'UN İHRACATI ARTINCA BUĞDAYI İTHAL ETMEYE BAŞLADIK'

Türkiye buğdayın anavatanı olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Köksel, "Aslında buğday üretiminde Türkiye kendine yetiyor. Ama ihracatımız artınca dışarıdan buğday alarak yapmaya başladık. Şuan da 2,5 milyon ton buğday alıyoruz. 2016’da satılan un sadece 3,5 milyon tondur. Dışarıdan aldığımız buğdayı kendi buğdayımızla karıştırarak, un yapıp onu da dünyanın farklı ülkelerine satıyoruz. Bu un sanayicilerimizin ne kadar becerikli olduğunu gösterir" diye konuştu.

'ŞU ANDA SIKINTIDA DEĞİLİZ'

Türkiye'nin buğdayı dışarıdan aldığını fakat ondan daha fazla un ihracatı yaptığını belirten Prof. Dr. Köksel, "Türkiye’nin 5 yıl içerisinde unu ihraç ettiği ülke sayısı 160’a çıkmıştır. Dünya nüfusunun yüzde 90’ına buğday unu satabilmiştir. Un sanayicimiz çok rekabetçi ve tecrübeli olduğu için bununla birlikte yetenekleri, bilgileri ve teknolojileri iyi olduğu için dünyanın 160 ülkesine 5 yılda buğday unu satabildiler. Dışarıdan buğday alıyoruz ama ondan daha fazla unu dışarıya satabiliyoruz. Bu da ülke ekonomisine katkı sağlamaktadır. Şu anda sıkıntıda değiliz. Bilgi kirliliklerini de önleyerek, uzun vadede daha verimli, kaliteli, katma değeri yüksek un ve benzeri ürünler için uğraşmalıyız" ifadelerini kullandı.

'SİLOLAR ÜRÜNÜN ZAYİ OLMASINI ENGELLİYOR'

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik, Türkiye'nin 2017 yılında 3 milyon 489 bin ton, 2018 yılının ilk 5 ayında ise 1 milyon 342 bin ton buğday unu ihracatı yaptığını söyledi. Menlik,"Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) öncülüğünde yürütülen lisanslı depoculuk (SİLO) uygulamasının Türkiye genelinde yaygınlaşmaya başlaması, bir yandan üreticinin elindeki tahılın daha iyi değerlenmesini sağlarken diğer yandan kötü depolama koşullarını önleyerek ürünün zayi olmasını engelliyor. Böylece Türkiye’de üretilen buğday daha yüksek oranlarda kaliteli una dönüştürüp, ihraç ediliyor" dedi.

'İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ŞİMDİLİK KAYDE DEĞER BİR KAYBA NEDEN OLMADI'

Henüz iklim değişikliğinin önemli bir kayba neden olmadığını belirten Menlik, " Anadolu coğrafyası 'buğdayla koyun, gerisi oyun' sözünde de olduğu gibi buğday başta olmak üzere tahıl üretimine uygun iklim koşullarına sahiptir. İklim değişikliği ile artan sıcaklıklar tahıl üretiminde şimdilik kayda değer bir kayba neden olmamakta, bir bölgedeki olumsuz koşulların yol açtığı kayıp, diğer bölgelerdeki verim artışı ile giderilebilmektedir. Geçen yılın ilk beş ayındaki ihracat 1 milyon 485 bin ton olmuş, bu yıl yağışlardaki düzensizliğe rağmen ihracatta aynı düzeye yaklaşılmıştır" diye konuştu.

Ulusoy Un Yönetim Kurulu Başkanı Eren Günhan Ulusoy, "2017 yılını 1 milyar 800 milyon lira ciro ile kapattık. 2018 yılında da yüzde 17'lik artış bekliyoruz. Türkiye un ihracatının yüzde 5'ini gerçekleştiriyoruz. 2018 yılı için koyduğumuz büyüme hedeflerimiz doğrultusunda ilerliyoruz. Ciromuzda 2017'ye göre yüzde 17'lik bir artış hedeflemiştik. Ancak yılın ilk yarısındaki rakamlara göz attığımızda, hedefimizin üstüne çıkacağımız gözükmekte" dedi.

Ulusoy, "Un sanayi sektörünün favori pazarları son yıllarda olduğu gibi yine Orta Doğu bölgesi ve Afrika. 2017 yılında ihraç edilen 3,5 milyon ton unun yüzde 90'dan fazlası bu iki bölgeye sevk edilmiştir" diye konuştu.