İstanbul Adliye Sarayı'nda savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edilmesinden sonra adliyelerde artırılan güvenlik tedbirleri 'krize' dönüştü. Adana'da üst araması yaptırmadan adliyeye girmek isteyen avukatlarla polis karşı karşıya geldi. Avukatlar polis barikatını zorla aşmak istedi. İtiş-kakış sırasında x-ray cihazı yerinden söküldü.

Çağdaş Hukukçular Derneği Adana Şubesi üyeleri, hafta başında başlatılan 'avukatların çantalarını x-ray cihazından geçirmesi' uygulamasıyla ilgili basın açıklaması yaptı. Daha sonra Adana Adliyesi'ne yürüyen yaklaşık 40 kişilik avukat grubu, 'yasal olmadığını' ileri sürdükleri uygulamayı delmek istedi. Sadece avukatlık kimliğini göstererek adliye girmek isteyen avukatlar, adliye girişinde polis barikatı ile karşılaştı. Emniyet Müdürlüğü'ndeki görevli amirler, 'Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatını yerine getirdiklerini' belirterek, avukatların sadece kimliklerini göstererek adliyeye girişlerine izin vermedi. Avukatlar ile polisler arasında hareketli dakikalar yaşandı.

Avukatlar, polislerin siyasi direktifle kanunsuz bir emri yerine getirdiğini, bunun ise suç olduğunu öne sürdü. Bazı avukatlar, cumhurbaşkanının sözünün talimat olarak kabul edilerek bu kararın alındığını savundu. 'Sorunun' çözülmesi için Adana Barosu yönetim kurulu üyeleri devreye girdi. Cumhuriyet Başsavcısı ile temasa geçen yöneticiler, '10 kişilik bir avukat grubunun başsavcı tarafından' kabul edileceği haberini getirdi.

Ancak avukatlar bu teklifi kabul etmedi, başsavcının adliye girişinde kendileriyle görüşmesini talep etti. Avukat Vedat Özkan, x-ray cihazının üzerine çıkarak polislere şöyle seslendi: "Kanunsuz bir iş yapıyorsunuz. Yarın yargılanacaksınız, yine avukat tutmak zorunda kalacaksınız. Amirleriniz bulundukları yerde size suç işletiyorlar. Ben avukatım, adliye benim işyerim. İki türlü suç işliyorsunuz. Biz avukatlar suç işliyorsak tutanak tutup gözaltı yapmıyorsanız, görevinizi ihmal ettiniz. Günaydın. Yok eğer biz suç işlemediğimiz halde engelliyorsanız yine suç işlemiş oluyorsunuz. İki türlü türlü suç işlediniz. Var mı böyle bir şey. Devletin polisi avukatı içeriye almamaya çalışıyor. Avukat o yolda girmesi yanlışsa tutanak tut, yap gözaltını. Yapamıyorsunuz, çünkü suç değil; bunu biliyorsunuz. Yarın hepiniz yargılanacaksınız. Birini çıkıp şu izahı yapabilir mi? Ben açıklıyorum; kanun 'avukat direk geçer' diyor. Kanunsuz emir yerine getirilmez. Biz kardeşiz, herkes görevini yapacak. Niye kanuna aykırı iş yapıyorsunuz?"

'AKP'nin rezilliğini çekin', 'Baskılar bizi yıldıramaz', 'Bu devir böyle gitmez', 'Savcı buraya' diye slogan atan avukatlar, alkış ve şarkılarla protestosunu sürdürdü. Avukatlar polis barikatını zorla aşmak istedi. İtiş-kakış sırasında vatandaşın kullandığı x-ray cihazı yerinden söküldü.

Görüşmeler sonucu polisler barikatı çekince avukatlar adliye girerek eylemini sonlandırdı. Basın açıklamasını yapan Avukat Tugay Bek, avukatların adliyeye girişinde aramak istenmesinin açık bir hukuk ihlali olduğunu kaydetti. Bek, şunları söyledi: "TCK'nın 6. maddesi avukatı 'yargı görevini yapan' yani yargı mensubu olarak tanımlamıştır. Avukatın aranması, temsil ettiği hakları savunduğu kişilerle ilgili belge, delil ve sırlarını yanında taşıyabileceği için özel olarak düzenlenmiş. Şahsa tanınmış keyfi ayrıcalık olarak kabul edilemez. Avukatın üzerinin aranmaması ile korunan hukuki yarar avukatın değil müvekkili olan kişilerin ve genel olarak kamunundur. HSKY'daki son değişikliklerle yargıyı istediği şekilde yönlendiren, hakkındaki hırsızlık, yolsuzluk ve diğer soruşturma dosyalarını kapatan iktidar partisi, avukatlık mesleğini kendisine karşı tehdit olarak görmektedir."