Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Türkiye'de siyasi iktidarın yargı eliyle terör estirdiğini söyledi.

Çıtırık, kendisini ziyarete gelen Kanada Büyükelçiliği yetkilileri ile sohbetinde, ülkede yaşanan hukuk dışılıklara değindi ve siyasi iktidarın yargıyı kontrol altına aldığını vurguladı. Çıtırık, "Türkiye'de Balyoz davasında 13 ile 20 yıl arasında hükümler verildi. Daha sonra Yargıtay bu kararı onadı. Anayasa Mahkemesi'ne gidildiğinde; sahte olduğu bilinen deliller neticesinde bu dosyada hak ihlalleri olduğunu saptadı. Daha önce 13 ile 20 yıl ceza verilen insanlara 40 dakika içerisinde beraat kararı verildi. İnsanların hürriyetlerinden 5 -6 yıl çalındı, cezaevinin en ağır koşullarında yattılar, masumiyet karinesine saygı duyulmadı, bir kısmı cezaevinde vefat etti, ailesinden ölenler oldu, bunların cenazelerinde bulunamadılar. Yani siyasi iktidar yargı eliyle terör estirmiştir, terör estirmeye de devam etmektedir." dedi.

7 HAZİRAN SEÇİMLERİ VE SANDIK GÜVENLİĞİ

Kanada Büyükelçiliği İkinci Katibi Monica Ambelez Karrer tarafından ziyaret edilen Çıtırık, ülkede yaşanan siyasi, hukuki ve toplumsal olaylarla ilgili yöneltilen sorulara cevap verdi. Çıtırık, 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlerle ilgili daha önce yaşanan seçim 'hilelerine' karşı çeşitli örgütlenmelerle işbirliği yaparak topluma açık bir şekilde seçim hukuku ve sandık güvenliği konularında seminer verileceğini ifade etti. Barolara bu konuda görev düştüğünü ifade eden Çıtırık, sandıkta verilen oyların sağlıklı bir şekilde sandığa yansıması amacıyla yardım isteyen siyasi partilere destek verildiğini belirtti.

'KİŞİ GÜVENLİĞİ ORTADAN KALDIRILDI'

Türkiye'de hukuku ve Türk milleti adına bağımsız olarak kullanan mahkemeleri kendine ayak bağı olarak gören bir siyasi iktidar olduğunu vurgulayan Çıtırık, "Parlamento'da çıkarttığı yasalar, özellikle yurttaşın temel hak ve özgürlüklerini daha da daraltan, askıya alan, kişi güvenliğini ortadan kaldıran ve erkler arasında dengeleme, denetleme fren mekanizmasını ortadan kaldıran yürütmenin ağırlıkta olduğu kuvvetler birliğinin tüm uygulamalarını yaşamaktayız. Siyasi iktidar, kendisine muhalif olarak gördüğü kurum, kuruluş kimseleri yine yargıyı kullanmak suretiyle baskı altına alıyor. Yargıyı siyasi iktidarın aracı haline getirmiş yani topluma mesajlar yargı eliyle verilmeye devam etmiştir." şeklinde konuştu.

17-25 ARALIK RÜŞVET, KARA PARA AKLAMA VE RÜŞVET OLAYI

Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, Türkiye'de 2013 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk, kara para aklama ve rüşvet olayı yaşandığını ifade etti. Çıtırık, şunları söyledi: "Ancak operasyon başladığı sabah 5 şube müdürü aynı gün görevden alındı, 40 emniyet müdürü, 200'ün üzerinde şube müdürü, 1000 üzerinde polis memuru görevden alındı. Yasama, yargı ve yürütmenin görevleri bellidir. Bu anlamda, hukuk güvenliğinin ve hukuk devletinin olmadığı yerde hiçbir şeyden bahsedemeyiz. Siyasi iktidar suçüstü yakalanmıştır. Siyasi iktidar güç ve nüfuzunu kullanarak, yargı mensuplarını HSYK eliyle açığa da alınmıştır. Yargı mensuplarından meslekten ihraç kararları verilmiştir. ‘Yavuz hırsız ev sahibi evden kovar’ misali ile siyasi iktidar suçluluk psikolojisiyle intikam davasını başlatmıştır. Keyfiliğin hakim olduğu, hukukun ortadan kaldırıldığı, doğum yöntemine, kaç çocuk yapmasına kadar karışan bir Cumhurbaşkanın olduğu ülkede yaşıyoruz."

'YARGI TARAFSIZLIĞI KALMAMIŞTIR'

'Adliyelerde güvenlik zafiyetinin avukatlardan kaynaklanıyor' gibi bir algı oluşturulduğunu ifade eden Çıtırık, "Avukatları toplum gözünde itibarsızlaştırma cehdine gidiliyor. Türkiye savunma yok sayılmakta, şekli unsur olarak görülmekte olsa da olur, olmasa da olur zihniyeti var. Yargı bağımsızlığı ve yargı tarafsızlığı kalmamıştır. Anayasa'nın 138. maddesine göre, hakimler vicdanlarına, Anayasa'ya, yasalara göre karar verirler. Kimse emir ve talimat veremez, telkinde dahi bulunamaz. Ancak gelinen noktada Anayasa'nın bu maddesi bile yürürlükten kaldırılmıştır. Bütün bunlara her ne kadar Siyasi iktidar yargıyı kendine engel olarak görse de Türkiye yargısında savunma bütün gelişmeler karşısında reaksiyonunu göstermekte, ortak basın açıklaması ve eylemler yapmaktadır. Ama Türkiye'de Cumhuriyet savcısı ve hakimler siyasi iktidar karşısında dik duruş ve omurgalı duruş sergilemek yerine ön iliklemeye çalışmaktadır." diye konuştu.