Adıyaman'da 177 bin 610 dekarlık zirai arazisini sulaması, yılda 31,5 milyon metreküp içme suyu temin edilerek 2050 yılına kadar içme suyu ihtiyacını karşılaması planlanan Koçali barajı için iptal davası açılacağı belirtildi.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Adıyaman Şubesi öncülüğünde adliye binası önünde toplanan vatandaşlar, köylerinin baraj nedeniyle su altında kalması ve bundan zarar göreceklerini iddia ederek, 2014 Kasım ayında ihalesi yapılan Koçali barajının yapılmasını protesto etti.
Burada grup adına açıklama yapan İHD Adıyaman Şube Başkanı Osman Süzen, Koçali barajının yapılmak istendiğini, bölgedeki köylerin zarar göreceğini ve bu nedenle köylülerin ve kendilerinin barajın yapımından önce hazırlanan ÇED raporunun iptali için dava açacaklarını söyledi.

Barajın ve çet raporunun insani olmaması nedeniyle bu davayı açacaklarını ifade eden Süzen, "Barajın yapılacağı yerde insan unsuruna dikkat edilmemiştir. Orada şu anda 3 köy bu barajın yapımıyla birlikte su altında kalacak, toplamda da 10 köy bu barajın yapımından etkilenecektir. Bu köylerde yaşayan insanların nereye gidecekleri konusunda nerede yaşayacakları konusunda hiçbir alternatif geliştirememiştir." dedi. Bölgedeki insanların baraj nedeniyle yurtlarından göç etmek zorunda kalacağını belirten Süzen, buradaki vatandaşların tarihlerinden kopacağını ve kendilerine iyi bir gelecek sağlanmayacağını illeri sürdü.

Süzen, şunları kaydetti: "Bölgemizde Koçali barajı ile ilgili bir baraj yapılmak isteniyor. Bu barajın yapımından önce hazırlanan ÇED raporu ve projesinin iptali için Koçali barajından etkilenecek köylerde yaşayan insanlarla birlikte bu barajın ve ÇED raporunun iptali için Urfa idare mahkemesinde dava açmak için burada buluyoruz. Bizler Koçali barajının ve ÇED raporunun öncelikle insani olmaması nedeniyle bu davayı açıyoruz. İnsan unsuruna dikkat edilmemiştir burada orada şuanda 3 köy bu barajın yapımıyla birlikte su altında kalacak toplamda da 10 köy bu barajın yapımından etkilenecektir. Bu köylerde yaşayan insanların nereye gidecekleri konusunda nerede yaşayacakları konusunda hiçbir alternatif geliştirememiştir. Bu insanlar barajın yapımıyla birlikte köylerinden yurtlarından göçmek zorunda kalacaklar. Bu tarihinden kopacak insanların iyi bir gelecek sağlamayacaktır. Daha önceki örnekleri vardır, özellikle Atatürk Barajının Adıyaman’da su altında bıraktığı köylerin göç eden köylerin şehirlerde yarattığı tahribatı biz hepimiz biliyoruz. Bu insanları da tarihi coğrafyasından koparmak istiyorlar. Bu anlamda barajın kendisi insani değildir. İkinci husus çok büyük bir ekolojik yıkıma yol açacaktır. Bu ekolojik yıkımla birlikte çok ciddi cevre sorunları meydana gelecektir. Dağların taşların tümü sulama kanallarıyla kazılacaktır. Bu çevresel yıkımın sonunda bölge yaşanabilir olmaktan ciddi bir şekilde uzaklaştırılacaktır. Yine bölge tümüyle insansızlaştırılacaktır, orda yaşam alanlarının tümü bu barajın etkisiyle yok olacaktır. Bildiğiniz gibi yine orası dağ keçilerinin yoğun yaşadığı av ve yaban hayvanlarının koruma parkı içerisinde yer alıyor. Bu yetiştirdiğimiz dağ keçilerinin tümü zorla, bin bir emekle bugüne kadar gelen dağ keçilerinin yaşam alanlarının tümü yok olacak. Orda yine o derelerde yaşayan balık türlerinin tümü yok olacak. Bitki örtüsünün tümü yok olacaktır. Çünkü sadece bir baraj değildir ayrıca çok sayıda tünel var, ayrıca çok sayıda bent var, o tünellerden, o kanallardan, derelerden akıtılan suların tümü oraya toplanacaktır. Orada yaşayan canlılar yaşamaz hale gelecektir."