Lavanta üretmeye başladık. Mandalinayı kurutmaya başladık, sanayi ürünü haline çevirdik. Bunlar tarım politikasının uygulama örnekleriydi. Seraları gördük, jeotermalle mandalinayı nasıl kuruttuğumuzu gördük. Buradaki hikaye bizim doğanın biri parçası olarak doğayla nasıl uyumu içinde yaşamamız gerektiği. Bunun ipuçlarını ortaya koymak için kurulmuş bir okulu gezdik. İnsan kendisini doğanın hakimi sanıyor ama öyle bir şey yok. İnsan doğanın üzerinde hakim noktada değil. Eğer doğaya ne kadar uyumluysa o kadar verimli huzurlu oluyoruz. Doğa okullarının burada açtığı kurslar da bu anlamda verimli oluyor."