Sakarya'nın Geyve ilçesinde 40 yıl önce heyelan nedeniyle devletin taşıdığı Kızılkaya Mahallesi'nde vatandaşlardan ikinci kez heyelan nedeniyle evlerini boşaltmaları istendi. Yıllardır yaşadıkları evlerini boşaltmaları için 10 gün süre verilen vatandaşlar, kendilerine yer gösterilmediğini belirterek mağdur edildiklerini söylüyor. Bazı mahalle sakinleri, büyük bir heyelan riski bulunmadığını, hızlı tren için yerlerinden edilmeye çalışıldıklarını ileri sürüyor.

Büyükşehir yasasıyla birlikte köy statüsünden mahalle statüsüne geçen 46 haneli 120 nüfuslu Kızılkaya'da yaşayanlar, 40 yıl aradan sonra ikinci kez yerlerinden oluyor. İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü, söz konusu mahallede aktif heyelanlar oluştuğu ve tehlike arz ettiği, can ve mal güvenliği gerekçesiyle vatandaşlardan 10 gün içinde evlerini boşaltmalarını istedi. Tebligatın üzerinden sekiz gün geçmesine rağmen vatandaşlar, gidecek yerleri olmadığını belirterek evlerini boşaltmadı.

Eski köy muhtarı Metin Çakmak, köylerinin 1975 yılında afet dolayısıyla yukarıdaki alandan mevcut yere indirildiğini söyledi. Mevcut yeri devletin kendisinin tayin ettiğini kaydeden Çakmak; "Yerimizi biz tayin etmedik. Devlet tayin etti. Devlet tarafından kredi verilerek yapıldı. Bizim heyelan denilen yerde bugüne kadar hiçbir şey yoktu. Ancak HES inşaatı, enerji hatları için ormanın tahrip edilmesi, hızlı tren çalışmalarında dinamit patlatmalarıyla doğada belli oynamalar oldu. Bu sene de aşırı kar, yağmur yağdı. Ufak tefek heyelan meydana geldi. Bunu fırsat bilen bazı kişiler verdikleri dilekçelerle bizim burayı afet kanuna aldırdı" dedi.

Evlerinin bir gecede yok sayıldığını anlatan Çakmak, devletin kendilerine yardım etmesini istedi. Kendilerine yer gösterilmesini isteyen Çakmak, şunları söyledi: "Biz yerimize sahip çıkıyoruz. Biz devletimizden yardım bekliyoruz. Tebligatlar elimizde. Bizi devlet çıkaracaksa adaletli şekilde çıkarsın. Afet kararı aldırıp evlerimizi bir gece de iki gecede yok saydılar. O zaman kamulaştırsınlar. Vatandaşların hakkını versinler. Yer göstermediler. 48 bin lira destek verecek. Geri ödeyeceğim. Yazık günah değil mi?"

"KALDIRIYORSANIZ VATANDAŞIN HAKKINI VERİN"

'Eğer bir suç varsa devletindir' diyen mahalle sakinlerinden Hızır Çakmakçı ise insanların 40 yıllık birikimleri olduğunu ifade etti. Vatandaşların hayvancılık ve çiftçilik yaparak geçimlerini sağladığını dile getiren Çakmakçı; "Bu köyde doğma büyüyüm. Köyümüz 1975 yılında 2-3 kilometre yukarıdan dağlık bölgeden heyelan nedeniyle alt kısma devlet tarafından indirildi. Projesi devlet tarafından onaylandı. Hızlı tren yolu çalışması var. Vatandaşın bir kaçından boş bir kağıda dilekçe alıyorlar. Dilekçenin üzerini daha sonra dolduruyorlar. 'Dağınız geliyor, tepeniz geliyor, köyünüz tehlike altında, yaşam tehlikeniz var. Buradan kalkmanız lazım.' diyorlar. Bizde gerçekten böyle bir şey varsa bir suç varsa devletindir. Eğer bizi buradan kaldırıyorsanız. Bizim buradaki emeklerimizin karşılığını verin. İnsanların 40 yıllık birikimi burada. Ağıl yapmış. Hayvancılıkla ilgilenen arkadaşlarımız var. Çiftçilik yapanlar var. Bundan sonra bir şey bulup da bu insanların çalışacak hali yok. Eğer gerçekten tehlike varsa madem bizi kaldırıyorsunuz. Buradaki vatandaşın hakkını verin. Bizde gidelim. Sıkıntı yapmıyoruz. Karşıda gelmiyoruz. 10 gün süre verdiler. 'Boşaltın' diyorlar. Biz bu şartlarda 10 gün içinde boşaltamayacağız. Bize 48 bin lira öneriyorlar. iki sene ödemesiz. Tekrar parayı geri alacaklar. Devletin bize para vermiş olduğu yok" diye konuştu.

'HIZLI TREN TÜNEL İNŞAATI DEVAM EDİYOR'

Köyden gitmek istemediğini, tehlike olduğuna inanmadığını savunan Çakmakçı,şöyle konuştu; "Hızlı treni buradan geçirmek için tuzak olduğunu düşünüyorum. Heyelan varsa köyde 40 hane var. Toplasan 70 kişi yapar. Bir hızlı trende bir seferde 300 kişi geçiyor. Biz insanız da onlar insan değil mi? Onlarda heyelana maruz kalmayacak mı. Çalışmaları neden durdurmuyorlar. Tünel inşaatı da durdurulmuş değil. Devam ediyor."

Hasan Çakmak isimli vatandaş da hayvancılıkla geçindiğini ancak gidecek yerinin olmadığını belirterek; "Bana 'evi boşalt' diyorlar. Benim hayvanlarım var. Nereye gideyim? Başka elimden iş gelmez. Yapacağım tek iş hayvancılık. Bize bir yer göstermediler. Ahırımda 7 baş hayvanım var. Hayvancılık yapan adamı kimse kiraya almak istemiyor. Biz yüksek gerilim mağduruyuz. Hızlı tren mağduruyuz. Biz kaydığına inanmıyoruz. Bu zamana kadar hiç kaymamış burası" ifadesini kullandı.