Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Antalya’nın Gündoğmuş ilçesinde bulunan ve tabiat harikası Uçansu Şelalesi’yle bilenen Alara Vadisi’nde hidroelektrik santrali (HES) yapımı için Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporu hazırladı. Bölgede yaşayan köylüler, HES yapılmasında mahsur olmadığını öngören rapora tepki gösterdi. 85 yaşındaki Ahmet Demirok, “Başımızı veririz, suyumuzu vermeyiz.” dedi.

Raporda, bölgenin HES'e uygunluğu ilginç benzetmelerle anlatıldı. HES’in yapılacağı alanda yüksek ses çıkarılarak canlıların kaçmasının sağlanacağı belirtildiği gibi, kaçmayan canlıların ise 'eldiven takılarak başka bölgelere taşınması' önerilerine yer verildi. Alara Vadisi’nde HES istemeyen köylülerin davalarını takip eden avukat Munip Ermiş, yapılan benzetmelerin oldukça komik olduğunu söyledi. Bu raporu hazırlayanların bölgeyi uzaktan yakından tanımadıklarını kaydeden Ermiş, ÇED raporunun masum gösterilmesi için hayvanlar için, 'birey' kelimesinin dahi kullanıldığını sözlerine ekledi.

Alara Vadisi’nde HES yapılamasını istemeyen köylüler Kayabükü köyünde bir araya geldi. Alara Çayı üzerinde yapılmak istenen HES projesi için hazırlanan ve ilgili bakanlık tarafından onaylanan nihai ÇED raporunun iptali için dava açan bölge halkı adına açıklama yapan avukatlar, davayı Antalya İdare Mahkemesi’nde açtıklarını söyledi. Farklı köylerden gelen vatandaşlar, Kamer HES projesi için hazırlanan ÇED raporunun yöredeki canlıların su ihtiyacı dikkate alınmadan hazırlandığını ifade ederek, HES projesinin iptal edilmesini istedi. 15 yıl boyunca Almanya’da çalıştıktan sonra doğduğu köye yerleşen Münevver Şanlı (65) hiçbir kuvvetin sularını ellerinden alamayacağını vurguladı. Yapılanları hiçbir şekilde kabul etmeyeceklerini ifade eden Şanlı, insani haklarını ve doğadaki canlıların haklarının hiç sayıldığını söyledi. 85 yaşında olan Ahmet Demirok ise atalarında kendilerine bırakılan hayat tarzını torunlarına ve geleceğe aktaracaklarını derelerini ve doğalarının talan edilmesine izin veremeyeceklerini belirtti. Demirok, suları üzerinde HES kurmak isteyen firmanın yetkililerine de seslenerek, “Biz başımız veririz suyumuzu vermeyiz. Gidin rızkınızı başka yerde arayın.” dedi.

Alara Vadisi’nde yapılması planlanan HES’lere karşı 2010’da dava açan ve açtığı davaları kazanan Fikret Kılınç, Yargıtay’ın da kazandıkları davaları onayladığını belirtti. Bölgede çok sayıda insanın yaşadığı yaz aylarında yaylaya çıkılmasıyla bu sayının daha da arttığın sözlerine ekleyen Kılınç, Alara Çayı’nın geçim kaynakları olduğunu vurguladı. Köprülü Köyü Muhtarı Ayhan Yılmaz ise nesilden nesile geçen sulama yöntemleriyle tarım yaptıklarına dikkat çekti. Tarım ve hayvancılığın geçim kaynakları olduğunu aktaran Yılmaz, mücadele etmekten vazgeçmeyeceklerini kaydetti.

Antalya’daki Alakır Vadisi’nde yapılan HES’lere karşı mücadele eden çevreci Tuğba Günal da köylülerin mücadelesine destek verdi. Onlara mücadeleden vazgeçememeleri önerisinde bulunan Günal, Alakır'da HES’lerin yapılmaya başlandığını ve doğanın her geçen gün kaybolduğunu dile getirdi.

Kamer Regülatör ve HES’in Alara Çayı üzerinde 7 HES projesinden 1'incisi olduğunu belirten Avukat Munip Ermiş, bu projeyle 5 buçuk kilometrelik alanda suyun toprakla temasının kesileceğini açıkladı. Bölgede canlıların hayat hakkıyla ilgili hiçbir koruma önlemi öngörülmediğine dikkat çeken Ermiş, “Alara Çayı kıyısındaki bitki ve canlılar Allaha emanet edilmiştir” dedi. Kamer HES projesi ÇED raporunun, Türkiye’nin de imza koyduğu Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşama Ortamlarını Koruma kriterlerini içeren 'Bern Sözleşmesi’ne aykırı olduğunu vurguladı. Bölgede Alara Çayı ve Küçük Çayı ve onları besleyen kolların tamamen hapsedileceğini ifade eden Ermiş, yörede yaşayan, geçimini tarım ve hayvancılıkla sağlayan köylülerin mağdur edildiğini aktardı.

Ermiş, ÇED raporu hakkında da açıklamalarda bulundu. Raporun gerçekleri yansıtmadığına değinen Ermiş, burada yer alan bazı ifadelerin komik olduğunu belirtti. Rapora eleştirilere yönelten Ermiş, Alara Çayı’ndan su ihtiyacını karşılayan çakal, dağ keçisi, domuz, kurt ve tilki gibi yaban hayvanlarının inşaat faaliyetinden etkilenmemesi için yüksek sesle kaçırılması, kaçamayanların da eldivenle tutularak uzaklaştırılmasının önerildiğini söyledi. ÇED raporunda regülâtörün inşaatı aşamasında sudaki canlı yaşamına olumsuz etkisinin kabul edilmesine karşın bir önlem içermediğini kaydeden Ermiş, ÇED raporunun Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından onaylanması üzerine Antalya İdare Mahkemesi’nde dava sürecini başlattıklarını açıkladı.

Alara Çayı üzerindeki yapılaması planlanan Hayat 1 ve Hayat 2 HES projeleri, 2013 yılında Antalya Bölge İdare Mahkemesi tarafından durdurulmuştu. Yargıtay ise İdare Mahkemesi'nin bu kararını doğru bulmuş ve onaylamıştı.

ÇED RAPORUNDA YER ALAN İLGİNÇ İFADELER

Nihai ÇED raporunda eleştirilere neden olan ifadeler şu şekilde: “Her iki yönüyle de istenmeyen bu durumun önüne geçilebilmesi amacıyla, söz konusu bitkisel bileşenlerin kesim/tıraşlama öncesinde yabanıl fauna bileşenlerinin bunların arasında veya içerisinde bulunmadığına, bu kesimlerden uzaklaşmış olduklarına emin olunacaktır. Kesim öncesi gerçekleştirilecek görsel kontrollerde rastlanan hayvanların kendiliklerinden kaçarak uzaklaşmaları beklenmektedir. Aksi takdirde, yani herhangi bir nedenden dolayı bu kesimlerden uzaklaşmamış bireylerin söz konusu olduğu durumlarda bu bireylerin zarar görmemeleri için bu kesimlerden uzaklaştıracak yöntemler kullanılacaktır. Genellikle kaçırmaya yönelik olarak seslerden yararlanılmaktadır. Alışılmadık ve yüksek tondaki seslerden meydana gelecek rahatsızlık sonucu bitkilerin içine, arasına veya altına saklanan formlar ortaya çıkarak yakın alanlarda, kendilerini daha güvenli hissedecekleri habitatlara uzaklaşmak zorunda kalacaklardır. Eğer kaçırma uygulamasından sonuç alınamazsa uygun yakalama kepçeleri kullanılarak yakalanan yabanıl formlar eldivenlerle dikkatlice tutularak alan dışında, zarar görmeyecekleri uygun habitatlara taşınarak uzaklaştırılması gerekmektedir. Bu uzaklaştırma uygun yakalama yöntemleri ve donanımları kullanılarak deneyimli bir kişi ya da ekip tarafından gerçekleştirilebilir. Bu amaçla faaliyet alanına yakın çevredeki ilgili kişi ve kuruluşlardan uzman desteği talep edilebilir.”