Adana Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, yolsuzluk, rüşvet, iş cinayetlerine rağmen halen sorumluların ahlaken gereğini yapmadıklarını, Türkiye'de adeta tuzun da koktuğunu söyledi.

Siyasi iktidarların yetki ve sorumluluklarını hukuk devleti sınırları içerisinde kalarak yapması gerektiğini vurgulayan Çıtırık, “Siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görmeksizin icraatlarını yerine getirmeleri gerekir. Ama mevcut siyasi iktidar hukuku içselleştiremediği gibi eylem ve işlemlerinde siyaseti ticaret haline dönüştürdü. Yolsuzlukların her türlüsünün yaşandığı bugün Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı İ. Melih Gökçek arasındaki kavgada ayyuka çıkıyor." dedi.

Ankara'nın nasıl parsel parsel satışa çıkartıldığının, Ankara'nın kimlere ne şekilde peşkeş çekildiğinin hükümet sözcüsü tarafından açıklandığını dile getiren Çıtırık, "TCK 279. maddesi gereği Sayın Arınç'ın bu açıklamayı yapmazdan önce bir görevi vardı. Bunu savcılarımız bizden daha iyi bilirler, kamu adına, soruşturma-kovuşturması gereken bir suçun işlendiği gerekçesiyle ve görevi gereğiyle bağlantılı olarak öğrenip de yetkili makamlara bildirimde bulunulmasını ihmal edenlere ve bu hususta gecikme gösteren kamu görevlileri hakkında 6 ay ile 2 yıla kadar hapis cezası uygulanacağı belirtilmektedir. Eğer bu memleket parsel parsel soyulurken, peşkeş çekilirken, çeşitli yolsuzluk işlemleri gerçekleşirken, Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde 300’ün üzerinde imar değişikliklerinin sonucunda bu işlemler ortaya çıkıyorsa, suçlamalara siz de ortak olmuşsunuzdur. Bu siyasi iktidar döneminde maalesef siyaset bir zenginleşme aracı olarak görülmüştür. Yandaşlara kamu kaynaklarına ne şekilde peşkeş çekildiği, bu partinin başındakiler tarafından belirtilmektedir.'' şeklinde konuştu.

Anayasa'nın 104. maddesinde cumhurbaşkanının görev yetkilerinin belli olduğunu hatırlatan Çıtırık, şunları söyledi: "Cumhurbaşkanı devletin başıdır. Bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti'ni ve Türk milletinin birliğini temsil eder; Anayasa'nın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözetir. Sayın Cumhurbaşkanı devlet yönetimine bakışını bir kez daha ortaya koyarak, ticaret ile devlet yönetimini birbirine karıştırarak, A.Ş gibi devlet yönetmek istemektedir. Türkiye Cumhuriyeti gerek Osmanlı, gerek 150 yıllık aydınlanma sürecinden bu yana devlet gelenekleri olan bir ülkedir. Kişisel hırs ve istikbaliniz nedeniyle Türkiye'nin oturmuş kurallarını ortadan kaldırmak, gelenek ve göreneklerini alt üst etmek kimsenin hakkı değildir. Türkiye Cumhuriyeti'ni bir A.Ş olarak göremezsiniz. Siyasi iktidarı da Cumhurbaşkanı'nı da hukuk devleti sınırları içerisine çağırmak en doğal hakkımızdır."