Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Hilton Otel'de düzenlenen akşam yemeğinde, sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileriyle bir araya geldi.

"Milletçe istikbalimiz açısından oldukça kritik günlerden geçiyoruz. Hemen her gün tahammül sınırlarımızı zorlayan saldırılara, kalleş terör eylemlerine, iç ve dış provokasyonlara maruz kalıyoruz." diyen Erdoğan, sadece Türkiye'nin değil, bölgenin ve İslam coğrafyasının çatışmalara, siyasi bunalımlara ve ekonomik istikrarsızlıklara kadar birçok sorunla, sıkıntıyla yüzleştiğini vurguladı.

"Bu yanlış gidişi inşallah İslam dünyasında yörüngesine oturtmalıyız"
İslam dünyasındaki mezhep ve etnik temelli ayrımlar köpürtülerek, kışkırtılarak Müslümanların adeta bir iç savaşa sürüklenmeye çalışıldığına dikkati çeken Recep Tayyip Erdoğan, şunları ifade etti:

"Çok açık net söylüyorum; Mezhebi dinin önüne çıkaran bir mantık, bir anlayış bugün ne yazık ki İslam dünyasının belli bölgelerinde öne çıkmış vaziyette. Yani din-i mübin-i İslam belirleyici olmuyor, bakıyorsunuz onların mezhep yorumu, mezhep anlayışı belirleyici oluyor. Bu tabi bizim için büyük bir musibet. Buna karşı özellikle bizler çok daha hassas, çok daha dikkatli olmak suretiyle bu yanlış gidişi inşallah İslam dünyasında yörüngesine oturtmalıyız"

"Bölgesine umut olan tek ülke Türkiye'dir"
Yüzyıllardır aynı mescitte ibadet etmiş, aynı kıbleye yönelmiş insanların arasına husumet sokulmak istendiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aynı dine, aynı kutsal kitaba, aynı Peygambere inanan insanların arasına Şii, Sünni diyerek, kan ve husumet sokulmak isteniyor. İçimizi karartan bu manzara karşısında kendi vatandaşlarına, tüm mazlumlara ve bölgesine umut olan inanın açık, net söylüyorum, tek ülke Türkiye'dir. Hiç tereddüt etmiyorum."

"Türkiye istediğin zaman gelen istediğin zaman çıkan bir ülke değil"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şu anda Başika'daki Türkler birilerini rahatsız ediyor. Kimi rahatsız ediyor? Irak'ın merkezi yönetimini. Niye rahatsız ediyor? İşte Ahmet Bey başbakanken bunlarla şu andaki başbakanla aynı masaya oturup, oradan mesajları vermişlerdi. Beni de Cumhurbaşkanı olarak makamımda gelip ziyaret ettiğinde, bizi bizzat oraya davet etmek suretiyle terör örgütü DEAŞ'la mücadele noktasında bizden yardım isteyen kimdi? Bunlardı. Şimdi 'Buradan çıkmalı' diyor. Kusura bakma, Türk Silahlı Kuvvetleri, Türkiye Cumhuriyeti istediğin zaman gelen, istedin zaman 'çık dediğin zaman çıkan' bir ülke değildir." dedi.

"Türkiye kimseden yardım istemeden bu işi bitirir"
"Yani şu anda koalisyon güçleriyle Türkiye, kimseden yardım istemeden bu işi bitirir ve DEAŞ pılısını, pırtısını toplar, nereye giderse gider" diyen Erdoğan, "Yeter ki bu kararı biz koalisyon güçleriyle beraber verelim. Ama bakın şimdi son zamanda bir şey söylemeye başladılar. Ne diyorlar, 'Türkiye'yi biz koalisyon güçleri içerisinde görmek istemiyoruz'. Niye? Mesele şu; masada Türkiye'yi görmek istemiyorlar. Sıkıntıları bu. Çünkü, Türkiye masaya oturursa o zaman tabii ki orada devran değişecek. Geçmişte de durum böyle oldu." ifadesini kullandı.

"Bunlar haindir, bunlar alçaktır, bunlar zalimdir, bunlar münafıktır"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik, "Bunlar haindir, bunlar alçaktır, bunlar zalimdir, bunlar münafıktır. Bunlar içimizdeki fitne unsurlarıdır aynen kanser hücresi gibi. Öyle bir temizlik gerekiyor ki orada bunun en ufak bir belirtisi kalmamalı. İşte şu anda biz bunu yapıyoruz." dedi.

"Demek ki düz liseden gelenlerden de Genelkurmay Başkanı oluyormuş"
Erdoğan, bir eski Genelkurmay Başkanının kendisini ziyarete geldiğini ve kendisine "Her şey iyi güzel de bu askeri liselerin kapatılmasını doğrusu ben de doğru bulmadım." dediğini aktararak, şöyle devam etti:

"'Ya paşam, siz herhalde hala bu darbelerin ve darbecilerin yetişmesini ve devamını istiyorsunuz galiba.' dedim. 'Bu darbeciler, bu askeri liselerden yetişmedi mi? Bunlar buradan yetişti. Hala buradan yetişmeye devam mı etsinler, bunu mu istiyorsunuz?' dedim. Şu andaki Genelkurmay Başkanımız bizim düz liseden gelme. Ondan önceki Genelkurmay Başkanımız o da düz liseden gelme. Demek ki düz liseden gelenlerden de Genelkurmay Başkanı oluyormuş.

"Pensilvanya'daki örgütliderinin talimatları doğrultusunda ülke yönetilemez
GATA'nın Sağlık Bakanlığına devrinin de konuşulmaya başlandığına değinen Erdoğan, konuyu incelediklerini ve sonucunda da tıp fakülteleri içerisinde en başarısız öğrencilerin GATA'ya girdiğini gördüklerini kaydetti.

Erdoğan, "Mesele sağlık hizmetinin verilmesi değil mi? Verilmesi, tamam bitti. Ben, sağlık hizmetini nereden alıyorsam aynı şekilde şimdi de GATA'da sağlık hizmetini, Sağlık Bakanlığımıza bağlı doktorlarımız verecek. Yani şu anda bizim bu tür doktorlarımız, kalkıp da askerimiz, polisimiz yaralanıp oraya geldiği zaman buna hizmet vermez mi? Böyle bir şey düşünülebilir mi? At binenin, kılıç kuşananındır. Artık biz bu adımları atmaya mecburuz. Pensilvanya'daki örgüt liderinin talimatları doğrultusunda ülke yönetilemez, buna müsaade edemeyiz."

"Ülkeme darbe yapan nasıl mağdur oluyor?"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, FETÖ ile mücadele sürecine ilişkin, "Şimdi bir şey tutturdular, mağdur, mağdur, mağdur... 'Çok mağdur olanlar var' diyorlar. Eğer 'mağdur' diyorsanız, mağdur benim 241 şehidimin, 2 bin 194 gazimin yakınlarıdır. Asıl mağdur onlar. Ülkeme darbe yapan nasıl mağdur oluyor? Ülkemi yıkmaya çalışan, bu kadar şehidimiz, bu kadar gazimizin olmasına neden olanlar nasıl oluyor da mağdur oluyor?" ifadelerini kullandı.

"Bu vatanın evladı olan buraya gelir"
Recep Tayyip Erdoğan, FETÖ ile mücadeleye yönelik olarak, "Biz şu anda yeni bir hazırlığın da içerisindeyiz. Birçoklarını buraya görevli olanlardan, gidenler vesaire geri çağırıyoruz. Belli süre verilecek. Geldiler geldiler, gelmedikleri takdirde gereğini yapacağız. Çünkü bu vatanın evladı olan buraya gelir, bildiği doğrular neyse onları ilgili mercilere anlatır. Anlatmıyorsa o zaman da bedelini öder. Hiç olmazsa biz de 'bu bizim vatandaşımızdır' demeyiz. Yakalandığı yerde de gereğini yaparız." şeklinde konuştu.

"Devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz ama onu affedemeyiz"
Devlet olarak idamı affetme yetkisi olmadığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"O yetki, o şehit edilenlerin kendi ailelerine aittir. Biz devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz ama onu affedemeyiz. Parlamentoya bu gelir, Parlamento bu noktadaki kararını verir, o karara biz uymaya mecburuz. Benim önüme de geldiği zaman ben bunu onaylarım. Çünkü ben Yasin'in annesinin de 241 şehidimizin tüm yakınlarının, onların yakarışlarının da altından kalkamam."

"Yurtdışına kaçanlar kendilerini asla güvende hissetmesinler"
Erdoğan, yurtdışına kaçan FETÖ mensuplarına yönelik olarak da "Darbe öncesinde veya ilk günlerin puslu havasında o yurtdışına kaçanlar var ya kendilerini asla güvende hissetmesinler. Ellerindeki yüzlerce masum kanına rağmen hala küstahça bu milletin acısı üzerinde tepinenlerin bu yaptıklarına şunu söylüyorum; Yanlarına bu kar kalmayacak, bunu bilmeleri lazım." dedi.

"15 Temmuz gecesi ortalıkta görünmeyenler fırsatçılık peşinde koşuyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Eski Türkiye özlemiyle yanan bazı kesimlerin 15 Temmuz'u kendilerini haklı göstermek için kullanmalarına izin vermeyeceğiz. Milleti, milletin değerlerini, bu ülkenin medeniyet birikimini tahkir etmeyi çağdaşlık, ilericilik sanan 15 Temmuz gecesi ortalıkta hiç görünmeyen, hatta tanklara alkış tutanlar şimdi fırsatçılık peşinde koşuyor." dedi.

"15 Temmuz darbe girişimine giden yolun taşları dine, dini kurumlara ve dini hayata bu şekilde çarpık bakan anlayış tarafından döşenmiştir." ifadesini kullanan Erdoğan, Uzun süre devlete hakim olan bu ötekileştirici yaklaşım kırk yıl boyunca Fetullahçı Terör Örgütüne ve onun sapkın ideolojisine malzeme vermiş, istismar edecekleri bir zemin sunmuştur." şeklinde konuştu.

Yenikapı ruhu
Yenikapı ruhunu hazmedemeyenlerin de çıktığına dikkati çeken Erdoğan, "İşte 7 Ağustos dedik, davet ettik, çağırdık, bir Yenikapı'dan bir yeni ruh oluşsun dedik, ama bir de baktık ki hazmedemeyenler de çıktı. Hatta hatta gelmek istemeyip de aracılar vasıtasıyla gelmesi temin edilenler daha sonra 'ben böyle bir Yenikapı ruhunu tanımıyorum' demeye başladılar. Yahu bir defa bu şecaat arzederken sirkatin söylemektir, tanısan ne olur, tanımasan ne olur, aslolan milletin tanımasıdır, milletin." dedi.